Kamuoyu araştırma kuruluşu MetroPOLL’ün Eylül 2022 “Türkiyenin Nabzı” araştırmasına göre, “kararsızlar” oransal olarak dağıtıldıktan sonra AKP’nin siyasal desteği yüzde 33,6, CHP’ninki 24,8, HDP’ninki yüzde 13,9, İYİ Parti’ninki yüzde 12,2, MHP’ninki yüzde 9,1 olarak görünüyor. Bu değerlendirmenin devamında -kararsızlar sıfırlandığı takdirde- DEVA 1,4, Yeniden Refah 1,4, Zafer 1,0, Saadet 0,8, “Diğerleri” de 7 puana ulaşabiliyor.
“Kararsızlar” dağıtıldıktan sonra iktidar blokuna dahil olmayan partilerin aritmetik toplamı yüzde 56,2’ye, iktidar blokunun toplamıysa 42,7’ye ulaşıyor. Ancak ittifaklar açısından tablo iki değil üç kutuplu: Cumhur İttifakı yüzde 42,7, Millet İttifakı yüzde 39.2, Emek ve Özgürlük Bloku yüzde 15. Tablo açık: “Bu Pazar seçim olsa”, Erdoğan rejimine son verecek güç HDP öncülüğündeki Emek ve Özgürlük Bloku’nun arkasında.
Öte yandan, MetroPOLL araştırması siyasi partiler arkasına dizilmiş olmayan seçmenler dağıtılmadan önce “Kararsızlar”ın yüzde 8,0, protesto oyu kullanacakların yüzde 3,1, yanıt vermeyenlerin yüzde 2,7 oranında olduğunu belirliyor. Bu, “Kararsızlar”ın tutumunun “Bu Pazar seçim olsa”, “Emek ve Özgürlük Bloku”nunki ölçüsünde belirleyici olacağı anlamına geliyor.
Bu nedenle olmalı, MetroPOLL’ün sahibi Sencar, dün “Kararsızlar”ın davranışlarındaki değişimi irdeleyen yeni bir tablo yayınladı. Buna göre, büyük çoğunluğu eski AKP seçmeni olan “Kararsızlar” arasında bir AKP’ye dönüş eğilimi görülüyordu. Yılbaşından bu yana “Kararsızlar”ın oranı yüzde 25’lerden yüzde 13’lere gerilerken AKP’nin oyu “Kararsızlar” dağıtılmadan yüzde 24,6’dan yüzde 29,0’ a yükselmiş, “Kararsızlar”dan eksilen 12 puanın 4’ü AKP’ye geri dönmüş görünüyordu.
Sencar bu tablodan şu sonucu çıkartıyor: “[…] kararsız AKP’liler muhalefetteki partilere gitmiyorlar. Kararsızlar içinde kalan 5 puanlık AKP’liler de geldikleri yere dönerlerse seçimde muhalefetin işi çok zor. Kanımca muhalefet bu durumdan haberdar gibi görünmüyor.”
Bu saptamalara gösterilen tepkilerden “6’lı Masa” ve Millet İttifakı’nın sağından görüş belirtenlerin bu sayılar karşısında infiale kapıldığı, Abdülkadir Selvi gibi, Erdoğan propaganda makinasının çarklarını döndürenlerde de sonuçları “Reis yaptı yapacağını” hissiyatını kamçılayacak şekilde satma cinliğinin öne çıktığı görülüyor.
Burada iki noktaya dikkat çekmek gerekiyor.
Birincisi AKP ve Erdoğan’ın yılbaşında çökmüş olan siyasal desteğinde son iki ayda nispi bir toparlanma olduğu gözlemi maddi temelden yoksun değil. İktisatçı Ümit Akçay, Erdoğan hükümetinin “kısmi borç silme, sosyal konut projeleri, güçlü asgari ücret artışı ya da sosyal yardımların artırılması” türünden kamu harcamalarıyla “işçi sınıfının geniş kesimleri açısından enflasyonun yıkıcı etkilerin bir dönem için de olsa azaltılmasının mümkün olduğu”na dikkat çekiyor. “Seçimlere giderken [bu] ‘oyunu değiştiren’ bir faktör olabilir mi?” sorusuna “kolayca ‘hayır’ demenin mümkün olmadığını hatta bunun bir kolaycılık olduğunu düşündüğünü” söylüyor.
İkincisi nokta da, Cumhur İttifakı (AKP+MHP) karşısında Millet İttifakı (CHP+İYİP) toplamı hiçbir araştırmada yüzde 50+1’i yakalamadığı, Millet İttifakı’nın lokomotifi olan CHP birinci parti konumunda görünmediği halde muhalefet cenahında kol gezen temelsiz daha doğrusu siyasetsiz iyimserlik.
Anketler elbette herkesin gördüğünü, “Cumhur İttifakı”nın hegemonyasını yitirdiğini, iktidarı yitirmesinin sayısal olarak mümkün ve muhtemel olduğunu gösteriyor. Bunun, muhalefetin AKP iktidarı döneminde bugüne kadar ele geçirmiş olduğu en önemli imkân olduğu da bir hakikat. Üstelik, AKP’den kopan oylarda nispi geri dönüşler olsa da bu imkân teorik ya da siyasal açıdan hala mevcut. Sencar’ın haber verdiği nispi gelgitler, ancak, siyaseti elini sıcak sudan soğuk suya sokmadan gerçekleştirilecek bir meşgale sayan konformistleri, ya da iktidarı fethetmek için gereken gücün sadece aynı cinsten olanların toplamıyla elde edilebileceğini sanan embesilleri paniğe sevk edebilir.
Muhalefet için artık hakikatlere dönmenin zamanıdır. Diktatörlüğü yıkacak iktidar değişikliği denklemindeki kritik kitle “Emek ve Özgürlük İttifakı”-yani HDP ve Kürtler’in toplumsal ve demokratik muhalefet dinamikleriyle ittifakıdır. Cumhurbaşkanlığı seçimlerini birinci turda bitirmenin ve iktidar problemini çözmenin biricik imkânı bu gücü siyaset tablosundaki gerçek yerine yerleştirmektir.
İki yıl önce yazdıklarıma dönersem, “İktidar koalisyonunun HDP’ye yönelttiği, hiçbir kural tanımayan şiddetin muamması da işte bu tabloda. İktidar gerçekte […] gündemin gereğini yerine getirmekle meşgul. Siyaseti aritmetikten cebre yükseltiyor. Aritmetik, önünüze aynı cinsten nesneleri -elmaları ya da armutları- temsil eden sayıları çarparak, bölerek, toplayarak, çıkararak çözebileceğiniz problemler koyar. Cebir ise bir eşitlikteki bilinmeyen değerleri değişkenler yardımıyla bulmanızı, -meyve olarak soyutladığınız- elmalarla armutları toplayabilmenizi sağlar. Gerçi diktatörlüğün “cebir”den anladığı, bildiğiniz zor, dümdüz cebir. […] İktidar peşi sıra sürüklediği ağır meşruiyet sorununa karşın bu yola başvurmakla iktidar probleminin basit aritmetikle çözülemeyecek ölçüde karmaşıklaştığını da kabul ve ilan ediyor.
“[…] Rejimi ancak, muhalefetin de tıpkı kendisi gibi basit aritmetiğin kalıplarını kırarak iktidar problemini [aritmetikle değil] cebir yoluyla çözmeye yönelmekte olduğunu görüp hissetmesi caydırabilirdi, hala da caydırabilir. […] Söz konusu olan, muhalefetin mücadele mantığının radikal bir biçimde değişmesi, elmalarla armutların pekâlâ toplanabileceğini idrak ederek iktidar problemini bir cebirsel denklem olarak düşünmeye yükselmesidir. HDP’nin 31 Mart 2019’da yerel seçim taktiği bu cebirsel yaklaşımın mükemmel bir uygulamasıdır.”
Diktatörü birinci turda alaşağı mı etmek istiyorsunuz. Yüksek matematik çalışmaya başlamanın zamanıdır.