İnsan Hakları Örgütü’nden Evîn Cuma, üç yıldır Türkiye ve desteklediği paramiliter grupların kontrolünde olan Serêkaniyê ve Girê Spî’de 10 binlerce kişinin göçertildiğini, binlerce insanın ise kaçırma ve tecavüz gibi hak ihlallerine maruz kaldığını söyledi
Türkiye ve desteklediği Suriye Milli Ordusu’nun (SMO), Kuzey ve Doğu Suriye’nin Serêkaniyê ve Girê Spî kentlerini 9 Ekim 2019 tarihinde hava ve karadan başlattığı saldırıların üzerinden 3 yıl geçti. Bu bölgelerin Türkiye ve bağlı SMO gruplarının kontrolüne geçmesinden sonra insanlığa karşı işlenen suçların başında kaçırma, katletme, gasp, tecavüz ve demografik değişim geliyor.
Paramiliter yapıların üssüne dönüştürülen bu kentler üzerinden Kuzey ve Doğu Suriye’nin diğer bölgeleri tehdit ediliyor. Cizre Bölgesi İnsan Hakları Örgütü’nün verilerine göre Serêkaniyê ve Girê Spî’ye dönük saldırılar sonucu 429 yurttaş katledildi. 450 binden fazla insan tutuklandı veya kaçırıldı.
Girê Spî’den 100 binden, Serêkaniyê’den ise 200 binden fazla kişi göçertildi. Bölgedeki demografik yapı değiştirilirken, Türkiye’den 6 bin mülteci Girê Spî Kantonu’na, Serêkaniyê’ye ise bin 800’den fazla IŞİD’li ve aileleri yerleştirildi.
Kuzey ve Doğu Suriye Cizre Bölgesi İnsan Hakları Örgütü Yöneticisi Evîn Cuma, bölgede yaşanan insan hakları ihlalleri ve uluslararası kamuoyunun sessizliğini Mezopotamya Ajansı’ndan (MA) Emrullah Acar’a değerlendirdi.
450 binden fazla insan tutuklandı
Serêkaniyê ve Girê Spî’nin Türkiye ve bağlı grupların kontrolüne geçmesinden sonra bölgede birçok değişiklik yaşandığını belirten Evîn Cuma on binlerce Kürdün evini terk etmek zorunda bırakıldığını söyledi. Cuma, “İşgal saldırıları başladığından itibaren halka karşı barbarca bir saldırı gerçekleştirildi. Ağır silahlar kullanıldı ve bunun sonucunda çok sayıda sivil yaşamını yitirdi. Saldırılarda bilinçli olarak sivil yurttaşlar hedef alındı. Öldüremedikleri insanları da göç ettirerek toprakları ve evlerine el konuldu. Evinden çıkmak istemeyenler kaçırıldı, yüklü miktarda fidye verilerek kurtulabildiler. İki kentte de yaşamak çok zor. Tutuklanan, kaçırılan insanlar işkenceyle karşı karşıya kalıyor. 3 yılda tespit ettiğimiz kadar 450 binden fazla insan tutuklandı, kaçırıldı” diye belirtti.
Yerlerine IŞİD aileleri yerleştirildi
Bölgede alıkonulan kimi kişilerin getirildikleri Türkiye cezaevlerinde tutulduğunu aktaran Evîn Cuma, “Götürülen kişiler Türkiye yasalarına göre yargılanıp cezalandırılıyor. Çok kişi müebbet hapis cezasına çarptırıldı. Şu an 400 bine yakın Serêkaniyê ve Girê Spîli evlerinden uzakta zor şartlar altında kamplarda yaşamaya çalışıyor. Bu yaşanan zulmün amacı da demografik yapıyı değiştirmekti. Yerlerinden edilen yerli halkın yerine DAİŞ çetelerinin aileleri yerleştirildi. Kürtlerin halklar öncülüğünde yendiği DAİŞ, bu işgal edilen yerlerde yeniden güçlenmeye çalışıyor” dedi
Kadınlara karşı IŞİD zihniyeti uygulandı
Daha önce Serêkaniyê ve Girê Spî’de kadınların her alanda etkili olduğunu ve kendi kendini yönettiğine dikkati çeken Evîn Cuma, iki kentin Türkiye ve bağlı grupların kontrolüne geçtikten sonra kadınların işkenceye maruz kaldığını, kaçırılıp ve tecavüze maruz bırakıldığını söyleyerek, “DAİŞ zihniyeti, kadınları hayatın her alanından uzaklaştırdı. Kadınlar yeniden köle yapılmaya çalışılıyor, inanç adı altında eve hapis edilmek isteniyor. Kadınların sivil toplumda yer alması yasaklandı” dedi.
Halka çağrı: Hazırlıklı olmalıyız
Kuzey ve Doğu Suriye’de yaşayan yurttaşlara seslenen Evîn Cuma, şöyle devam etti: “Bölgeye dönük saldırıları devam eden Türkiye, yeni bir saldırı tehdidinde bulunuyor. Yeni bir işgali kabul etmek mümkün değil. Herkes korkmayı bir yana bırakarak direnmeli. Bir insanın toprağının işgal edilmesi ölmesi anlamını geliyor. Bölgeyi insansızlaştırmak isteyenlere fırsat vermemek gerek. Herkes bir olarak birlikte saldırılara karşı mücadele etmeli. Özel savaşa karşı herkes kendisini hazırlamalı. Halk birlik olursa kimse zorla toprağından çıkaramaz.”
HABER MERKEZİ