İklim zirvelerinde küresel ısınmayı durdurmak adına somut hiçbir sonuç ortaya çıkmıyor. Bu yıl Mısır’da yapılacak olan zirveden de bir umut yok. Ekolojik krizi yaratan zengin ülkeler skandallar yaratıyor
Dünya da ortaya çıkan ekolojik kriz ve buna bağlı gelişen küresel ısınma dünyayı yıkıma doğru iterken, bu durumun müsebbibi olan zengiz kapitalist ülkeler bu süreci durdurmak bir sorunları olmadığı izleniyor. United in Science tarafından hazırlanan ve yeni yayınlanan raporuna göre, dünya iklim krizinin en kötü tahribatlarını önleme şansını elinden kaçırıyor. Raporda, küresel çapta aşırı hava olaylarının boyutu şiddetlenirken iklim sisteminde bazı durumlarda geri dönüşü olmayan değişimler anlamına gelecek olan ‘devrilme noktaları’na neden olma tehlikesiyle karşı karşıya olduğumuz vurgulanıyor.
Felaketler de doğal olan şey yok!
İçinden çıktığımız bu yaz; Avrupa’daki sıcak hava dalgası, Çin’de uzun süreli kuraklık, ABD’de bir mega kuraklık ve Afrika’nın bazı bölgelerindeki kıtlığa yakın koşullar giderek yaygınlaşan aşırı hava olaylarının şiddetini yansıtıyor. Pakistan’daki son sel, dünyanın büyük bir bölümünü tahrip eden aşırı hava olaylarının en son örneği. BM Genel Sekreteri António Guterres, “Bu felaketlerin yeni ölçeğinde doğal olan hiçbir şey yok. Bunlar, insanlığın fosil yakıt bağımlılığının bedelidir. Bu yılki United in Science raporu, iklim etkilerinin görülmemiş bir yıkıma neden olacağını gösteriyor” dedi.
Zengin ülkeler için skandal
Geçtiğimiz yıl Kasım ayında düzenlenen COP26 zirvesinde hükümetlerin verdiği sözler ve vaaatler çoktan unutulmuş durumda. COP26’dan bu yana, Ukrayna Rusya svaşı ve buna bağlı yükselen gaz fiyatları, kömürlü termik santrallerinin yeniden devreye alınmasına yol açmış durumda. Raporda, dünyanın iklim krizinin sonuçlarına uyum sağlayamadığı tespit edildi. BM Genel Sekreteri António Guterres, gelişmekte olan dünyaya yardım sözü veren ancak bunu sağlayamayan zengin ülkeleri kınayarak, “Gelişmiş ülkelerin adaptasyonu ciddiye almaması ve gelişmekte olan dünyaya yardım etme taahhütlerinden vazgeçmesi skandaldır” dedi.
Milyonlar felaketi yaşıyor
Aşırı hava koşullarının etkilerine uyum sorunu ve savunmasız ülkelerin yaşadığı “kayıp ve hasar”, Kasım ayında Mısır’da yapılacak olan COP27 BM iklim görüşmelerinde konulardan biri olacak. Kapitalist dünyanın Glasgow’da kerhen ulaştığı fikir birliği ortadan kalkma eğilimine girerken, uzmanlar bu COP27 ile ilgili endişelerini dile getirdi. İklim Eylem Ağı’nın yönetici direktörü Tasneem Essop, hükümetlerin COP27’ye krizin aciliyetini yansıtan eylem planlarıyla birlikte hazırlanmaları gerektiğini söylerek, “Ancak açgözlü şirketler ve zengin ülkeler tarafından fosil yakıtlara olan bağımlılık, mevcut iklim krizine en az katkıda bulunan topluluklar için kayıplara ve zararlara neden oluyor” diye belirtti.
United in Science raporunda yer alan bazı bulgular ise şöyle:
*Son yedi yıl kaydedilen en sıcak yıllardı ve önümüzdeki beş yıl içinde en az bir kez yıllık ortalama sıcaklığın geçici olarak 1850-1900 ortalamasından 1.5 derece daha yüksek olma olasılığı yüzde 48.
*Covid-19 pandemisi ile bağlantılı karantinalar sırasında karbondioksit emisyonlarındaki düşüşler geçiciydi ve fosil yakıt kaynaklı karbondioksit emisyonları geçen yıl pandemi öncesi seviyelere geri döndü.
*Seragazı emisyonlarına ilişkin ulusal taahhütler, küresel ısınma artışını sanayi öncesi seviyelere göre 1.5 derecede tutmak için yetersiz.
*Gezegenin neredeyse yarısı ‘3.3 ila 3.6 milyar insan’ iklim krizinin etkilerine karşı oldukça savunmasız bölgelerde yaşıyor, ancak ülkelerin yarısından azında aşırı hava koşulları için erken uyarı sistemleri mevcut.
*Küresel ısınma arttıkça, iklim sistemindeki ‘devrilme noktaları’ göz ardı edilemez. Bunlar arasında Amazon yağmur ormanlarının kuruması, buzulların erimesi ve Körfez akıntısı olarak bilinen Atlantik meridyen dolaşımının zayıflaması yer alıyor.
*2050’ye kadar 97 şehirde yaşayan 1.6 milyardan fazla insan düzenli olarak en az 35 dereceye ulaşan üç aylık ortalama sıcaklıklara maruz kalacak.
EKOLOJİ SERVİSİ