Diyarbakır ve Batman’da kayıp yakınlarının her hafta yaptıkları Cumartesi eylemlerinde, iktidarın hedef göstererek tutukladığı TTB Başkanı Şebnem Korur Fincanı ve tutuklanan gazetecilere değinilerek, yargının tehdit aracına dönüştüğü belirtildi
Kayıp yakınları ve İHD, Diyarbakır ve Batman’da eylemlerine devam etti. Diyarbakır’da yapılan 716’ıncı eylemde Lice Katliamında hayatını kaybeden 17 kişi için adalet talebinde bulunurken, Batman’da 552’nci eylemde ise 29 Ekim 1995 tarihinde Mardin Dargeçit ilçesi Ulaş Köyünde evinden alınan ve kendisinden bir daha haber alınamayan Abdurrahman Coşkun’un akıbeti soruldu.
Hak savunucuları hedef oldu
Kayıp yakınları ve İHD Diyarbakır Şubesi, tarafından “Kayıplar bulunsun, failler yargılansın” eyleminin 716’ncı haftasında Koşuyolu Parkı’ndaki Yaşam Hakkı Anıtı önünde yapılan eylemde Lice Katliamında hayatını kaybeden 17 kişi için adalet istendi.
Açıklama öncesi konuşan İHD Diyarbakır Şubesi Yönetim Kurulu üyesi Ercan Yılmaz, hak savunucularının hedef olduğunu belirterek, “Şebnem Korur Fincancı’nın, yaptığı bir röportajda tamamen uzmanlık alanıyla ilgili bilimsel açıdan olayı değerlendirmiş. Bu açıklamasından hemen sonra siyasi iktidar ve yandaş medyası Şebnem Hocayı hedef haline getirdiler. Aynı zamanda kendi çalışma faaliyetlerini yürüten Mezopotamya Ajansı (MA) ve JINNEWS çalışanlarına yönelik Ankara merkezli bir soruşturma yürütüldü ve dün akşam 9 gazeteci tutuklandı. Bu durum Türkiye’nin düşünce ve basın özgürlüğünün ne durumda olduğunu açık bir şekilde gösteriyor. Siyasi iktidar tıpkı aktivistlere, insan hakları savunucularına, basın çalışanlarına da kendi çizdiği sınırlar dışını çıktıklarında yargıyı bir tehdit aracı olarak kullanıyor” dedi.
20 yıl sonra itiraf etti
İHD Şubesi Yönetim Kurulu üyesi Yusuf Erdoğan da Lice Katliamı’nın hikâyesini okuyarak, “ Görgü tanıklarının ve yakınlarının şubemize yaptığı başvurulara göre; ‘Birçok PKK’linin ilçeye girdiği iddia edilerek, Diyarbakır Jandarma Bölge Komutanı Tuğgeneral Bahtiyar Aydın Lice’ye yönlendirilir. Helikopterle Lice’ye giden Aydın, olağandışı hiçbir durum olmaması rahatlığı içerisinde İlçe Jandarma Bölük Komutanlığı bahçesinde yaveri ile sohbet ederken ‘Kanas’ tipi suikast silahıyla vurulur. Aydın’ın vurulması bahane edilerek sokağa çıkma yasağı ilan edilir. 3 gün 3 gece boyunca ilçe güvenlik güçlerince taranır. Bazı görgü tanıklarına göre; taramanın başlatılmasıyla birlikte bir asker halka seslenerek, ‘Biz bir generali öldürdük siz kimsiniz, hepinizi geberteceğiz’ diye bağırmış. Olaylarda 3’ü güvenlik görevlisi 17 sivil olmak üzere 20 kişi yaşamını yitirir. Aradan 20 yıl geçiyor ve bugün yine bu devletin savcısının hazırladığı iddianamede aslında o gün ilçeye PKK’nin herhangi bir eylemi olmadığı itiraf ediliyor” diyerek davada sadece iki rütbelinin yargılanmasının yetersiz olduğunu dile getirdi.
Tuzak kurup mayın patlattılar
Batman’da ise kayıp yakınları ve İHD Şubesi, “Kayıplar bulunsun, failler yargılansın” eyleminin 552’nci haftasında Gülistan Caddesi’ndeki İnsan Hakları Anıtı önünde yaptıkları eylemde 29 Ekim 1995’te Mardin Dargeçit ilçesi Ulaş Köyünde evinden alınan ve kendisinden bir daha haber alınamayan Abdurrahman Coşkun’un akıbeti soruldu.
Grup adına konuşan İHD Batman Şube Yöneticisi Ercan Başer, “01.04.1974 de Mardin ili Dargeçit ilçesine bağlı Ulaş köyünde doğan Abdurrahman Coşkun hem çobanlık yapıyordu, hem de okuyordu. 1993 yılıydı. Bir grup asker Abdurrahman ve 2 arkadaşını alarak bir mağaraya götürdü, ‘gidin içine bir bakın, ne var orda’ dediler. Mağaranın kapısına mayın döşenmişti. PKK militanlarına tuzak kurulmuştu. Abdurrahman ve arkadaşları kendilerine kurulan tuzaktan habersiz içeri girdiler ve içeri girer girmez mayın patladı. Patlama sonucu Abdurrahman bir gözünü kaybetti. İki arkadaşı ise yaşamını yitirdi. Vücudunun birçok yeri parçalanan Abdurrahman, 4 ay hastanede tedavi gördü. 29.10.1995 tarihinde gece saat 03.00 sıralarında askerler evlerine baskın düzenleyerek Abdurrahman’ı gözaltına aldılar. Bu arada aynı köyden 6 kişi daha gözaltına alınmıştı. Ertesi günü aile, Dargeçit savcılığına ve askeri tabura Abdurrahman’ı sordu. ‘Abdurrahman biz de’ dediler. İkinci günü ailesi hem savcıya hem de taburdakilere Abdurrahman’ı tekrar sordu. ‘5 kişiyi bıraktık, iki öğrenciyi de Mardin’e gönderdik’ dediler.
Aile 9 gün boyunca hep aynı cevabı aldı. Mardin’e gidip tekrar Abdurrahman’ı savcıya sordu. Savcı, ‘Sizin Dargeçit’te savcınız var, niye buraya geliyorsunuz’ dedi ve bağırarak tersledi. Tekrar Dargeçit savcısına gelen aile, savcıya Abdurrahman’ı sordu. Bu kez Dargeçit savcısı ‘Bana kâğıt geldi, serbest bırakmışlar sizinkileri’ dedi. Abdurrahman’ın yakınları “Daha ilk günden 5 kişiyi serbest bıraktığınızı söylediniz, 9 gündür hiçbirini göremedik. Şimdi de iki kişiyi bıraktığınızı söylüyorsunuz, peki bu çocuklarımız neredeler’ diye ısrarla sordular” diyen Erdoğan ailenin tüm çabalarına rağmen babası da köy ortasında işkence edilerek öldürülen Coşkun’dan bir daha haber alınamadığını vurguladı.
DİYARBAKIR / BATMAN