PKK Lideri Abdullah Öcalan’a dönük süren tecrit politikasının ülkedeki diğer hukuksuzluklara kaynaklık ettiğini söyleyen HDK Eş Sözcüsü Gülistan Kılıç Koçyiğit, “Gerçek anlamda Türkiye’nin politikalarını teşhir eden, Türkiye’deki hukuksuzlukları gerilemesi için bir süreç yürütmekten ziyade bütün bunlara göz yuman bir AİHM gerçeği var” dedi.
Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin (AİHM) İmralı Cezaevi’nde kalan PKK Lideri Abdullah Öcalan’a dair yapılan başvuruya ilişkin verdiği ret kararına dönük tepkiler sürüyor.2008 yılında yapılan arama sırasında gardiyanların işkence ve kötü muamelesine maruz kalan Öcalan adına avukatları, 2010’da AİHM’e başvurmuştu. AİHM, 8 yıl sonra aldığı kararla bu başvuruya reddetti.
Mezopotamya Ajansı’ndan Bilal Seçkin’e konuşan HDP Muş Milletvekili olan Halkların Demokratik Kongresi (HDK) Eş Sözcüsü Gülistan Kılıç Koçyiğit, AİHM’in verdiği kararın yanı sıra aile ile avukatlarının son olarak verilen “disiplin cezası” gerekçe gösterilerek Öcalan’la görüştürülmemesine dair konuştu.
‘Farklı gerekçelerle görüştürülmüyor’
Öncelikle PKK liderine dönük uygulanan tecrit politikası üzerinde duran Koçyiğit, evrensel insan haklarına ve uluslararası sözleşmelere aykırı olan tecridin aynı zamanda Türkiye’nin kendi yasal mevzuatına da aykırı olduğunu hatırlattı. Sürdürülen tecride dair, devlet tarafından her seferinde farklı gerekçeler öne sürüldüğüne değinen Koçyiğit, “En bilindikleri ‘koster bozuk’, ‘hava muhalefeti’ gibi gerekçeler. 15 Temmuz’dan sonra ise ‘OHAL’ gibi bir gerekçe uydurmaya başladılar. Şimdi de yeni bir gerekçe oluşturulduğunu görebiliyoruz. Bütün bunlara baktığımız zaman hukuksuzluk içerisinde hukuksuzluk olduğunu çok açık ve net bir şekilde görebiliyoruz” dedi.
‘Hukuksuzluklara karşı çıkmalıyız’
“Her birisi sadece Türkiye’nin insan hakları sicilini bozan, insanlık suçu diyebileceğimiz tecrit gibi en ağır suçu işlemeye nedendir” diyen Koçyiğt, şöyle devam etti: “Bu yüzden, bu hukuksuzluklara karşı çıkmalıyız. Uygulanan bu tecrit, ülkede uygulanan diğer hukuksuzluklara da kaynaklık ediyor. Bu durumu yalnızda Türkiye’ye ve Türkiye’deki siyasi aktörlere ya da şuan ki iktidara bağlamak da yetersiz kalacaktır. Biz bunun uluslararası süreç olduğunu, tecrit sürecinin sadece Türkiye’nin değil, aynı zamanda bütün uluslararası güçlerle beraber uyguladıklarını düşünüyoruz.”
‘AİHM bu kararıyla Kürtlere sırtını döndü’
AİHM’in, hem Kürt özgürlük hareketi hem de Kürt halkı üzerindeki pozisyonu nedeniyle bu kadar önemli bir isim için yapılan başvuruya dair karar vermek için bile 8 yıl beklemesini “manidar” bulan Koçyiğit, şunları söyledi: “Burada geç gelen bir adalet var ve bu adaletin tecelli etmesinden söz etmek mümkün değildir. İmralı’daki hukuksuzluklara göz yuman, Türkiye ile kurduğu diğer ilişkileri sürdürmek için sadece Sayın Öcalan’a yönelik de değil, Sayın Öcalan şahsında hem Kürt halkına hem demokrasi güçlerine hem de mazlumlara sırtını dönen AİHM, AB gibi kurumların gerçeğiyle karşı karşıyayız.” AİHM’in tutumunu İmralı Cezaevi sürecinde olduğu gibi, Cizre ve Sur sürecinden de bildiklerini sözlerine ekleyen Koçyiğit, etkin bir mekanizma olmaktan çıkmış bir AİHM gerçekliğiyle karşı karşıya olduklarını vurguladı. Koçyiğit, “Türkiye üzerinde artık kararlarının tartışıldığı, etkinliğinin olmadığı bir AİHM ile karşı karşıyayız. Gerçek anlamda Türkiye’nin politikalarını teşhir eden, Türkiye’deki hukuksuzlukları gerilemesi için bir süreç yürütmekten ziyade bütün bunlara göz yuman bir AİHM gerçeği var. Sadece kararın bu kadar geç ele alınması dahi siyaseten ‘ben sizin yaptıklarınızı onaylıyorum’ demektir” ifadelerini kullandı.