İktidar artık bunu alışkanlık edindi. Bir yandan savaş son raddesine kadar tırmandırılırken, diğer yandan bütçedeki sadaka harcamaları artırılarak hoşnutsuz yoksullara rüşvet veriliyor. Kaynak ise belirsiz ve şüpheli
2023 seçimleri yaklaşırken iktidar yeniden eski taktikler üzerinden yürüyor. Savaşı ve toplumdaki kutuplaşmayı artırırken milliyetçiliği tırmandırmak, öte yandan şapkadan tavşan çıkararak ekonomik kriz altında ezilen milyonlara her gün yeni ‘müjde’ler vemek, özellikle ‘oy deposu’ olarak görülen yoksul kesimlerin tepkilerini yumuşatmak. Ancak bu ikisinin de zaten çökmüş olan ekonomiye ağır maliyetleri var ve bu maliyet için kaynak bulmak gerekiyor. Bütçe’de ‘Net hata noksan’ diye bilinen ‘şaibeli para girişi’ verilerinin her seçimde artışı, bu konuda bir fikir veriyor.
Delik büyüyünce yama gerekli
Bir ülkenin bütçesinde “Cari işlemler hesabı”, mal, hizmet ve gelir akımlarına ilişkin işlemleri gösteriyor. Cari işlemler hesabının açık vermesi, yani cari açık ise, bir ülkenin ithal ettiği mal ve hizmetler karşılığında ödediği miktar, ihraç ettiğinde elde ettiği gelirden fazla ise oluşuyor. Dolayısıyla bu durumun bir şekilde kapatılması, sıfıra eşitlenmesi gerekiyor. Geçtiğimiz hafta açıklanan Ocak-Temmuz 2022 dönemine ait Ödemeler Dengesi tablosuna göre cari işlemler açığı bir önceki yılın aynı dönemine göre 22 milyar 995 milyon dolar artarak, 36 milyar 672 milyon dolara ulaşmış halde.
Ne hatası ne noksanı?
Ocak-Temmuz 2022 dönemi ödemeler tablosunda en dikkat çeken veri ise ‘net hata noksan’ diye anılan ‘kaynağı belirsiz para’ kalemindeki artış. Geçen yılın Ocak-Temmuz döneminde 10 milyar 208 milyon dolar olan ‘net hata ve noksan fazlası’, yani kaynağı belirsiz ya da nereden geldiği belli olmayan para girişi, bu yılın aynı döneminde 14 milyar 139 milyon dolar artarak 24 milyar 347 milyon dolar olmuş. Yani, cari açığın yaklaşık yüze 66,4’ü nereden geldiği belli olmayan para ile finanse edilmiş durumda. İlk sekiz ay üzerinden Eylül’de yapılan hesaplamaya göre ise aynı rakam, 28.3 milyar dolar gibi görülmedik bir düzeye ulaşmış durumda ve ekonomistler bu artışın süreceğini düşünüyor. 38 yılda en yüksek net hata noksan girişi 22 milyar 710 milyon dolar ile 2018’de gerçekleşmişti. 2022’nin ilk sekiz ayında bu sınır da geçildi.
Açıkla birlikte ‘büyümek’
Türkiye ekonomisi, Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası (TCMB) verilerine göre 1984-2022 arasındaki AKP’siz dönemde 21 milyar 839 milyon dolar açık verirken, AKP döneminde bu açık toplam 621 milyar 404 milyon dolara ulaşmış halde. 2022’nin ilk çeyreği sonunda 451 milyar 168 milyon dolarlık dış borç stoku var; bir yıl içerisinde ödenmesi gerek dış borç miktarı ise 181 milyar 990 milyon dolar.
Aynı 1984-2022 döneminde toplam net hata ve noksan fazlası 74 milyar 941 milyon dolar ve 1 milyar 778 milyon dolar açık verirken, yani kaynağı belirsiz para çıkışları AKP öncesinde yaşanırken, AKP döneminde ülkeye tamı tamına 76 milyar 719 milyon dolar kaynağı belirsiz para ekonomiye girmiş durumda.
Her seçimde tekrarlanıyor
2002 seçimlerini bir yana bırakılırsa, AKP her seçim döneminde bu kaynağa başvuruyor. Hemen her seçim döneminde ve sonrasında bu bütçe kalemi artıyor; çünkü Dünya Gazetesi’nden Alaattin Aktaş’ın da kaydettiği gibi, “Seçim masraf ister, finansman ister; seçim bolluk gerektirir, dövizin çok olması iyidir ve bunun için ne yapılıp edilip döviz bulunması elzemdir.” Örneğin 2011 seçim yılında 12 milyar dolarla kırılan ‘şüpheli para’ rekorunun doğrudan seçimle ilgisi olduğu açıkça görünüyor. Keza, 2015 seçim yılında da 9 milyar doları aşan rakam da aynı gerçeği gösteriyor. 2018 seçimlerinde de aynı durum söz konusu. 2018 ‘Net hata noksan’ girişi 23 milyar dolara yakın.
Nereden geliyor?
Ekonomistlere göre, bu kaynağı belirsiz girişin bir bölümü, varlık barışı gibi yollardan kaynaklanıyor ama başka kaynaklar da devrede. Erdoğan’ın geçtiğimiz aylarsa sarf ettiği “Birçok dost ülke gerekli desteklerini sağ olsun veriyorlar. Onlardan borçlanmamız Merkez Bankası olarak güçlenmemize neden oluyor” sözleri, sürecin bir kısmına ışık tutuyor. Ama ekonomistler, bu girişlerin kriminal yollardan da sağlanabileceğini, ayrıca yaptırım delme biçiminde de olabileceğini belirtiyor. Örneğin, Varlık yönetimi firması BlueBay Asset Management’ın Gelişen Piyasalar Kıdemli Stratejisti Timothy Ash ise Rus sermayesine dikkat çekerek, “Eğer bir adam bir bavul dolusu nakitle gelirse, Türk bankaları da o parayı ekonomiye katmanın yollarını bulacaktır. Türk yetkililer, sermaye akışlarını kolaylaştırarak öyle ya da böyle yaptırımların net kazananı olacaklarının bilinmesini sağlıyor” diyordu. Katar, BAE ve Suudilerle son yollarda kurulan ilişkiler de bu konuda dikkat çekiyor.
Daha kriminal yollar ise, uyuşturucu, kumar ve diğer kara para biçimlerini kapsıyor ki, Türkiye bu konuda ciddi sabıkalara sahip durumda. Örneğin, ekonomist Atilla Yeşilada’nın geçenlerde “ispat edemem” diyerek paylaştığı şu sözler, oldukça dikkat çekici: “Türkiye’nin artık Avrupa ve Ortadoğu’nun kokain trafik merkezi olduğuna dair resmi raporları da göz önünde bulundurarak bunun önemli bir bölümünün kokain parası olduğunu düşünüyorum.” Türkiye’nin 90’lı yıllarda da Kürt savaşını ve ekonomiyi karanlık yollardan finanse etmekten çekinmediği hatırlandığında, bu yorum çok yanlış gibi görünmüyor.
‘Net hata noksan’ nedir?
Bir ülkenin dış dünya ile ekonomik ilişkilerini gösteren ödemeler dengesine ilişkin verilerin derlenmesinde ortaya çıkan hatalar ve eksikliklerin ödemeler dengesi tablosunda gösterildiği kaleme, teknik olarak ‘net hata ve noksan’ adı veriliyor. Pratik olarak ise bu, bir kaynağa bağlanamayan, belirsiz bir para anlamına geliyor. Bütçelerde her zaman var olabilen bu miktarın olağanüstü artışı akla ‘kayıt dışı’ girişleri getiriyor.
Savaşta tasarruf yok
Bütçe belgelerine göre, 2022 sonunda GSYH’nin 1,74’ü kadar harcama yapılacağı öngörülürken, bu oranın 2023’te 1,63’e indikten sonra, plan döneminde GSYH’nin yüzde 2’sine yükseleceği belirtildi. Türkiye, 2023’te dış yardımlar dahil 268,6 milyar TL, 2024’de 327,5 milyar TL, 2025’te ise 378,1 milyar TL savunma harcaması yapacak. Harcama kalemleri içinde Ar-Ge’ye ayrılan tutar 2023’te 4 milyar 289 milyon TL oldu. Türkiye, savunma sanayiinde toplam tutarı 70 milyar doları geçen 760’ın üzerinde proje yürütüyor. Bütçede, Savunma Sanayiini Destekleme Fonu hariç, hem savunma sanayii, hem de askeri diğer tüm harcamalar fonksiyonel sınıflamada gösteriliyor. Buna göre 2023’te yapılacak toplam 268,6 milyar TL savunma hizmetleri harcamasının 254,5 milyar TL’si askeri savunma hizmetler için yapılacak.
‘Sınıflandırmaya girmeyen askeri harcamalar’ kalemi ise 8,2 milyar TL olarak belirlendi. Bunların dışında, 2023’te Ar- Ge için 4,3 milyar, dış yardımlar için 597 milyon, sivil savunma için 1 milyar TL harcama yapılacak. 2024 ve 2025’te sırasıyla savunma hizmetleri için 327.5 ve 378.1 milyar TL harcanacak.
Her şey satılık!
Hükümetin bütçe teklifine göre devlet 3 yılda 19 milyar liralık taşınmaz satacak. Teklife göre devlet, lojman, sosyal tesis, arazi ve arsa satışından 2023’te 6, 2024’te 6.5, 2025’te ise 7.2 milyar lira kazanacak. Böylece gelecek 3 yılda taşınmaz satışlarından toplamda 19 milyar 728 milyon 825 bin lira gelir bekleniyor.
Uzaya az kaldı!
2023 yılı bütçe teklifinde, Türkiye Uzay Ajansı’nın geçen yıl 61 milyon 293 bin lira olan bütçesinin, 2023 yılında 1 milyar 618 milyon 2 bin lira olması öngörüldü. 2023 yılı bütçe teklifine göre ajansa ayrılan ödenek yüzde 2 bin 539 artacak. Teklif gerekçesinde, “Uzaya bağımsız erişim imkânı sağlayacak tesis ve teknolojilerin kazanılması amacıyla faaliyetler yürütülmektedir” ifadeleri kullanıldı. Türkiye Uzay Ajansı Başkanı Serdar Hüseyin Yıldırım, Dünya Uzay Haftası dolayısıyla 8 Ekim’de yaptığı açıklamada Uluslararası Uzay İstasyonu’nda (ISS) bilimsel çalışma yapacak ilk Türk uzay yolcusunu seçmeye çok yakın olduklarını, kasım ayı gibi 1 asil, 1 yedek 2 adayın seçileceğini açıklamıştı.
EKONOMİ SERVİSİ