Sürgün, baskı, göç, tutuklamalara rağmen Kürt halkının özgürlük mücadelesinde bir adım dahi geri atmayan Seydayê Cegerxwîn 38 yıl önce hayata gözlerini yumdu. Cegerxwîn’in bıraktığı miras bugün milyonlar tarafından devralındı
Ercan Kaplan
Kürt edebiyatının önde gelen şairlerinden Cegerxwîn, 1903 yılında Batman’ın Gercüş ilçesinin Hesar köyünde dünyaya gözlerini açar. Ünlü şairin asıl adı ise Şeyhmus Hasan’dır. Henüz çocukken önce babasını sonra annesini kaybeden Cegerxwîn, erken yaşta tanıştığı bu zorluklar sonrası evli olan ablası ile yaşamaya başlar. Ancak Cegerxwîn, bu sefer de ablasının evinde yeni bir yoksulluğu yaşamaya başlar. Zamanla eli koynunda bir yoksullukla “zengin” evlerde çalışmanın hayatını kuşattığı Cegerxwîn’in çocukluk yılları çobanlık ve ırgatlık gibi işlerle geçer. Cegerxwîn bu süreçte tam anlamıyla yoksulluğu iliklerine kadar hisseder…
Amûde’ye uzanan göç
1914 yılında I. Emperyalist Paylaşım Savaşı’nın başlamasıyla yönünü Rojava’ya çeviren Cegerxwîn, ailesiyle birlikte Amûde’ye göç eder. Cegerxwîn’in buradaki yaşam zorlukları da geldiği Batman’dan pek farklı olmaz. Yoksulluğun Amûde’de de peşini bırakmadığı Cegerxwîn, burada da çobanlık ve tarla işlerinde çalışarak geçimini sağlamaya çalışır. Cegerxwîn, 18 yaşına geldiğinde ise Diyarbakır’a dönerek medresede aldığı eğitimle Kürt kültürü ve dünya edebiyatıyla buluşur. Şeyh Said’in önderlik ettiği direnişe katıldıktan sonra direnişin liderlerinden Şeyh Ali Rıza Efendi ile birlikte sırasıyla önce Rewanduz’a ve daha sonra Bağdat’a ayak basan Cegerxwîn, bu süre zarfında da Şeyh Ali Rıza’dan dini eğitim alır.
‘Adım ciğeri yaralı Cegerxwîn…’
Cegerxwîn daha sonra çocukken göç etmek zorunda kaldığı yerlerden biri olan Amûde’ye yeniden dönmek zorunda kalır. Burada Seydayê Mele Ubeydullah ve Seydayê Mele Fethullah’ın yanında eğitim görerek ilmi icazet alır. 1928 yılında Kürtçe şiirler yazmaya başlayan Cegerxwîn, Celadet Ali Bedirhan’ın çıkardığı “Hawar” dergisinde, Kürt halkının o dönem içerisinde bulunduğu durumun kendisinde yarattığı duygu ikliminden hareketle, “yüreği kanlı, yaralı” anlamına gelen Cegerxwîn ismini kullanarak şiirler yazmaya başlar. Kendisini tanımladığı Cegerxwîn’e uzanan yolculuğunu ise şöyle tanımlar: “Halkım gibi yaralıyım ben de. Yüreğim yaralı, kanıyor ciğerim. O yüzden adım ciğeri yaralı Cegerxwîn.”
Kürtçeyi yaşamsallaştırır
Cegerxwîn, işgal altındaki yurdunda maruz kaldığı Arapça okuyup yazma dayatması ile ulusal kimliğinden koparılmaya çalışılarak asimilasyon ile tanışmak zorunda kalır. Bu baskı ve asimilasyonun cenderesinin etkisi ise Cegerxwîn’i derinden etkiler. Kurdistan’da mücadele yürüten direnişçi Kürt yurtseverleriyle tanışan Cegerxwîn, o gün anadili olan Kürtçe ile yazma kararı alır. Cegerxwîn, verdiği bu kararı şu sözlerle anlatır: “1924 yılında yaşadığım bu olay ile Erganili Şewqi bey sayesinde uyandığımı, Kürtlük bilincimin olgunlaştığını hatırlıyorum. Bilincim giderek perçinleşti, yurtsever düşüncelerle tanıştım. Şewqi Bey ile tanışmamdan sonra artık Arapça şiir yazmadım. Tüm şiirlerimi Kürtçe yazmaya başladım. Ama bu konuda derin bir bilgim olduğu da söylenemezdi.”
Seyda ve şairliği
1937 yılında, 5 Ekim 1927’de Lübnan’da kurulan Kürt örgütü Xoybûn içerisinde yer almaya başlayan Cegerxwîn, 1938’de de Qedrîcan, Osman Sebrî, Dr. Ahmed Nafiz ile birlikte Kürt Gençlik Kulübü’nü kurar. Tanıştığı ve birlikte çalışmalar yürüttüğü kişilerin sanatsal anlamda kendisinde oldukça olumlu bir etki bıraktığı Cegerxwîn’in edebiyat alanında gelişmesinde de yine bu kişilerin büyük bir etkisi olur. 1950’lerde iki divanı yayınlanan Cegerxwîn’in kısa bir süre sonra toplam dört divanı yayınlanmış olur. “Seyda” olarak tanınmasına şairliği de eklenen Cegerxwîn’in daha sonra şairliği ön plana çıkar. Cegerxwîn bir yandan da politik çalışmalarını sürdürmeye devam eder.
Şovenistler ile mücadelesi
Takvim yaprakları 1946’yı gösterdiğinde Qamişlo’da yaşamaya başlayan Cegerxwîn, aynı yıl Civata Azadî û Yekîtiya Kurd (Özgürlük Meclisi ve Kürt Birliği) adlı siyasi yapılanmanın başına getirilir. 1948 yılında Suriye Komünist Partisi’ne (SKP) üye olan Cegerxwîn, parti içinde boy veren şovenist çizgiyle mücadele eder. Sonrasında ise bu partiden ayrılma kararı veren Cegerxwîn, nedenini de şöyle anlatır: “Ya bizi olduğumuz gibi kabul edin ya da biz ayrı bir örgüt kuracağız, dedim. Kürt demokrat ve komünistlerinden yeni bir oluşum yaratacağız. Bu oluşumda Marksist klasikleri Kürtçe okutacağız. Aynı zamanda Kürt tarihini ve ulusal bilincini de işleyeceğiz. Bu nedenle sonradan birbirimize kötü olmayalım. Kürtlerin içinde Marksist öğreti çokça öğrenildiğinden Sovyet sempatisi geliştirilebilirdi. SKP’nin içinde, Irak’ta olduğu gibi bir Kürdistan seksiyonu oluşturulmalı, bu seksiyon komünistlere bağlı olarak çalışmalı. Benim bu önerime çok sert tepkiler geldi.”
İlk Kürtçe öğretmen
Birkaç arkadaşıyla “Benda Azadî”yi kuran Cegerxwîn, buradaki arkadaşlarıyla birlikte yeni kurulan Suriye Kürdistan Demokrat Partisi’ne katılır. Cegerxwîn, kısa süre içerisinde Merkez Komite üyesi olur ve politik çalışmalarını sürdürmeye hızla devam eder. 1957 yılına kadar Qamişlo’daki Cizîrê İçin Barış Komitesi adlı kuruluşun başkanlığını yaptıktan 2 yıl sonra Irak’a geçen Cegerxwîn, Bağdat Üniversitesi’nde Kürtçe eğitim veren ilk öğretmen olur. Cegerxwîn, bu süreçte Kürt dili için birçok çalışmaya imza atarak çok sayıda öğrenci yetiştirir.
1984’te yaşama veda eder
1963 yılında siyasi faaliyetleri nedeniyle Şam’da tutuklanan Cegerxwîn, 1973 yılında Suriye hükümetinde yer alan Baas Partisi’nin baskıları nedeniyle Lübnan’a geçer. Cegerxwîn, burada şiir derlemeleri olan “Kîme ez?”i yayımlar. 1979 yılında İsveç’in Stockholm kentine geçen Cegerxwîn, edebi çalışmalarını sürdürmeye devam eder. 1984’te 81 yaşında Stockholm’de hayata gözlerini yuman Cegerxwîn, Qamişlo’ya götürülerek sonsuzluğa uğurlanır.
Tarihe iz bırakan eserleri
Ömrü boyunca anadili ve kültürü için mücadele yürüten Cegerxwîn, “Prîsk û Pêtî (1945)”, “Sewra Azadî (1954)”, “Kîme Ez? (1973)”, “Ronak (1980)”, “Zend-Avista (1981)”, “Şefeq (1982)”, “Hêvî (1983)”, “Aşîtî”, “Salar û Mîdya” ve “Şerefnama Menzûm” adlı divanları ile çok sayıda öykü ve araştırmayla Kürt edebiyatına büyük bir katkıda bulunur. Eserlerinin kimisi daha sonra yasaklansa da birçok şiiri yıllar içinde çok sayıda sanatçı tarafından seslendirilir.
Ardıllarıyla yaşıyor
Cegerxwîn, bugün hâlâ çalışmaları ile Kürt kültürü ve şiirinde büyük bir iz taşır. Adına kitaplar yazılan, stranlar seslendirilen Cegerxwîn’in ardılları, bugün onun bıraktığı yerden Kürtçeyi sahiplenmeye ve yaşatmaya devam ediyor.
“Kîme ez?
Kurdê Kurdistan
Tev şoreş û volqan
Tev dînamêt im
Agir û pet im
Sor im wek etûn
Agir giha qepsûn
Gava biteqim
Dinya dihejî
Ev pêt û agir
Dijmin dikujî
Kîme ez?
Ez im rojhilat
Tev birc û ketat
Tev bajar û gund
Tev zmar û lat
Ji destê dijmin:
Dijminê xwînxwar
Xurt û koledar
Ji rom, ji fireng
Di rojên pir teng
Bi kuştin û ceng
Parast, parast
Parast min ev rojhilat
Kîme ez?
Rojhilatê nêzik
Rojhilatê navî
Ev bajar û gund
Ev bej û avî
Ket bin destê min
Pî da ser dijmin
Min bi ceng û şer
Zanîn û hiner
Pişta wî şikand
Serî lê gerand
Ez bûm padîşah
Xurt û serbilînd
Ketm destê min ta sînorê
Hind Kîme ez?
Kîme ez?
Kurdê serf iraz
Dijminê dijmin
Dostê haştîxwaz
Ez xweş mirov im
Ne hirç û hov im
Lê çibkim bê şer
Dijmm naçî der
Bav û kalê mm
Dijîn tev serbest
Naxwazim. bijîm
Te ebed bindest
Kîme ez?
Divê ez derxim
Dijminê xwînxar
Şahê efyûnkêş
Jontirkê dijwar
Serbest bijîm ez
Wek hevçaxê xwe
Dilxweş bîxum ez
Rez û baxê xwe
Çekan hilgirim derkevim meydan
Rêçek nû çêkim ji boyî însan
Kîme ez?
Ez im ê şikand leşkerê Rêşar
Min bi xwîna xwe parastî ev war
Di sînga dijmin ez bûme kelem
Xwe dan ber siya min Turk û Ecem
Li ser serê min
Sinbil û kulah
Serê hespê min
Digirt Padîşah
Ez im ew gernas
Ew Selahidîn
Bipirs ji dimyat
Bipirs ji Hetîn
Kîme ez?
Ez im Erdeşîr
Ew Noşîrewan
Kesrayê mezin
Bi tac û eywan
Dostê kevnare
Ko bûne dijmin
Ser ditewandin
Ber agirê min
Ez im ew qelaş xurt û pehlewan
Xerac min distan ji Hind û Yewnan
Kîme ez?
Ez im gernas ez im ev mêrxas
Belê ez im Kurd
Yro ez mame
Bindest û zigurd
Ew tac û eywan
Tev çûn û rizîn
Dijmin nav û deng
Tev ji min dizîn
Xistin laşê min mîkrobên teres
Ta bûm perîşan bê nav û nekes
Kîme ez?
Ez im ew kurdê serhişk û hesin
Yro jî dijmin ji min ditirsin
Bîna barûdê
Kete pozê min
Dixwazim hawîr
Biteqim ji bin
Dîsa wek mêra
Bikevin çîya
Naxwazim bimrim
Dixwazim bigrim
Kurdistana xwe
Axa mîdîya
Kîme ez?
Kawey hesinker bav û kalê min
Perçiqand serê Zehakê dijmin
Ji gerdana kurd
Wî şikand zencîr
Serê me parast
Ji birîn û şûr
Roja hat kuştin xwînmijê dilsoz
Goya dibêjin: – Ew roj e nûroz
Zivistan diçî
Ew rojên ne xweş
Parêz dibî kurd
Ji dêwê zergeş
Wesan dibêjî Zerdeştê rêzan
Ehreman dişkê Hirmiz tê meydan
Kîme ez?
Ez im ê çêkir ev cejn û nûroz
Divê bistênim
Wilo nemênim
Bigrim tol û doz
Fermandar bim ez
Li ser Kurdistan
Bo min bimênin
Ev bax û bustan
Ev şax û ev deşt
Rez û şînahî
Bigrim destê xwe
Dil xoş û şahî
Zana û xwenda
Dezgevanên xurt
Vî warî bigrin
Bikin ronahî
Kîme ez?
Ez im Kardox, Xaldêwê kevnar
Ez im ew Mîtan, Nayrî û Sobar
Ez im ew Lolo
Kardok – û Kudî
Ez im Mad û Goş
Horî û Gudî
Ez im Kurmanc û Kelhor, Lor û Gor
Ez im, ez Kurd im, lî jêr û jor
Çend hezar sal in
Kurdistana min
Perçe perçe ma
Bindestê dijmin
Kîme ez?
Iro ji Lor û Kelhor û Kurmanc
Ji dest xwe berdan ew text û ew tac
Bûne Olperest
Bi tizbî û xişt
Ta dijmin şikand
Li me ser û pişt
Me dan bin lingan dewlet û hebûn
Bûn dijminê hev perçe, perçe bûn
Ta ko Kurdistan
Ta ko Kurdistan
Jar û perîşan
Kete bin destan
Kîme ez?
Ez im ev milet ez im ejdeha
Ji xewa dîlî şîyar bûm niha
Dixwazim wek mêr
Dixwazim wek şêr
Serê xve hildim
Çi ser bilind im
Bi cîhan carek
Ez bidim zanîn
Rêçika Markîs
Rêçika Lenîn
Kurê Guhderz û Ferhad û Rustem
Kurê Salar û Şêrgoh û Deysem
Bejin bilind im
Wek Dêw bilind im
Ez dest dirêj im
Serbest dibêjim
Dixwazım bi lez
Gavan bavêjim
Kîme ez?
Ne xwînxwar im ez haştî xwaz im ez
Serdarê me ye gernas û nebez
Em şer naxvvazin
Divên wekhevî
Em paşve naçin
Dijmin direvî
Ji bo mirovan em tev dost û yar
Bijî Kurdistan bimrî koledar
Kîme ez?”
Cegerxwîn