TSK’nin kimyasal silah kullanımına sessiz kalınmaması gerektiğini dile getiren Feleknas Uca, ‘sessiz kalınmaması’ çağrısı yaptı ve ‘Kürt halkı o görüntüleri asla unutmayacak’ dedi
Türkiye’nin, Federe Kürdistan Bölgesi’ndeki Zap, Avaşîn ve Metina’daki saldırılarına dair 6 ayda 2 bin 476 kez kimyasal silah kullanıldığı bilgileri gündem oldu ve 17 HPG’linin kimyasal silah kullanımı sonucu yaşamını yitirdiği belirtidi. ANF’ye yansıyan haberlerde kullanılan kimyasal silahın etkilerini gösteren bir görüntü de yayınlandı.
Halkların Demokratik Partisi (HDP) Dış İlişkiler Komisyonu Eşsözcüsü Feleknas Uca, Mezopotamya Ajansı’ndan Berivan Altan’a verdiği demeçte 2011 yılındaki Kazan Vadisi’ni ve Serekaniye’yi hatırlatarak ‘sessiz kalınmaması’ çağrısı yaptı.
Kimyasala maruz kalan HPG’lilerin görüntülerini hatırlatan ve ‘Kürt halkı o görüntüleri asla unutmayacak’ diyen Uca, “Halepçe katliamında yaşanan görüntülerden bir farkı yok” dedi.
Kullanılan kimyasallara karşı dünya ülkelerinin sessizliğine de tepki gösteren Uca, “Bu artık insani ve vicdani noktaları aştı. Bıçak kemiğe dayandı diyorduk, ancak bugün bıçak kemiği de geçti. Herkes buna karşı ayaklanmalı, demokratik eylemlerle karşı çıkmalıdır” diye belirtti.
Kazan Vadisi’nde meyva kokusu geliyordu
Uca, 2011 yılında Kazan Vadisi’nde TSK’nin kimyasal silah kullandığı haberleri dolayısıyla Avrupalı heyetle birlikte araştırma yapmıştı. O süreci anlatan Uca, Avrupa’dan gelen heyetlerle birlikte Kazan Vadisi’ne gitmeden önce yaşamını yitirenlerin bedenlerine bakmak istediklerini ancak izin verilmediğini aktardı.
Kazan Vadisi’nde yaptıkları incelemede elde ettikleri bulgulara dair de Uca, şunları anlattı: “Kazan bombalarının atıldığı vadide MK 82/250 ve MK 84/950 kg kazanların parçalarını gördük. Kazanın düştüğü alandaki bütün ağaçların tamamı yanmıştı. Sanki her yere ateş düşmüştü. Yasaklı bir madde kullanılmasaydı, o kadar yanma mümkün değildi. Çevredeki köylülerle konuştuk. Kazan bombası atılması ardından köylüler meyva kokusu geldiğini söylediler. Ardından baş ağrısı, mide bulantısı, iştahsızlık gibi belirtiler yaşadıklarını anlattılar. Bunları duyunca Halepçe Katliamı’nı hatırladık, o dönem de elma kokusu gelmişti.”
Serekanîye’de de kullanılmıştı
Türkiye’nin desteklediği paramiliter grupların Êfrîn’de, Serekanîye’de yasaklı kimyasal maddeler kullandıklarını anımsatan Uca, “Fosfor dahi kullandılar. Dünyanın tamamı gördü ama herkes sessiz kaldı. Son birkaç aydır yasaklı kimyasalların kullanıldığına dair haberler yapılıyor. Baktığınızda Avrupa ülkelerinin, Birleşmiş Milletlerinin sessizliği var. Erdoğan BM’de, Kürdistan coğrafyasının tamamını içine alan Türkiye haritası gösterdi. Osmanlı hayaline dair harita gösterdiğinde BM sessiz kalırsa elbette ki kimyasal silah kullanımı da teşhir edilmez ve yargılama olmaz” diye konuştu.
Daha nasıl kanıtlanabilir?
Kimyasal kullanımına ilişkin görüntü ve fotoğrafların dünya kamuoyunun gözleri önüne serildiğini vurgulayan Uca, “Bunun dışında daha nasıl bir tespit yapılması gerekiyor! Bilim insanları bazı kimyasal maddelerin insan bedeni üzerinde yarım saat ya da bir saat üzerinde kaldığını söylüyor. Bunun tespit edilmesi ancak bu zaman aralığında olabiliyor. Ancak dünya, BM, OPCW sessiz. O zaman şu soruyu soralım: Acaba Avrupa, Türkiye’ye Kürt coğrafyası ve Kürt halkı üzerinde yasaklı kimyasalları kullanması, denemesi ve sonrasında satması için izin mi verdi? Eğer hesap sorulmuyor, yasaklı kimyasal silahların kullanımı engellenmiyorsa o zaman bu saldırıların ortağı da dünyadaki devletlerin tamamıdır.”
‘Sessiz kalmamalıyız’
Federe Kürdistan’da yaşayan Kürt halkının da bölgesel yönetimin yaşananlara tepkisini ortaya koyması gerektiğini ifade eden Uca, şöyle konuştu: “Merkezi hükümet açıklama yapıyor ama Güney Kürdistan Hükümeti açıklama dahi yapmıyor. Bu suskunluk, Türkiye’nin kimyasal kullanımını onaylamaktır. Bugün dünyanın gözleri önünde Kürt halkının çocukları bu şekilde katlediliyorsa herkesin elini vicdanına koyması gerekiyor. Ben o görüntüleri gördüğümde insan olarak kendimden utandım. Güney Kürdistan halkı buna karşı ses çıkarmalı, tepkisini göstermelidir. Nasıl ki yaşamını yitiren 17 kişi Kürdistan’ın her bir parçasından aynı ruhu birlikte taşıdıysa biz de bugün tek ruhla, tek iradeyle buna sessiz kalmamalıyız. Bu yasaklı kimyasal silah kullanımına eğer dört parça Kürdistan halkı sessiz kalırsa o zaman bizim vicdanımız kalmamıştır.”
HABER MERKEZİ