HDP, Alevi toplumuna ilişkin düzenlemelerin yer aldığı kanunu teklifinin Alevi toplumunun taleplerini suistimal eden bir darbe yasası olduğunu belirterek, muhalefet şerhi düştü
Halkların Demokratik Partisi (HDP), Meclis Plan ve Bütçe Komisyonu’nda görüşülen ve Cemevlerine ilişkin düzenlemeleri de içeren Vergi Usul Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi’ne ilişkin muhalefet şerhini tamamladı.
Şerhte, Alevi inancına yönelik saldırılara değinilerek, “Bu sorun bir bütün olarak da Alevi hakikatinin kabul edilmeyişi, inanç ve ibadet değerlerinin yasaklanması, asimilasyon ve katliamlar şeklinde günümüze kadar devam etmiştir” denildi.
AKP-MHP’nin Osmanlı Devleti’yle başlayan devlet politikalarını sürdürdüğü belirtilen şerhte, “Osmanlı padişahlarının da ‘katli vacip’ gördüğü Alevileri, Mustafa Kemal, İsmet İnönü, Celal Bayar, Adnan Menderes, Süleyman Demirel, Turgut Özal, Bülent Ecevit, Tansu Çiller ve diğerleri de görmedi, tanımadı, tanıtmadı. Kronolojiden de anlaşıldığı gibi bir devlet politikası devam ettiriliyor. Dolayısıyla partili Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ve siyasi ortağı Devlet Bahçeli de bu politikayı sürdürüyor” ifadelerine yer verildi.
‘Aleviler eşit yurttaşlık istiyor’
Diyanet’in hükümetin aparatı haline geldiği vurgulanan muhalefet şerhi şöyle: “Tüm yurttaşların ortak vergileriyle faaliyet yürüten DİB, sekiz bakanlıktan fazla bir bütçeye sahip ve toplumun belirli bir kesimine uygun olarak çalışmaktadır. Diyanette çalışan din memurları camilerde iktidar politikalarını savunmak zorunda bırakılmaktadır. Diyanet İşleri Başkanlığı iktidarları ‘Tek Devlet, Tek Millet, Tek Dil’ politikasına uygun ‘Tek Din’ siyasetini uygulayıcısı olmaktadır. Bu yönüyle de ayrımcı bir kurum gerçekliği taşımaktadır. Alevi inancı ve inançsal değerleri devletin din kurumu olan Diyanet İşleri Başkanlığı tarafından yok sayılmaktadır.
Bugün büyük örgütlenmeleri olan Aleviler artık eşit yurttaşlık haklarını istemektedir. Günümüz iktidarının Alevi siyaseti; İçişleri Bakan danışmanı tarafından oluşturulan bir heyetin cemevlerini dolaşması ve ‘bir ihtiyacınız–eksiğiniz var mı?’ sorusuna cevap aramak üzerine oluşturulmuştur. Alevilik bir inanç olarak hala kabul edilmemektedir. Cemevleri ibadethane değil, kültür merkezi olarak görülmektedir. Aleviliği anayasal güvence altına almayanlar, başkanlık ya da müdürlük makamları altında Alevilere kayyım atamak istemektedir.
‘Yasa Cemevlerine gitmeyi turzm faaliyeti olarak görüyor’
Bu torba yasa Alevileri temsil eden ve neredeyse tüm Cemevlerinin bağlı olduğu üst kurumlarca bir ‘darbe ve kayyım atama’ kanunu olarak yorumlanmıştır. Alevi kurumlarının ve HDP olarak bizim de itirazımız bu yasanın Cemevine gitmeyi bir turizm faaliyeti olarak görüp, Cem ibadetini de bir folklorik kültürel faaliyet olarak görmesidir. Bu yasayla düzenlenen hususlar maalesef ki Alevi kurumlarınca değil, AKP Genel Başkanının ve Komisyon görüşmelerinde de teyit edilen Başkanlıkça yürütülecektir. Bu çalışmalar Kültür ve Turizm Bakanlığı bünyesinde kurulacak olan ‘Alevi Bektaşi Kültür ve Cemevi Başkanlığı’ tarafından yürütülecektir.
Cumhurbaşkanının Şahkulu Sultan Vakfındaki açılış töreni esnasında söylediği ve önceden yazılmış metinden okuduğu üzere bu başkanlık Muhtarlıklara, Belediyelere, Derneklere, Vakıflara ve Federasyonlara ait tüm Cemevlerinin yönetimini üstlenecektir. Cumhurbaşkanı ve AKP Genel Başkanına yazılı olarak verilen bu metin yanlış değilse bu bir Cemevlerine el koyma, kayyım atma yasasıdır. Osmanlı tarihinden verdiğimiz Kanuni ve II. Mahmud dönemi uygulamalarının tekrarıdır. ‘Ecdat’ diye övünülen ve Aleviler üzerinde asimilasyon uygulamaları yapanları taklitten başka bir şey değildir.
Cumhurbaşkanı atayacak
Oluşturulacak başkanlığın üyelerini Alevi toplumu seçmeyecek Cumhurbaşkanı tarafından atanacaktır. Alevilerle ilgili bir Başkanlığı kimin yöneteceğine Aleviler karar veremeyecektir tıpkı Diyanet İşleri Başkanlığı gibi bu kurumla Alevilikte zapturapt altına alınmış olacaktır.
Bu yasa kapsamında maddelerde yer almasa da Cumhurbaşkanınca açıklanan bilgilerde kurulacak başkanlığa ‘Dede’lerin bağlanacağı ve onların Devlet memuru yapılacağı belirtilmiştir. Alevilik kendi inanç misyonu içerisinde Pir–Mürşit–Talip ekseninde rızalıkla yürütülen bir hizmettir. Can’lardan rızalık almayan bir Dede posta oturup Cem yürütemez. Dede’leri devlet memuru yapmak onu Alevi inanç bütünselliğinden uzaklaştırıp özgünlüğünü yok etmek olacaktır. Bugün nasıl ki Camilere ve Diyanetin Din memurlarına müdahale eden bir iktidar anlayışı varsa aynı anlayış yarın da bu Başkanlık nezdinde Dede’lere müdahale edebilecektir. Ayrıca konunun tümüyle ‘Dede’ sıfatı ve erkek üzerinden tartışılsa da Alevilikte Kadınlarda posta oturup ‘Ana’ sıfatıyla inanç ve ibadet erkanlarını yürütebilmektedir. Yasanın tamamında Alevi özgün inancı içerisinde ‘Kadın’ hakikatinin yok sayılması da altı çizilmesi gereken ve reddettiğimiz hususlardandır.”
ANKARA