Kimyasal silah kullanımına tepki gösteren HDP Sözcüsü Ebru Günay ‘Kimyasal kullanmak toplum vicdanında da uluslararası hukukta da tarih karşısında da insanlığa karşı işlenmiş suçtur’ dedi
Halkların Demokratik Partisi (HDP) Sözcüsü Ebru Günay, parti Genel Merkezi’nde düzenlediği basın toplantısında gündeme dair değerlendirmelerde bulundu.
Günay, kimyasal silah saldırılarında hayatını kaybeden 17 HPG’liyi de gündemine aldı.
Saldırıya ilişkin HDP Sözcüsü Günay “En son yayınlanan görüntüler, kimyasal saldırıların vahim boyutunu gözler önüne serdi. Kimyasal kullanmak toplum vicdanında da uluslararası hukuk nezdinde de, tarih karşısında da insanlığa karşı işlenmiş suçtur” ifadelerini kullandı.
Günay’ın konuşmasından bazı başlıklar şöyle;
Amasra’daki maden katliamı
Ne yazık ki insanın ve yaşamın değerinin hızla azaldığı bir ülke gerçekliği içindeyiz. Emeği ile var olmanın, insanca çalışmanın hor görüldüğü bir dönemdeyiz. Bartın Amasra bunun son örneğidir. Maden ocağında emeğiyle geçinen, evine ekmek götürmeye çalışan, alın teriyle yaşamını sürdüren 41 işçi ve emekçiyi kaybettik. Maden ocağında yaşamını yitiren işçilerin yakınlarına başsağlığı diliyor, yaralılara acil şifa dileklerimizi tekrardan iletiyoruz. Yaşanılan acı kayıplar emeğin özgürleştiği, insanların açlık ile ölüm arasında seçime zorlanmadıkları, kaynakların ranta değil halka ve emekçiye aktarıldığı bir ülke yaratma mücadelemizin gerekçesidir.
‘Hastalıklı yaklaşım sizde’
Enerji Bakanı, madendeki patlamanın neden gerçekleştiğini Meclis’te yaptığı konuşmada açıklayamasa da, patlamada hayatını kaybeden bir işçinin yakını ‘Kardeşim 10 gün önce ‘burada gaz kaçağı var, bizi patlatacaklar’ demiş. Nasıl ihmal oldu?’ diyerek patlamanın nedenini açıkça söylüyor. Evet, biz de soruyoruz! Nasıl ihmal oldu? İşte açık açık gaz kaçağı var, patlama olacak denmiş… Daha ne denmeliydi? Kim duyacak bu işçilerin sesini? İktidarın küçük ortağı da ‘Amasra’yı konuşurken 8 yıl önceki Soma felaketini hatırlatmak maksatlıdır, hastalıklı bir yaklaşımdır’ diyor. Bizim maksadımız açık, bütün bu ölümler arasında sizin kurduğunuz rant düzenine işaret ediyoruz, ihmaller zincirine işaret ediyoruz, sorumluluğunuzu gösteriyoruz. Maksadını aşan sizsiniz, hastalıklı yaklaşım da sizindir.
Efrîn’de yaşananlar
İktidarın Suriye Kürtlerine karşı başlattığı savaş bölgeyi tam bataklığa sürükledi. Suriye’de Türkiye’nin denetiminde bulunan her yer tam bir suç ve çete cennetine dönüşmüş durumda. Türkiye’nin müdahalesinden önce Efrîn’de barış ve huzur hakimdi. Halklar ve inançlar bir arada ve barış içinde demokratik bir yaşam inşa etmişti. Efrîn işgal edildiğinde ilk olarak Kürtlere ait değerler hedef alındı, heykeller yıkıldı, Kürtçe eğitim veren kurumlar kapatıldı. Türkiye bölgeye tekçi eğitim sistemini taşıdı, PTT’yi taşıdı, memurlarını taşıdı. Yani tam bir asimilasyon seferberliği başlatıldı.
HTŞ’nin kent merkezine girmesi
2018 tarihinden beri başta Efrîn olmak üzere işgal edilen bütün bölgelerde insan kaçırma, işkence, katliamlar, tecavüz, yağma, talan başta olmak üzere insanlığa karşı suç olarak tanımlanacak pek çok suç uluslararası kurumlar tarafından raporlaştırıldı. Bölgenin demografik yapısı değiştirildi, zenginlikleri talan edildi, zeytinlikleri yağmalandı. Bütün bunlar da iktidarın birlikte hareket ettiği adına ÖSO denilen çeteler eliyle yapıldı. Şimdi Türkiye’nin denetiminde ve gözetiminde Efrîn çeteler arası güç ve egemenlik savaşlarına sahne oluyor. BM tarafından terör örgütü olarak nitelendirilen HTŞ İdlib’ten çıkarak, Efrîn’e girdi ve yine Türkiye’nin denetiminde olan bölgelerde cirit atıyor.
Kimyasal silah kullanımı
Bu suç pratiği sadece Efrîn ile sınırlı değil. Irak Kürdistan Bölgesel Yönetimi topraklarına aralıksız sürdürülen saldırılarda da iktidarın suç karnesi kabarıyor. Saldırılarda kimyasal kullanıldığına ilişkin bilgiler ve açıklamalar bir süredir gündemdeki yerini koruyordu. En son yayınlanan görüntüler, kimyasal saldırıların vahim boyutunu gözler önüne serdi. Kimyasal kullanmak toplum vicdanında da uluslararası hukuk nezdinde de, tarih karşısında da insanlığa karşı işlenmiş suçtur. İktidarı derhal açıklama yapmaya ve bu suç pratiğinden vazgeçmeye çağırıyoruz. Kamuoyu bu vahim suç karşısında sessiz kalmamalı ve ilgili kurumlar, Kürdistan Bölge Yönetimi gerekli incelemeleri yapmalı ve bu suça ortak olmamalıdır.
Ekonomik kriz
Sadece geçtiğimiz gün meclise sunulan 2023 yılı Merkezi Yönetim Bütçesine baktığımızda bile, enkazın üstünde oturanları görüyoruz. 2023 yılında gençlerden, işçilerden, yoksullardan kaynak saklayan AKP-MHP ittifakı tam 565 milyar TL faiz lobilerine, 468 milyar TL ise savaş baronlarına para aktarmayı planlıyor. Yani bu enkazdan faiz lobileriyle savaş baronları kazanıyor. Ama bir de enkazın altında kalan, yaşam mücadelesi veren milyonlar var. Bakın, enkazın altında olanlar 7 bin 300 TL açlık sınırıyla mücadele ediyor. Bugün Türkiye’de en az 25 milyon insan açlık sınırının altında yaşıyor. Ama saraydakiler halkın açlığından lüks, yoksulluğundan şatafat devşirerek Saray hayatı sürüyor. Bu enkazı kaldırabilecek, enkazın altında yaşayan yoksulları, işçileri, gençleri feraha kavuşturacak tek güç HDP’dir. HDP’nin öncülüğünü ettiği üçüncü yol çözümü ve demokrasiyi inşa edecektir. Halklara kazandıracaktır.”
ANKARA