On yıldır genç bir siyasi fidan bu topraklarda demokrasinin, barışın, kardeşliğin muştusu olarak yükseliyor.
Kökleri yüz yılları aşkın özgürlük mücadelelerinde olan bu filiz, kararlılığını ve gücünü köklerinin deneyimlerinden, kazanımlarından, çeşitliliğinden alarak büyürken yapılan saldırılara inat çoraklaşmış yüreklerde, egemen siyasetin hükümdarlığında düşünmekten arınmış akılları zorlayarak kararlılıkla, ısrarla büyüyor. Çorak kalpleri yeşerterek birbirine sarmalıyor.
Yaşının her aşamasında yaşama renkler yayılıyor. Özgürlük kokuyor mücadelesi de çabası da. Varlığına, özgürlük uğrunda ödenen bedeller dayanak oluyor. Yılmıyor, her geçen gün daha coşkuyla buluşuyor gökyüzünün derinlikleriyle, suyun berraklığı ile, kadim toprakların kendisine emanet ettiği kardeşlikle. Ötekileşmeyi, amaları, ayrımcılığı, şiddeti, savaşları, kalıpları yıka yıka yaşamı özgürlüğe taşıyor.
Ne faşizm engel oluyor, ne kapitalizmin devletle bütünleşmiş saldırıları, ne tek adam yönetiminin öğretilmiş, kopyalanmış yöntemleri özgürlüğe giden sevdasına.
Gücünü halkların iradesinden alıyor, doğanın, yüzlerce yıldır birikmiş kadim bilgilerin aklından, birikiminde alıyor.
Türkiye’de ezbere kurulan siyaseti doğduğu günden beri alaşağı ederek umut olmaya devam ediyor.
Vazgeçmiyor. Yeni yaşamı kurmak için mücadele etmekten, bu topraklarda egemenlerin değil halkların birlikte sınırsız, eşit ve özgür yaşaması için çabalamaktan, demokrasiyi, özgürlüğü yeniden örme mücadelesinden vazgeçmiyor.
Ne bombalara, ne çıkarılan savaşlara, ne yaşam alanlarını yakan yıkan, el koyan iradeye, ne de bunları yaparak var olmaya çalışan siyasi iktidarlara boyun eğmiyor. Ne kapitalizm, ne faşizm yıkılamaz değil onun için. Yoluna devam ediyor.
Halkların Demokratik Partisi on yaşında; boyuna, posuna, yaşına değil köklerinin ulaştığı derinliğe bakıldığında görülüyor bu gücün her rengi. HDP’yi oluşturan enerji ile 10 yaşındaki bu fidanın tohumları Halkların Demokratik Kongresi’yle atıldı bir kez bu topraklara. HDK’nin kadim mücadelelerden aldığı özgürlüğe uzanan renkleri HDP ile her yaprağı ayrı, her dalı diğerine sarmalanmış özgürlüğün, eşitliğin, barışın, kardeşliğin renklerine dönüştü. Bir kez özgürlüğün ruhu, umudu, cesareti, gücü bulaştı bizlere. Vazgeçmeyeceğiz. Vazgeçmiyoruz.
HDP halkların umudunu, özgürlüğe, eşitliğe, kardeşliğe, barışa uzanan talebini 2015’de ilk kez girdiği genel seçimlerde parlamentoya taşıdığında ezberleri, o güne kadar alışılmış sistemi çökertmeye kararını her alanda gösterdi. Artık dönüşü yok bu topraklarda özgür, eşit yaşam kurulacak, barış yaşamın tüm alanlarını içine alacak. Bu irade çözüm sürecini sona erdiren, barış masasını deviren, tek adam rejimini inşa eden egemen zihniyete rağmen ilan edildi.
Bir demokrasi nöbetinde nöbeti tutmak için alana gelen ve polis ablukasından geçip etrafımızın sarıldığı Yoğurtçu Parkı’nda bizi çevreleyen çemberin içine giren bir kadın arkadaşımız, burada olmak ne güzel çemberin içinde birlikte olduğumuz alanı kastederek, “içerde”, buraya ulaşırken olduğumdan daha özgür ve huzurlu olduğumu hissettim demişti.
Özgürlüğün, kardeşliğin, eşit olmanın, barışın tadını hissetmeye gör, bundan vazgeçemezsiniz.
HDP’de ve her geçen gün HDP’nin perspektiflerinde, politik kimliklerinde ve hedeflerinde buluşmaya devam eden bizler, ne bedel ödenirse ödesin bu saldırgan egemen sistemi değiştirme kararlıyız. Özgürlüğü duyumsadık bir kez, bu büyük güç birlikte değiştireceğimizin güvencesini ve sorumluluğunu da taşıyor Bizlere. HDP’nin varlığı, politikaları, ısrarı, siyasetin ezberini bozan stratejileri, özgürlüğe doğru her geçen gün daha yaklaştığımızı hissettiriyor. Egemen sistemin siyaset kulvarlarında, ikili kutuplarında olmamak, yaşamın içinde, halkların mücadelelerinde buluştuğumuzda her an birlikte eşit yaşamın örebileceğimize ait umudumuzu yükseltiyor.
10 Ekim’de Ankara’da emek, demokrasi ve özgürlük için buluşup yaşamlarını yitiren onca canın, Suruç’ta, Rojova’da IŞİD saldırılarını püskürtüp halkların özgürlüğünü, barışı kuran kadınların, Rojova’ya çocuklara özgürlüğün elini, ruhunu, buluşmasını taşıyarak bombaların saldırılarına uğrayan gençlerin, düşünceleri ve özgürlük mücadeleleri nedeniyle zindana atılan, özgürlüğünden koparılan, öldürülen siyasilerin, gazetecilerin, sanatçıların, emekçilerin, devrimcilerin, akademisyenlerin, kadınların, gençlerin mücadelesi bizimdir. Sözümüz söz özgürlüğü, barışı, kardeşliği, eşit yaşamı öreceğiz.
Buluştuğumuz, mücadeleyi büyüttüğümüz, özgürlüğü ördüğümüz birlikteliğimiz kutlu olsun.