Türkiye’de basın özgürlüğü krizinin yaşandığını ve bununla korku ikliminin yaratılmak istendiğini ifade eden IPI Direktör Yardımcısı Scott Griffen, ‘Sansür Yasası’ ile basına yönelik baskıların artacağını söyledi
Uluslararası Basın Enstitüsü (IPI) öncülüğünde Türkiye’de her yıl düzenli olarak düzenlenen basın özgürlüğü toplantıları kapsamında Dicle Fırat Gazeteciler Derneği’nin (DFG) ev sahipliğinde Diyarbakır’da Kürt gazetecilerle bir araya geldi. Cezaevlerinde 79 gazetecinin tutuklu bulunduğu Türkiye’de, gazetecilere yönelik baskılar her geçen gün arttığı bir ortamda bu kez kamuoyunda “Sansür Yasası” olarak bilinen internet medyası ve sanal medya ile ilgili yeni yaptırımlar öngören kanunun Meclis Genel Kurulu’nda AKP-MHP oylarıyla kabul edildi.
Basın özgürlüğü toplantıları kapsamında Diyarbakır’a gelen IPI Direktör Yardımcısı Scott Griffen, gazetecilere yönelik baskılara ve iktidarın basın üzerindeki sansüre dair değerlendirmelerde bulundu.
Keyfi tutuklamalar
IPI’yı Diyarbakır’a getiren nedenlerin başında gazetecilerin keyfi gerekçelerle tutuklanması olduğunu dile getiren Griffen, “Yıllardır süren keyfi tutuklamalar, keyfi yargılamalar, gazetelerin toplanması, gazetecilik faaliyetinde kullanılan tüm ekipmanların, kameraların toplanması, bizi fazlaca etkiledi. Bunların yıllardır sürüyor olması çok çarpıcıydı. Bir yandan da bu çarpıcı, yıllardır süren baskıların altında sizlerin mesleğinizi yapıyor olması çok etkileyiciydi. Bunu da gördüğümüz için çok memnunuz. Çok güçlü bir basın ile burada karşılaştığımızın farkındayız. O yüzden burada olmak çok çok önemli” şeklinde konuştu.
Yargı bağımsızlığı endişesi
Meclis Genel Kurulu’nda kabul edilen “Sansür Yasası” ile gazetecilere yönelik baskıların artacağına işaret eden Griffen, “Baskıların artması, basın özgürlüğünün tamamen ortadan kaldıracak uygulamalara yol açması riskini taşıyor. Yargının bağımsız ve tarafsız olmasının gerekliliği, bu yasanın daha da büyük ihlallere, daha da büyük hasarlara yol açmaması için önemli. Fakat bununla ilgili ciddi endişelerimiz var. Biz, uluslararası kuruluşlar olarak, gazetecilerin haklarını global olarak savunmaya çalıştığımız için medya özgürlüğüne karşı olacak her türlü uygulamanın karşısında oluruz. Fakat Türkiye’de özellikle bu durum yargının bağımsızlığını kaybetmesinden dolayı ciddi endişeler yaratıyor ve medyaya uygulanacak baskının daha da artacağının göstergelerini görebiliyoruz” dedi.
Türkiye’nin dünya sıralaması
IPI’nın Türkiye’nin dünyadaki basın özgürlüğü sıralamasını yakından takip ettiklerini aktaran Griffen, “Sansür Yasası”nın Türkiye’nin sıralamasını düşüreceğini ve basın özgürlüğünün tamamen yıkılmasına yol açacağı uyarısında bulundu.
Griffen, Türkiye’de yaşanan basın özgürlüğü krizinin Avrupa’dan görüldüğünü belirterek, şunları söyledi: “Bu kriz yıllardır sürüyor. Devlet kurumları ya da mahkemeler tarafından medyanın abluka altına alındığı bir ortam var. Bu dezenformasyon yasası ile birlikte gazetecileri susturmak için sadece tutuklamak gerekli değil, dezenformasyon yasası gibi yasalar araçsallaştırılıp baskı aracı olarak kullanılarak, Türkiye’deki basın baskı altına alınıyor.”
‘Korku iklimi yaratılmak isteniyor’
Dezenformasyon yayılımının küresel anlamda sorun teşkil ettiğinin altını çizen Griffen, sözlerini şöyle sürdürdü: “Sivil toplum örgütleri, mekanizmalar bu konuyla nasıl başa geçileceği noktasında çeşitli çalışmalar sürdürüyorlar. Fakat Türkiye’de yapılan dezenformasyonun suç haline getirilmesi, yanlış bir bilginin yayılmasının suç haline getirilmesi, doğru bir yaklaşım değil. Bu yaklaşım, tam aksine Türkiye’de yasal yollarla düzgün gazetecilik yapmaya çalışan medya kurumları ve gazeteciler için de korku iklimi yaratmak için kullanılıyor. Halkın bilgiye erişim hakkını tamamen elden kaldıran bir biçimde olduğu için tamamen yanlış bir yaklaşım.”
DİYARBAKIR