Kobanê Davası’nda savunma yapan Kürt siyasetçi Aynur Aşan, iktidarın Kobanê ve Gezi davaları ile ‘suçunu örtmeye çalıştığını’ vurguladı. Kürtçe savunma yaptığı için zaman açısından dezavantajlı olduğunu söyleyen Aşan, ‘Ben savunmamı kürtçe yaptım devlet parçalandı mı?’ diye sordu
IŞİD’in Kobanê’ye dönük saldırılarına karşı 6-8 Ekim 2014’te gerçekleşen protesto eylemleri gerekçe gösterilerek Halkların Demokratik Partisi (HDP) Merkez Yürütme Kurulu (MYK) üyelerinin de aralarında olduğu 20’si tutuklu 108 isim hakkında açılan davanın 18’inci duruşmasının 5’inci oturumu görüldü. Ankara 22’nci Ağır Ceza Mahkemesi tarafından Sincan Cezaevi Kampüsü’nde görülen duruşmada, Sincan Cezaevi’nde tutulan siyasetçiler hazır bulundu. Farklı cezaevlerinde tutuklu bulunan siyasetçiler ise, Ses ve Görüntülü Bilişim Sistemi (SEGBİS) ile duruşmaya katıldı.
Duruşma, dosyaya giren yeni evrakların okunmasıyla başladı.
Sokrates’in savunmasından örnek verdi
Duruşmada söz verilen Aynur Aşan, savunmasını Kürtçe yaptı. Sokrates’in adalet arayışını hatırlatan Aşan, adalet arayışının bugün de sürdüğünü belirtti. Aşan, “Birini yargılamak için önce onları tanımak, anlamak gerekiyor. Bazen görüş ve inancınız bizi ilgilendirmez diyorsunuz ama bu değerlerin tamamı bu yargılamanın konusudur. ‘İnsan katletmek, öldürmeye azmettirmek’ sıradan şeyler değildir. Kişinin karakterine bağlıdır. Dolayısıyla tüm dönemlerdeki filozoflar, yargılama üzerine dikkatleri çeker. Ben Sokrates’in yargılanmasından bahsedeceğim. Sokrates’in savunması gelecek kuşaklar için birçok ders ve tecrübe bırakır. Bu ders bir yargılamanın nasıl yapılabileceği ve nasıl yapılamayacağını, yanlış yargılamalar yapıldığı zaman önümüze nasıl sorunlar çıkacağını gösterir. Sokrates diyaloglarında aristokrasiye nasıl dikkat çekiyorsa savunmasında da Atina soylularına dikkat çeker. Sokrates’e göre Atina soylular sınıfı çok küçük bir sınıftır ama kendisini her şeyin üstünde tutar. Bu davada da aynı yöntemler kullanılmıştır. İddianamenin hazırlanmasından tutun da iddianamenin kabul edilmesine kadar bunlar küçük bir iktidar grubu için yapılmaktadır” diye konuştu. Gizli tanık ve açık tanık ifadelerine dikkati çeken Aşan, “Şahsımızda bu dava HDP’nin kapatılmasını meşrulaştırma davası haline getiriliyor” diye kaydetti.
Bin 600 yıl önceki olay hala etkiliyor
AKP’nin uygulamalarının Türkiye’yi karanlığa sürüklediğine söyleyen Aşan, şunları söyledi:
“Tarih kendisini tekrarlamıştır. Sokrates idam edilmesinden sonra 30’lar Meclisi’nin zihniyeti ve kararları Atina’yı çok karanlık günlere götürdü. Coğrafya değişse de iktidarın zihniyeti değişmez. İktidar farklı olsa da bin 600 yıl önce olan bu olay toplum üzerindeki etkisini halen göstermekte. İktidarlar, gücünün azalmaması için bütün yöntemleri kullanmaktadır. En önemlilerinden bir tanesi sürgün yöntemidir. Atina bize uzak değildir. Doğrusu bu ideolojik bir savaş ve mücadeledir ve devam etmektedir. Birisi bir grubun çıkarlarını diğeri de bir halkın çıkarlarını savunmaktadır.”
Suçlarını örtmeye çalışıyorlar
Aşan, savunmasının devamında mahkeme heyetine, “Adaleti sağlayacaksanız başta bizi anlamanız, bizi anlamak için de önyargısız bir şekilde yargılama yapmanız gerekiyor. Bu iktidarın dayattığı ön yargılar ile bizi dinleyecekseniz, bu yöntem gerçeği uygulamak için çok büyük bir engeldir. Bu iktidarın size dayattığı ön yargıları bir kenara bırakmanız gerekiyor” dedi. Aşan, “Türkiye’deki bütün kurumlar doğrudan doğruya iktidara bağlanmıştır. İnsan hakları ve demokrasi bakımından bu ülkeyi geri bırakanlar bizler değiliz. ‘Elinizi yargının üzerinden çekin’ diyenler mi yargının bağımsız olmasını istiyor yoksa yargının üzerinde sürekli baskı kuranlar mı yargının bağımsız olmasını istiyor? Elinizi, dilinizi, gölgenizi bu davanın üzerinden çekin. Kobanê ve Gezi davaları ile kendi suçlarının üstünü örtmek istediler. Ondan dolayı bu dava stratejiktir ve bir amaç uğruna açılmıştır” ifadelerini kullandı.
80 milyonun umudu
Aşan, şöyle devam etti: “Kürt bir kadın ve HDP’nin yürütmüş olduğu demokratik siyaseti savunan bir siyasetçi olarak çözüm süreci bende büyük bir umut yarattı. Halkların tarihsel birlikteliği, demokratik bir cumhuriyet inancı, güvenli bir yaşam, ekonomisi iyi, demokratik, kadınların doğrudan doğruya katledilmediği bir yaşam. Bu sadece benim değil 80 milyonun umuduydu ama bu umut iktidara kurban edildi.”
Verilen aranın ardından duruşma Aynur Aşan’ın savunmalarıyla devam etti.
‘Anadilde savunma yapmam devleti mi parçaladı?’
Mahkeme heyetine, “Madem ben saydığınız suçlar nedeniyle yargılanıyorum. Neden 38 yıl ağırlaştırılmış müebbet ile yargılanıyorum?” diye soran Aynur, yer aldığı oluşumların yasal olduğunun altını çizdi. Savcılık iddianamesinde bulunan tanık ifadelerinde kendisinin seçim komisyonu içinde yer aldığını ve bunun suçmuş gibi yer verildiğini belirten Aşan, “Siz bana ‘Kitaplar okuyorsunuz, bu okuduklarınızı savunma olarak sunuyorsunuz’ dediniz ya benim savunmam kadına bakışımı, siyasete bakışımı, topluma bakışımı barındırıyor. Orada hakkımda bir şeyler yazılıyor ya, ben o değilim, ben buyum diye kendimi savunuyorum. Orada sıralamış olduğunuz iddiaların hiçbirini kabul etmiyorum, 38 kişinin öldürülmesini azmettirme, yüzlerce kişinin yaralanmasını azmettirme, şiddet yakma yıkma olaylarının hiçbirini kabul etmiyorum. Hazırlamış olduğum 120 sayfalık savunmamda siyaset içinde nasıl yer aldığım nasıl şekkillendiğim yer alıyordu ama ona izin vermediniz. Eğer müsaade ederseniz savunmamı tamamlamak isterim. Kürtçe olduğundan dolayı çokça zaman aldı. Ben bir şekilde dezavantajlıyım. Anadilim burada benim için dezavantaj halini aldı. Anadilde eğitim hakkı isteme çabalarımız bile devleti parçalama konusu olarak yansımakta ve bu suçla yargılanıyoruz. Ben savunmamı kürtçe yaptım devlet parçalandı mı? devlet herhangi bir güvenlik sorunu yaşadı mı ama bu da devleti parçalama girişimim olarak yansıtılmaktadır” dedi.
‘Erbil’e mi Hewlêr’e mi’
Aşan’ın beyanlarının ardından, savcılık Aşan’a Erbil’e seyahatini sordu. Bir konferans için Erbil’e seyahat ettiğini söyleyen Aşan’a savcı, “Erbil’e mi Hewlêr’e mi” diye sorması dikkat çekti. Ulaş adlı gizli tanığın ve Sami Baran adlı tanığın ifadelerinin yer aldığı iddianameye göre Aşan’ın Tevgera Jinen Azad (TJA)’da yürüttüğü faaliyetler suçlama konusu oldu. PKK Lideri Abdullah Öcalan’a yönelik sözlerinin sorulduğu Aşan, “Devlet de çok iyi biliyor ki barış müzakerelerine sayın Abdullah Öcalan ile oturuldu. Dilan Dirayet Taşdemir’in resimlerini ve konuşmalarını benim iddianamelerime koymuşlar. Ekin Deniz’in cenazesine katılmam soruldu. Ekin ile benim köyüm çok yakın. Ekin’in cenazesine katıldım ama bunu suç olarak görmüyorum” diye konuştu.
‘Ulaş’ın iddiaları kopyala yapıştırdan ibarettir’
Aşan, kendisine gizli tanık Ulaş’ın ve Sami Baran’ın iddialarının sorulmasının ardından şu ifadelere yer verdi: “Sami Baran, ‘TJA bir silahlı örgüte bağlıdır’ diyor ama TJA’nın bütün yaptıkları kamuoyuna açıktır. Devleti parçalamak isteyenler kamuoyu önünde çalışmalarını açık bir biçimde duyurmazlar. Ulaş’ı da tanık olduğu halde bizden gizli bir biçimde dinlediniz, burada dinleseydiniz biz de soru sorardık. Dolayısıyla onların iftiralarını hiçbir şekilde kabul etmiyorum. Ulaş’ın iddiaları zaten kopyala yapıştırdan ibarettir. Hepimiz için aynı şeyi söyledi ve ben bunları kabul etmiyorum. Öyle gözüküyor ki Ulaş bir erkektir çünkü kahvehanedeki dedikoduları getirip burada söylüyor. Murat Dönmez ona ‘somut bir bilgin var mı?’ diye sorduğunda, ‘öyle somut bir bilgim yok ama yapılmışsa kesinlikle bunlar yapmıştır’ demiş. Sami Baran, benim HDP eş başkanlığı yaptığımı söylemiş ama hiçbir zaman yapmadım. 2018’de HDP üyesi oldum, MYK’sında da yer almadım. Bana göre HDP demokratik ve özgür yaşamın tek adresidir.”
‘Mahkeme dosyaları görmezden geliyor’
Aşan’ın ardından Av. Ali Bozan söz aldı. Bozan, araştırma tutanaklarının tamamında yer alan bilgilerin basında yer alan bilgiler olduğunu belirterek, “Müvekkilin telefon numaralarından bahsettiniz. Mahkemenizden şunu bekliyoruz. Müvekkil ile ilgili, telefon numarası dinlenmiş. Aynur Aşan’ın kullandığı telefonda ‘suç unsuru bulunmadığından iletişim üzerindeki tedbir kararı kaldırılmıştır’ diyor. Müvekkilin telefon tapelerinde geçen ve müvekkil tarafından dahi yapılmayan bir konuşmayı müvekkile sordunuz. Müvekkile ilgili şüpheli Aynur Aşan, adlı teknik inceleme, araştırma yapılmış neticede müvekkil ile ilgili herhangi bir suç unsuru bulunmadığı tespit edilmiş. Mahkemeniz bu dosyaları görmezden geliyor” ifadelerine yer verdi.
‘Tanı anlaşma karşılığı ifade vermiş’
Sami Baran’ın beyanlarına itibar edilmemesi gerektiğine dikkat çeken Bozan, Sami Baran’ın maddi gerçeklik ile bağdaşmadığını belirtti. Bozan, “Merdan Rüstüovalıoğlu, mahkemenizce duruşmanızın olmadığı bir günde gizli tanık olarak dinlendi ardından da açık tanık olarak yer aldı. Müvekkilimin KCK bağlantıları ile tanıştığını söylüyor. Merdan Rüstüovalıoğlu bir anlaşma yapmış. Anlaşması şu kendisi ile ilgili hükümlü olduğu bir dosya var. Yaptığı tanıklık karşısında hükümlü olduğu dosyadan beraat edecek. Mahkemenizden sözlü ve yazılı olarak talep ettim. Kendisi ile ilgili bir koruma kararı olmayan, dosyada açık tanıklık yapan bir kişinin dosyamız kapsamında verdiği ifadelerin doğru olup olmadığı bu kişiyle ilgili dava dosyalarının dosya içerisine getirilmesi gerekiyor. Gerekçelerini anlatıyoruz. Bu tanık belli bin menfaat karşılığında temin edilmiş bir tanık. Bu kişi ile kesinleşmiş dava dosyalarının tamamının buraya getirilmesi gerekiyor. Mahkemeniz bunu yapmıyor. Rüstüovalığolu’nun yalan beyanda bulunacağı ortaya çıkacağı için heyetiniz bu dosyaları mahkemeye getirmiyor. Tanıklık yapmak istediğine dair bir dilekçe verdim, mektup gönderdim diyor. Bunlar getirilsin. Öncelikle bir soruşturma kaydı mı girmiş, kaçıncı dilekçeden sonra tanık olmuş, bunların tamamının bu mahkemeye gelmesi gerekiyor. Merdan Rüştüovalıoğlu’nun yalan beyanda bulunduğunun ortaya çıkarılması gerekiyor. Tanığın bir anlaşması var ve bunun karşılığında kısa süre sonra bırakılacağını düşünüyorum” diye konuştu.
Duruşma yarın saat 10.00’da devam edecek.
ANKARA