Ekin Wan’ın cenazesine işkence yapan ve cenazenin başında poz verdikleri fotoğrafları teşhir eden polis ve askerlerin kimlikleri tespit edilmesine rağmen, yargılanan ve görevden uzaklaştırılan olmadı
Muş’un Varto ilçesinde 10 Ağustos 2015 tarihinde çıkan bir çatışmada yaşamını yitiren YJASTAR’lı Kevser Eltürk’ün (Ekin Wan) cenazesi, işkence edildikten sonra kıyafetlerinin çıkarıldığı fotoğrafları sosyal medyada yayınlanmıştı. Fotoğrafların ardından sadece bölgede değil Türkiye ve dünyanın birçok noktasında kadınlar tarafından kitlesel eylemler gerçekleştirilmişti. Ekin Wan, kadın bedenine ve cenazelere yapılan işkencenin simgesi olurken, kadınların sloganı ise “Devlet işkenceye soyunduğunda kadınlar direnişi giyinir” olmuştu. Kanun Hükmünde Kararname (KHK) ile kapatılan Kongreya Jinen Azad (KJA), olayla ilgili suç duyurusunda bulundu. Suç duyurusu sonrası başlatılan soruşturma kapsamında ise, kişilerin kimlikleri tespit edilmesine rağmen bugüne kadar yargılanan olmadı.
Soruşturma sürüyor
Devam eden soruşturma iki temel üzerinden yürütülüyor. Birincisi, Ekin Wan’ın sağ yakalanıp işkenceyle infaz edildiği ve buna dair soruşturmanın yürütülmesi gerektiği. İkincisi ise, infaz edildiği ya da çatışma esnasında hayatını kaybettiği ihtimalleri ayrıca değerlendirilmekle beraber, cenazesinin üzerindeki kıyafetlerin çıkarılarak asker ve özel harekatçılar tarafından fotoğraf çekilerek sosyal medyaya servis edilmesi sebebiyle oluşan durumun soruşturulması. Soruşturma kapsamında cenazenin başında poz veren polis ve askerlerin kimliklerinin tespit edildiği ve kullandıkları telefonlara el konulduğu belirtilerek, 24 kişinin telefonunda bu ve buna benzer içerikte fotoğrafların olduğunun tespit edildiği bilgisine yer veriliyor. Ancak alınan bilirkişi raporunda, bu fotoğrafın kim tarafından sosyal medyaya servis edildiğinin tespit edilmediği belirtiliyor.
‘Sözleşmeye uyulmuyor’
Avukat Gülşen Özer, dosyadaki bilirkişi raporunun, tek bir fail dahi tespit edilmeden kapatılacak kaygısı oluşturduğunu kaydetti. Özer, “Türkiye’nin taraf olduğu, ‘BM İşkence ve Diğer Zalimane Gayri İnsani veya Küçültücü Muamele veya Cezaya Karşı Sözleşme’ye göre kamu görevlilerinin fiziki veya manevi ağır, acı veya ıstırap veren fiilleri işkence olarak tanımlamış. Taraf devletlere işkenceyi önleme yönünden yükümlülükler yüklemiştir. BM, bu sözleşmede sadece doğrudan fiili işkence altında olan kişinin değil, üçüncü kişilerin de manevi varlıklarını korumayı amaçlamıştır” diye belirtti.
‘Görevden alınan olmadı’
Gülşen Özer son olarak, “Yine sözleşmede taraf devlete işkence olaylarını önlemek için etkili kanuni, idari, adli veya başka tedbirleri alması gerektiğini belirtiyor. Oysaki bildiğimiz kadarı ile bu olay nedeniyle görevden uzaklaştırılan ya da herhangi bir idari soruşturma ve yaptırıma uğrayan kolluk görevlisi dahi yok” dedi.
Şehriban Aslan/Diyarbakır-Jinnews