Ermenek Katliamı’nın alınmayan önlemler nedeniyle gerçekleştiğini söyleyen sendikacı Kamil Kartal, ‘Dün Soma ve Ermenek bugün ise Bartın Katliamı gerçekleşti. Kader ya da fıtrat değil, toplu iş cinayetleri’ dedi
Yadigar Aygün
Karaman’ın Ermenek ilçesine bağlı Pamuklu köyü yakınlarında, 28 Ekim 2014 tarihinde, Has Şekerler Madencilik’e ait kömür madeninde su baskını sonucu 18 maden işçisi hayatını yitirmişti. Katliamın 10. gününde aynı yerde bulunan 2 işçi ile 22. gününde birbirine sarılı vaziyette bulunan 8 işçiye yapılan otopsi sonucunda, işçilerin metan gazından zehirlendiği tespit edilmişti. Uzmanlara göre madende yaşam odası olsaydı ‘3. yukarı baş’ denilen bacada tahkimat duvarının üzerine çıkarak yaklaşık 15 saat boyunca kurtarılmayı bekleyen 8 işçi kurtulabilirdi. Ermenek Katliamı’nda işçileri arama kurtarma çalışmaları 40 gün sürmüştü.
Aykırılıklar tespit edilmişti
Katliamdan önce Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı 8 mevzuatta aykırılık tespit etmişti. Raporda maden bacalarının temizlenmediği, gerekli sondajlama çalışmalarının yapılmadığı, ocakta gelişecek acil bir durum karşısında güvenlik tatbikatı gerçekleştirilmediği, ilk yardım odasında uygun talimatlarının bulunmadığı gibi temel güvenlik kusurları yer almıştı.
Soruşturmalara izin verilmedi
Ermenek Maden Katliamı’nın üzerinden 10 yıl geçmesine rağmen adalet hâlâ sağlanmış değil. 2015 yılının Nisan ayında ‘bilinçli taksirle birden fazla kişinin ölümüne sebep olma’ suçundan kamu davası açıldı. 3’ü tutuklu, 16 sanığın yargılandığı mahkemenin ilk duruşması 18 Haziran 2015 tarihinde başladı. Has Şekerler Madencilik Şirketi sahibi Saffet Uyar, Ermenek Cennet Linyit Kömürü İşletmesi Müdürü ve hissedarı Abdullah Özbey ve aynı şirketin teknik nezaretçisi Ali Kurt’un tutuklu yargılandığı dava sürerken, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı ve Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı’nın bu bakanlıklara bağlı müfettişlerin soruşturulması için izin vermediği ortaya çıkmıştı.
Cezasızlık politikası sürüyor
Mahkeme, 20 Temmuz 2016’da yapılan duruşmada, tutuklu sanıklar maden ocağının sahibi Saffet Uyar ve teknik nezaretçi Ali Kurt’un da aralarında olduğu yedi sanığa, üç yıl bir ay ile 18 yıl dokuz ay arasında ceza verdi. Diğer sanıklar ise beraat etti. Mahkemenin verdiği cezalara yapılan itirazlar üzerine, Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 12. Ceza Dairesi’nde 13 Eylül 2017’de görülen karar duruşmasında sanıkların cezaları artırıldı. Mahkeme, Saffet Uyar ve Ali Kurt’un cezalarını 19 yıl üçer aya, maden sahasının ruhsat sahibi Abdullah Özbey’in 11 yıl üç ay olan cezasını 19 yıl üç aya çıkarttı. Üç yıl bir ay ceza alan Naci Özsoy’un cezası değişmedi, 5 yıl altı ay hapis cezası alan iş güvenliği uzmanı tutuksuz Engin Yetim de beraat etti ve tahliye edildi.
Sondajlama ve haritalandırma yapılmadı
Ermenek’te ilkel ve çağın gerisinde kalan yöntemlerle işçilerin çalıştırıldıklarını belirten Enerji-Sen Kurucu Genel Başkanı Kamil Kartal, Ermenek Katliamı’nın alınmayan önlemler ve denetim eksikliği nedeniyle gerçekleştiğine dikkati çekti. Ermenek’te maden ocağında hiçbir önlem alınmadığını belirten Kartal, “Gerekli sondajlama, haritalandırma yapılmadığından kömür üretimine devam ettikleri için daha önce bacalarda birikmiş sular nedeniyle ocağı su bastı. Haritalandırmalar doğru yapılıp üretim yerleri tespit edilseydi ona göre önlem alınır ve ani su baskını gerçekleşmezdi. Bildiğiniz eski klasik, köhne kömür ocakları ve bakanlık ve yetkili kurumların denetimleri ise göstermelik” dedi.
Kaçak madenlere göz yumuldu
Ermenek madeninde bazı maden ocaklarının kapatılma kararı olmasına rağmen kapatılmadan kaçak olarak çalıştırıldığını ve bunun görmezden geldiğini belirten Kartal; geçmişte Soma, Ermenek bugün ise Bartın Katliamı’nın gerçekleştiğini söyledi. Kartal, “Çalışma Bakanlığı’nın orada tehlikeler doğurabileceğine ilişkin raporları var. Bazı maden ocakları kaçak olarak çalıştırıldı. Devletin yetkilileri, bu duruma ve madenlerde alınmayan önlemlere göz yumdu. Devlet; özel sektöre, belli uluslararası tekellere sermaye aktarımı yapmak için elindeki bütün yer altı zenginliklerimizi peşkeş çekiyor. Ucube uydurma yasalarla bunu gerçekleştiriyor. Devletin işlettiği maden ocakları yüzde 10 civarında. Patronlar, daha fazla üretim daha fazla kâr hırsına giriyor. İşçi sağlığı, iş güvenliği almak maliyet oluşturuyor. Bu maliyetler yapılmıyor. Kaç işçi ölmüş umurlarında değil. Alınmayan önlemler, denetimsizlik sümen altı ediliyor” diye belirtti.
Maden tekrar açılacak
Ermenek’te maden ocağının tekrar açılacağının duyumunu aldıklarını söyleyen Kartal, risklerin olabileceğine işaret etti. Kartal, “Ermenek’te bazı madenlerde birtakım hazırlıklar yaptılar. Devlet de zorunlu olarak denetim gerçekleştirmek zorunda kaldı. Tepkiyi ortadan kaldırmak için önlem almaları gerekiyordu ama ne kadar önlem alındı? Ne yapıldı? Ne düzenlendi? Madende ne kadar iyileşme yapıldı? bunları bilmiyoruz. Müfettişin tespit ettiği şeyler giderildi mi? Hiçbir şey bilmiyoruz” diye konuştu.
‘Birleşmeliyiz’
İş cinayetlerinin yüzde 99’unun önlenebilir olduğunu söyleyen Kartal; maden katliamlarına, iş cinayetlerine karşı örgütlü bir mücadele yürütülmesi gerektiğini belirtti. Emekçilerin mücadele hattı oluşturması gerektiğini söyleyen Kartal, “Avrupa madenlerinde uzun süredir, ölümle sonuçlanan katliamlar yaşanmıyor. İş cinayetleri politiktir, kader ya da fıtrat değil. Yılda 2 bin işçi, iş cinayetlerinde yaşamını yitiriyor. İşçiler, sendikalarda iş cinayetlerine karşı örgütlenmelidir. İşçiler tehlikeli gördüğü süreçlerde iş bırakma hakkına sahiptirler. İş cinayetlerini, katliamlar ve emek sömürüsünü ortadan kaldırmak emeğin mücadelesinin güçlenmesiyle, büyümesiyle ve örgütlü hale gelmesiyle mümkün olur, ortadan kaldırılabilir” diye konuştu.