Meral Danış Beştaş, Nagehan Akarsel cinayetine ilişkin büyükelçinin açıklamalarını değerlendirerek. ‘Yoksa bakanlığın da mı bilgisi var? Mevlit Çavuşoğlu’na soruyoruz’ dedi
Halkların Demokratik Partisi (HDP) Grup Başkanvekili Meral Danış Beştaş, Meclis’te düzenlediği basın toplantısında gündeme dair değerlendirmelerde bulundu. Beştaş’ın gündemleri arasında Poyraz davası, komplo yürüyüşüne saldırılar ve Nagehan Akarsel cinayeti yer aldı.
Akarsel cinayetine ilişkin büyükelçinin açıklamalarını işaret ederek ‘Dışişleri Bakanlığı’nın bu cinayetten haberi var mı’ diye sordu.
Beştaş’ın açıklamaları şöyle;
“Bugün Deniz Poyraz’ın katinin yargılandığı davada, mahkeme heyeti oradayken, onlarca kolluk görevlisi varken gaz sıkıldı. Biz bunu kabul edilemez buluyoruz, kınıyor. Deniz Poyraz’ın ailesi bu davada mağdurdur, müştekidir müdahildir, HDP bu davanın müdahilidir. Bu yapılan tabi ki müdahil makamına yapılmıştır. Yani katledilen tarafa hem mahkeme tarafından hem katil tarafından tutum bize gösterilmektedir. Maalesef bütün bu benzer olaylarda olduğu gibi katil korunuyor”
Habip Eksik’e saldırı
Hakkari’de milletvekillerine yönelik saldırıya da değinen Beştaş, “Milletvekilimiz Habip Eksik, 9 Ekim’de Yüksekova’da bir linçe maruz kaldı. Öldürülmek istendi. İnsan öldürmeye tam teşebbüs fiilinin bütün unsurları var bu saldırıda. Hukuken yapabilecekleri her şeyi yapıp kişi ölmemişse tam teşebbüs hali vardır. Vekilimiz şu anda hastanede, bacağında üç kırık, ameliyat edildi ve tedavisi aylarca sürecek. Daha ne olacağını bilmiyoruz? Kalkabilecek mi? Yürüyebilecek mi? bilmiyoruz. Sonuç ne? İçişleri Bakanı daha doğrusu suç işleri bakanı çıkıp açıklamanın demokratik siyaset olmadığını iddia etti” ifadelerini kullandı.
‘Saldırıyı teşvik etti’
İçişleri Bakanı Süleyman Soylu’nun attığı tweetlerin saldırıyı teşvik ettiğini kaydeden Beştaş, şöyle devam etti:
“Polis görüntülerini MOBESE kayıtlarını istiyoruz. Bu görüntüler bu cinayete giden yoldaki fiilleri görüntülemiştir. Bu açıklamaları yapanlar bu girişimi ve linçi destekleyenlerdir. Halkın iradesine ve vekiline yapılan saldırıyı onaylayanlar ve teşvik edenlerdir.”
Bin kere daha komployu kınıyoruz
PKK Lideri Abdullah Öcalan’ın 9 Ekim 1988’de Suriye’den çıkmasının uluslararası komplo olduğunun da altını çizen Beştaş, şunları söyledi: “Biz bunu 24 yıldır söylüyoruz, neyin suç olduğuna iktidar karar vermez. Ceza yasaları, bağımsız tarafsız yargı karar verir. Biz 9 Ekim’i protesto ediyoruz ve etmeye de devam edeceğiz. Bunu kimseye sormuyoruz. Siz bunun suç olduğunu mu düşünüyorsunuz? Olur ya, bunun yetkilisi var. Mahkemeler var, savcılar var. Tutanak tutarlar, gerekirse her mimiğimize fezleke düzenleyen savcılar gidip gerekeni yapsın. Sen vekil mi öldüreceksin? Geçmişte vekilimiz de öldürüldü, Mehmet Sincar. Öldürmekten linçe geldik. Aynı noktaya geri geldik. Barışın egemen olmasını istemeyenler, çözümü istemeyenler, Kürtlerin bir şekilde eşit ve özgür yurttaşlık talebini karşılanmasını istemeyenler, Ortadoğu’yu kendi arka bahçesi olarak görenlerin bir komplosudur. Kınıyoruz. Bin kere daha kınıyoruz.”
Akarsel cinayeti siyasi
Jineoloji Araştırma Merkezi üyesi, gazeteci ve akademisyen Nagihan Akarsel’in katledilmesine dair Beştaş, sözlerini şöyle sürdürdü:
“Daha önce Paris’te 3 Kürt kadın siyasetçi katledildi Türkiye vatandaşı. Bunun MİT bağlantısına dair ses kayıtları çıktı. Bir sürü, çarşaf çarşaf bilgi çıktı Türkiye ile ilgili. Türkiye de soruşturma açtı. Ankara’da Cumhuriyet Başsavcılığında gizliliği devam eden bir soruşturma dosyası Ankara’da bulunuyor. 10 yıldır bir gelişme yok, açıklama yok. Diğeri Mehmet Zeki Çelebi yine Süleymaniye’de katledildi silahlı saldırı sonucu. Orada da ses kayıtları ortaya çıktı ve MİT bağlantısı olduğu iddia ediliyor. Bu bağlantıları yan yana getirmenizi rica ediyorum. Bunların hepsi suikast hepsi siyasi cinayet bunu sadece biz söylemiyoruz. Bunu Türkiye’nin Bağdat Büyükelçisi Ali Rıza Güney söylüyor. Nasıl bir akıl tutulması bu kadar korkunç bir suçu itiraf etmek. Gerçeklikten kopmuş durumdalar.
Büyükelçinin açıklamaları
Ali Rıza Güney, ‘Operasyonları sınır gözetmeksizin yaparız’ diyor. ‘PKK odaklı ve PKK ile iltisaklı olan odaklar hedeftir’ diyor. ‘Türkiye devleti adına cinayet işliyoruz’ diyor. ‘Ben dışarıda dünyanın neresinde olursa olsun insan öldürüyorum’ diyor. Bunu savunuyor değil mi ben yanlış yorumlamıyorum. Bu itiraftır aynı zamanda tehdittir, aynı zamanda yasadışıdır, aynı zamanda uluslararası hukuk ilkelerini yerle bir etmektir. Bu suikastı büyükelçi açıklaması ile sahiplendi mi? Soruyorum kendisine buradan. Hangi bilgilere sahiptir bu cinayeti kim işleri hangi bağlantılarla işledi büyükelçinin buradaki payı nedir? Bu konuda açıklama yok. Dışişleri Bakanı konuşmadı, büyükelçide acaba bir izah istedi mi bu cinayeti sahiplenmesi konusunda? Yoksa bakanlığın da mı bilgisi var? Mevlit Çavuşoğlu’na soruyoruz.
Elinizde liste mi var?
Büyükelçinin bir kadın akademisyenin bir eski gazetecinin öldürülmesi sahiplenen bir yerden konuşmasına dair acil bir açıklama istiyoruz. Öldürme meselesine gelince devletler yargı olmadan insan öldüremezler.
Soruyorum, daha kaç kişiyi öldüreceksiniz. Çiller’in elinde olduğu gibi suikast listesi mi var elinizde? Nagihan Akarsel cinayeti, büyükelçinin açıklamasına göre bir yargısız infazdır. Adaletin ve hukukun olduğu devletler suikast yapmaz yargılar. Bu devlet olmanın gereğidir. Diğeri de 90’ların faili belli cinayetleri şimdi AKP-MHP eliyle devam ettiriliyor. Bu uluslararası ceza mahkemesi statüsüne göre uluslararası bir suçtur ve yargılanmayı gerektirir. Eskiden OHAL valileri vardı cinayetleri sahiplenen şimdi büyükelçiler OHAL valilerin yerini aldı. Bu cinayetin de takipçisi olacağımızı ifade ediyoruz.
AKP’nin Alevi açılımı
Son olarak Alevi meselesinde sözde bir açılım yapılıyor. Yeni bir başkanlık kuracaklarmış. Bu mesele Türkiye’nin tarihsel, tarifsiz haksızlıklardan bir tanesi. Bir kere Alevi sorunun temelinde inanç kimliklerine dair tüm yurttaşlık haklarının alı konularak, eşit yurttaşlık ilkesinin uygulanmadığı tek tipçi yönetim anlayışıdır. Sorunun temeli de Alevi inancının yok sayılmasıdır. Burada AKP öncesine dayanıyor bu sorun. Ama AKP’de bunu çok maharetli bir şekilde yok saymayı devam ettirmiş, kutuplaştırmayı derinleştirmiştir.
HABER MERKEZİ