Kürt coğrafyasında yağışlar ölümcül düzeye doğru hızla yol alırken, bölge kuraklığa koşuyor
Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı Meteoroloji Genel Müdürlüğü’nün Eylül 2022 Alansal Yağış Değerlendirmesi verilerinden derlenen bilgilere göre; 1991-2020 dönemini kapsayan uzun yıllar eylülde yağış ortalaması metrekareye 24.9 kilogram olarak gerçekleşirken, Türkiye genelinde, eylülde yağışlar geçen yılın aynı ayına göre yüzde 34 azaldı. Yağışlarda uzun yıllar ortalamasına göre ise yüzde 23 azalma yaşandı. Yağışlarda en fazla azalma yüzde 87 ile Kürt coğrafyasında yaşanırken, bir diğer büyük azalma ise yüzde 82 ile Ege Bölgesi’nde kaydedildi. Eylül’de 1 gün yağış oldu.
Güney ve İç Ege, Marmara’da Çanakkale ve Tekirdağ, İç Anadolu’da Ankara, Eskişehir, Çankırı çevreleri ile Batı ve Orta Akdeniz ve Kürt coğrafyasında yağışlar normale göre yüzde 80’den fazla azaldı. Rize 238.8 kilogram ile en yüksek, Mardin ve Şırnak 0.2 kilogram ile en düşük yağışı aldı. Normaline göre en fazla azalma ise yüzde 97 ile Muğla’da gerçekleşti. 1991-2020 yılları arası için 4.2 gün olan Türkiye geneli yağışlı gün sayısı ise eylülde ortalama 4.7 olarak gerçekleşti. Geçen ay İstanbul’un batısı, Karadeniz Bölgesi ile Kars ve Erzurum’un kuzey kesimlerinde 10-15 gün aralığında yağış görüldü. Ege, Akdeniz, İç Anadolu’nun kuzey ve Kürt coğrafyasının büyük çoğunluğunda yağışlı gün sayısı 1 günün altına düştü.
2040’ta çok yüksek kuraklık
Tekirdağ Namık Kemal Üniversitesi Ziraat Fakültesi Arazi ve Su Kaynakları Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Halim Orta’nın kuraklıkla ilgili yaptığı açıklamada, “Ciddi bir kurak döneme giriyoruz. Mesela 2040 yılında Türkiye’nin içinde olduğu bölgede çok şiddetli bir kuraklık bekleniyor. Çok şiddetli ama. Böyle anlık gelip geçen kuraklıklar değil” sözleri büyük bir ekolojik krizle birlikte susuzluk ve açlığın insan dahil tüm canlılar için çok büyük bir sorun haline geleceğini gösteriyor. Prof Halim Orta, “En son Birleşmiş Milletler verilerine göre; şu anda 7.9 milyar civarında olan dünya nüfusunu 2050’de 9 milyar olarak bekliyorlar. Ve beslenme alışkanlıklarının değişmesi, nüfus yapısının değişmesi, şehirleşme, globalleşme, iklim değişikliği ve tüm faktörleri bir araya koyduğunuzda nüfus artışı, halihazırda ürettiğimiz gıdayı da iki katına çıkarmamız gerekiyor. Düşünün, bunu hangi toprak ve hangi suyla yapacağız?” uyarısında bulunmuştu.
Kısır döngü
Bu kışta yaşanacak kar yağışının toprağı beslemesi ve yeraltı sularını yükseltmesi beklenmiyor. Olası yüksek yağışların içme suyu barajlarında bir artışa yol açsa da susuzluğa ve gelişen kuraklığa çare olması imkansız. Yağışların yeterli olmaması kuraklığa yol açarken, kuraklık ise yağışların oluşmamasını tetikliyor. Böylesi kısır bir döngü daha büyük kuraklıkları ortaya çıkaracak. Türkiye’de her yıl yüzbinlerce hektar orman varlığı yok ediliyor. İktidarın kesilip yakılarak katledilen ağaçların yerine misliyle fidan dikiyoruz açıklamaları hiçbir anlam içermiyor. Diğer yandan Kürt coğrafyasını yaşanmaz bir yer haline getirme çalışmalarının yapıldığını gösteren orman katliamları, barajlar ve madenler her geçen gün yıkımları arttırıyor.
4 milyar hektar arazi susuz
BM verilerine göre; çölleşme, arazi tahribatı ve kuraklık nedeniyle dünyada 4 milyar hektar orman ve tarım alanları etkilenirken, bu durum 168 ülkede yaşayan 1.5 milyar insanın yaşamını doğrudan tehdit altına almış durumda. Bugün itibariyle 2 milyardan hektardan fazla verimli tarım arazisinin üretim yapılamaz hale geldiği dünyada, BM tahminlerine göre 2030 yılına kadar gerekli olan gıda üretimi için 300 milyon hektarlık ek araziye ihtiyaç olduğu belirtiliyor. Yok edilen, zehirlenen tarım arazilerini yeniden geri kazanılması neredeyse imkansız. Bu nedenle yine ormanlar katledilip arazi elde edilmesine yönelinmesi mümkün ve bu durum ise orman varlığının yine büyük bir tehdit altına gireceğine ve kuraklığın çok hızlı biçimde gelişeceğine işaret ediyor.
EKOLOJİ SERVİSİ