Kadim uygarlıklara ev sahipliği yapan İran’da 1979’dan bu yana İslami rejim hüküm sürüyor. Ömür boyu iktidarın başında kalan dini liderin yönettiği ülkedeki taban örgütlenmesi Şii imamlara tabi olmak şeklinde tezahür ediyor
Hüseyin Aykol – Dosya
Millattan Önce 550 yıllarına kadar dayanan ve Ortadoğu’da kadim uygarlıklara ev sahipliği yapan İran’da 1925 yılında kurulan son monarşi Şah Rıza Pehlevi rejimi, 1979 “İslam Devrimi”yle son buldu.
Şah’ın uygulamalarından rahatsız olan geniş bir kesimin desteğini alan Humeyni ve destekçileri, eski rejimi devirerek ülkede yeni bir sistem kurdu. Devrim sürecinde kendisine destek veren TUDEH ve Halkın Fedaileri, Halkın Mücahitleri gibi farklı fraksiyonları zamanla kanlı bir şekilde tasfiye eden Humeyni, kurduğu rejimi “İslam Cumhuriyeti” ismiyle adlandırdı.
İran, 1 648 195 kilometrekarelik yüzölçümüyle dünyanın 19. büyük ülkesi durumunda. Türkiye’nin iki misli büyük olan İran’ın komşuları Afganistan, Ermenistan, Azerbaycan, Irak, Pakistan, Türkiye ve Türkmenistan’dır. Böylesine büyük bir ülkenin nüfusu 87 milyon kişidir. Bu haliyle dünyanın 17. kalabalık ülkesidir. Ancak nüfus kuzey, kuzeybatı ve batıda yoğundur. Ülkenin ortası ve doğusu ise çöldür.
Ülke etnik gruplar bakımından zengindir: İranlı, Azeri, Kürt, Lur, Beluci, Arap, Türkmen ve Türk aşiretlerin yaşadığı ülkede konuşulan diller ise şöyledir: Farsça (resmi dil), Azerice ve diğer Türki şiveler, Kürtçe, Gilanice ve Mazandaranice, Lurice, Belücice, Arapça. Halkın dini inancı ise yüzde 90-95 Şii, yüzde 5-10 Sünni, çok az Yahudi ve Hıristiyan şeklindedir.
İdari yapında 31 vilayeti var: Elbriz, Erdebil, Batı Azerbaycan, Doğu Azerbaycan, Buşehir, Çahar, Isfahan, Fars, Gilan, Gülistan, Hamadan, Hürmüzgan, İlam, Kirman, Kirmanşah, Güney Horasan, Razavi Horasan, Kuzey Horasan, Kuzistan, Kogiluyeh, Boyer Ahmed, Kürdistan, Luristan, Markazi, Mazandaran, Kuzvin, Kum, Semnan, Bülicistan, Tahran, Yazd, Zancan…
Başlıca şehirler: Tahran (başkent, 9.4 milyon kişi), Meşhed (3.3 milyon kişi), İsfahan (2.2 milyon kişi), Şiraz (1.7 milyon kişi), Tebriz (1.6 milyon kişi) ve Karaj (1.5 milyon kişi)…
Yönetim yapısı
Dinî lider: İran İslam Cumhuriyeti’nin genel politikalarını belirler. Dinî Lider din adamlarından oluşan Uzmanlar Meclisi tarafından ömür boyu görevde kalması için seçilir. Savaş açmada ve barışı kabul etmede tek yetkilidir. Sadece ordu yöneticilerinin değil, ayrıca yargının yöneticilerini de atar. İran İslam Cumhuriyeti’nin ilk Dinî Lideri olan Humeyni’nin ölümü ardından yerine seçilen Ali Hameney, 4 Haziran 1989 tarihinden bu yana ülkenin en yetkili kişisidir.
Uzmanlar Meclisi: Uzmanlar Meclisi, Dinî Lideri seçen, denetleyebilen ve hatta azledebilen 88 din adamından oluşur. 8 yılda bir yapılan genel seçimle belirlenirler. Ancak buraya aday olanlar, Anayasayı Koruma Konseyi tarafından denetlenir. Yani gerektiğinde adayın seçime katılması engellenir.
İran Devlet Başkanı: Anayasa İran Devlet Başkanı’nı dinî liderden sonraki en yüksek devlet otoritesi olarak tanımlar. Daha çok Cumhurbaşkanı olarak anılan Devlet Başkanı dört yıllığına genel oy ile seçilir ve yeniden sadece bir kez daha seçilebilir. Cumhurbaşkanı Şii mezhebinden olmalıdır. Devlet Başkanı’na bağlı olarak sekiz kişilik yardımcılar kurulu ve 22 kişiden oluşan ve meclis tarafından onaylanması gereken bir Bakanlar Kurulu vardır. Son Cumhurbaşkanı Reisi, yüzde 72 oy alarak seçildi.
İran Meclisi: Dört yıllığına seçilen 290 üyeden oluşmaktadır. Yahudi, Ermeni, Süryani, Hıristiyan ve Zoroastir dini azınlıklara 5 kişilik kontenjan ayrılmıştır. Şubat 2020’de seçilen son Meclis’te üyelerin 226’sı sertlik yanlısı, 19’u reformistlerden ve 40’ı bağımsızdır. 274’ü erkek, sadece 16’sı kadındır. Meclis yasama faaliyetini yürütür, uluslararası antlaşmaları değerlendirir ve ulusal bütçeyi onaylar. Tüm meclis üyeleri ve Meclis’teki tüm yasama çalışmaları Anayasa Koruma Konseyi tarafından onaylanmalıdır.
Anayasayı Koruma Konseyi: Altısı Dinî Lider tarafından atanan 12 üyeden oluşmaktadır. Diğerleri İran Yargısı tarafından aday gösterilen hukukçular arasından İran Meclisi tarafından seçilmektedir. Konsey anayasayı yorumlar ve Meclis kararlarını iptal edebilir.
Düzenin Maslahatını Teşhis Konseyi: Meclis ve Anayasa Koruma Konseyi arasındaki anlaşmazlıklarda çözüm bulmakla görevlidir. Dinî Lider’e danışmanlık görevi sunar.
Ekonomik durum
Ekonomi her ne kadar özellikle petrol ve doğalgaz ihracatına dayansa da, İran önemli ölçüde tarım, sanayi ve hizmet sektörüne sahiptir. İran hükümeti yüzlerce işletmeye sahiptir ve onları işletir. Güvenlik güçlerinin sahip olduğu pek çok şirketi de dolaylı olarak kontrol eder. Fiyat kontrolleri, rüşvet, milyarlarca dolara hükmeden bankalarda yolsuzluklar söz konusudur.
Gelişmesine pek fazla izin verilmeyen özel sektör çimento, inşaat ve metal sektörünün yanı sıra küçük çaplı atölyeler, tarım ve hizmet sektöründe vardır. Kayıt dışı ekonomi ve yolsuzluk çok yaygındır.
Dört yıl kadar önce 13 bin 500 dolar civarında olan kişi başına düşen gelir, 12 bin 400 dolar düzeyindedir. Ürünlerin fiyatları üzerinden kontrol altında tutulmaya çalışılan enflasyon oranı ise yüzde 50 civarındadır.
İran’daki çalışma hayatında 30 milyon kişi bulunuyor. Bu insanların yüzde 16’sı tarımda, yüzde 35’i sanayide ve yüzde 49’u ise hizmet sektöründe çalışmaktadır. İşsizlik oranı ise yüzde 12 civarındadır.
Tarımda ürettiği buğday, şeker pancarı, süt, şeker kamışı, domates, arpa, patates, portakal, elma ile kendine yetmeye çalışsa da, pirinç, mısır ve soya ürünlerini ithal etmek zorunda kalıyor.
Ülkenin doğal kaynakları çok zengindir. Petrol, doğalgaz, kömür, krom, bakır, demir, kurşun, manganez, çinko, kükürt çıkartılan İran doğal kaynaklarının önemli bir bölümünü işlemeden ham madde olarak satar.
Sanayisi ise petrol, petrokimya, doğalgaz, gübre, kostik soda, tekstil, çimento ve diğer inşaat malzemeleri, gıda üretimi, metal fabrikaları, askeri malzemelere dayanır. Gerek sanayi ürünlerinden gerekse tarım ürünlerinden fazlasını Çin, Hindistan, Güney Kore, Türkiye ve Birleşik Arap Emirlikleri’ne satar.
Nitekim ham petrol, polimerler, endüstriel alkoller, demir ve antep fıstığı gibi ürünlerini ihraç ettiği ülkeler şöyle: Yüzde 48 Çin, yüzde 12 Hindistan, yüzde 8 Güney Kore, yüzde 6 Türkiye, yüzde 5 Birleşik Arap Emirlikleri. İran’ın ithalat ortağı ülkeler ise şöyle: yüzde 28 Çin, yüzde 20 Birleşik Arap Emirlikleri, yüzde 11 Hindistan, yüzde 7 Türkiye, yüzde 6 Brezilya, yüzde 5 Almanya…
İran’da medya
İran’da medya devletin elindedir. Özel ve bağımsız yayına izin verilmiyor. İran’da televizyon ve radyo yayınları İslam Cumhuriyeti Yayınları – IRIB’e bağlıdır. Aralarında haber kanalı da olan 19 TV kanalı ülke çapında yayın yaparken, 34’ü yerel yayın yapıyor. Ülke çapında yayın yapan 16 radyo var. Bu arada, yurtdışından 20 TV kanalı İran halkına yönelik olarak Farsça yayın yapıyor. Uydudan yayın yapan bu televizyonlar, kullanımı yasak olan ve zaman zaman el konulan çanak antenlerle seyrediliyor.
Ülkede yaklaşık 76 milyon kişi internet kullanıyor. Ülke nüfusunun yüzde 84’üne denk gelen bu sayı ile, dünyada 9. sırada bulunuyor. Her 100 kişiden 35’inde sabit telefon var. Kişi başına ise 1.5 cep telefonu hattı bulunuyor. Ülke 5G’ye geçmek istiyor; ancak ülkeye yönelik ambargo ve yaptırımlar, İran’ın bu sektörde gelişmesine engel oluyor.
İran’da 319 havaalanı var. Demiryollarının toplam uzunluğu yaklaşık 8 400 kilometre. Karayollarının uzunluğu 223 bin kilometreyi geçerken; petrol ve doğalgaz için kullanılan boru hatlarının uzunluğu ise 40 bin kilometreyi buluyor. Büyük limanlara sahip olan İran’da ticari gemilerin sayısı 893.
Ordu ve güvenlik
İran’da ordu, resmi ordu ve Devrim Muhafızları olarak ikiye ayrılır. Resmi orduda kara, deniz ve hava kuvvetleri bulunurken; Devrim Muhafızları’nda kara, deniz, uzay kuvvetleri, Kudüs Ordusu, Siber Elektronik Komutanlığı, Besic Paramiliter Kuvvetleri, Yasayı Güçlendirme Kuvvetleri vardır. Resmi ordu donanması Basra Körfezi ya da Hazar Denizi’nde görev yaparken; Devrim Muhafızları’nın donanması daha çok limanlarda görevlendirilir. Besicler gönüllü paramiliter gruptur.
400 bini resmi ordu personeli, 150-190 bini Devrim Muhafızları olmak İran ordusu 550 ila 600 bin kişiden oluşurken; Besic paramiliter güçlerinde 90 bin kişinin görev yaptığı tahmin ediliyor. İran, milli gelirinin yüzde 2.3 ila 3.4’ünü askeri harcamalarda kullanmaktadır. Şah döneminde kalma resmi ordudan vazgeçilmese de, Devrim Muhafızları İran’da rejimin esas güvendiği ordudur. Nitekim 1979 yılından itibaren kurulmuş ve halen geliştirilmektedir.
İran, askeri malzemelerinin bir kısmını kendi üretirken, genelde Çin, Rusya ve hatta Şah döneminde ABD’den aldığı eski silahlardır. Son dönemde Kuzey Kore’den kimi füzeler satın alıyor.
İran’da erkeklerin, 18 yaşında askere gitmesi zorunludur. Askerliğe gönüllü olarak 16 yaşında başlanabilir. Askerlik hizmeti 18 ila 24 aydır. (Yüksek güvenlik riski olan bölgelerdeki askerlik daha kısa yapılmakta) Besic güçlerine 15 yaşında katılabilen İranlılar, Kanun Uygulama Güçleri’ne ise 17 yaşında katılmaktadırlar.
İran’ın resmi ordusundan 3 bin askerin Suriye’de bulunduğu belirtilse de, İran devleti Esad rejimini desteklemek için binlerce Suriyeliyi ve yabancı militanı eğitti, donattı ve maaşa bağladı. İran İslam Cumhuriyeti’nin Afganistan, Irak, Suriye ve Yemen’deki Hamas, Hizbullah, İslami Cihad gibi örgütlere yardım ettiği biliniyor.
İran’ın dış ve güvenlik politikası Ulusal Güvenlik için Yüksek Konseyi’nde formüle edilir. Konsey’de cumhurbaşkanı, meclis başkanı, adalet bakanı, genelkurmay başkanı, kuvvet komutanları, savunma bakanı, dışişleri bakanı, içişleri bakanı ve istihbarat bakanı yer alır.
Uluslararası sorunlar
Afganistan’la Helmand Nehri üzerindeki baraj yüzünden; Azerbaycan, Kazakistan ve Rusya ile Hazar Denizi’nin paylaşımı yüzünden; Irak ile Şat-ül Arap’ın ağzındaki deniz kıyısının paylaşımı yüzünden; Birleşik Arap Emirlikleri ile Ebu Musa adası yüzünden anlaşmazlık halindedir.
Afganistan’da Taliban’ın yeniden iktidara gelmesiyle sonuçlanan uzun süreli krizin, en fazla İran’ı etkilediği söylenebilir. İran’da 2.6 milyon belgesiz Afgan bulunuyor. 780 bin Afgan ise mülteci kart sahibi oldu. Yine 20 bin Iraklının mülteci kartı var.
İran’daki insan kaçakçılığında uluslararası suç örgütleri önemli bir rol oynuyor. Afganistan’da yetiştirilen Afyon ve kenevirin transit ve hedef ülkelerinden biri de İran’dır. Burada üretilen eroin ve methamphetamine Avrupa ve Güneybatı Asya gibi uluslararası pazarlara İran üzerinden gönderilir.
Ambargo ve yaptırımlar
İran’da İslam Cumhuriyeti’nin ilanı sonrasında, Tahran’daki Amerikan Büyükelçiliği’ne baskın düzenlendi ve içerideki personel Kasım 1979’dan Ocak 1981’e kadar rehin tutuldu. ABD, buna önce Nisan 1980’de diplomatik ilişkilerini keserek yanıt verdi. Sonra da Saddam’ı kışkırtarak, 1980’de başlayarak sekiz yıl sürecek olan İran-Irak Savaşı’nın başlamasını sağladı. Hatta Basra Körfezi’nde ABD Donanması ile İran savaş gemileri yıllarca savaştı.
Daha sonrasında ABD, İran’a ambargo başlattı. Özellikle İran’ın nükleer enerji arayışlarını gerekçe yaparak, ambargo ve yaptırımlara Birleşmiş Milletler ve Avrupa Birliği’nin de katılmasını sağladı. İran ise ABD’nin bu tavrına Ortadoğu’da faaliyet gösteren Amerikan karşıtı örgütlere yardım ederek karşılık vermeye çalıştı. Nükleer enerji santrallerinden daha sonra nükleer bomba yapma ihtimali yüzünden İran’ın İsrail’i yok edebilecek bir düşman olma potansiyeli Batı’yı halen korkutuyor.
Batı’nın İran’a yönelik ambargo ve yaptırımları, ülke ekonomisini zorda bırakırken, dış politikayı belirleme konusunda fazla bir etkisi olmayan İran cumhurbaşkanlarını hep arayışa soktu. Hatemi ve Ruhani gibi Ilımlı cumhurbaşkanları, Batı ile ilişkileri normalleştirip, ambargo ve yaptırımların kaldırılması için çalışırken; ekonominin daha da zorda kalmasına aldırmayan Ahmedinejad ve Reisi gibi sertlik yanlısı cumhurbaşkanları ülkenin nükleer programını ilerletmek istiyorlar.
Doğalgaz ve özellikle petrol zengini İran’ın nükleer enerjiye ihtiyacını anlamsız bulan Batı’nın ise İran’ın nükleer enerjiye ulaşması için yaptırım ve ambargo dahil her türlü yola başvurmaktan vazgeçmeyeceği görülüyor. Nitekim Avrupa Birliği (AB), Jîna Emînî’nin (Masha Amini) gözaltındaki ölümünün ardından başlayan protestolara yönelik sert saldırısından dolayı İran hükümetine karşı yeni yaptırımlar uygulayacağını 17 Ekim 2022 günü duyurmuş bulunuyor.