Jineoloji Araştırma Merkezi üyesi Nagihan Akarsel’in katledilmesini protesto ettikleri sırada darp edilerek gözaltına alınan kadınlar, ‘Onun sözünü, yazılarını, kalemini, mücadele azmini her yerde büyüteceğiz’ dedi
Federe Kürdistan Bölgesi’ne bağlı Süleymaniye kentinde silahlı saldırıya uğrayan Jineoloji Araştırma Merkezi üyesi akademisyen Nagihan Akarsel’in katledilmesini protesto etmek için 4 Ekim’de Kadıköy’de bir araya gelenlerden 34’ü polis tarafından gözaltına alındı. Darp edilerek gözaltına alınan kadınlar, aynı gün İstanbul İl Emniyet Müdürlüğü’ndeki ifadelerinin ardından serbest bırakıldı. HDP İstanbul İl Örgütleme Eşsözcüsü Besra İşsever ve HDP İstanbul İl Örgütü yöneticisi Pınar Türkmen, gözaltı sırasında yaşadıkları polis şiddetini anlattı.
Nagihan Akarsel için bir araya geldikleri eylemde polis şiddetine maruz kaldıklarını söyleyen Besra İşsever, “Hakkınızda yakalama kararı var” denilerek gözaltına alındıklarını ifade etti. Bu duruma karşı direndiklerini belirten İşsever, “Katledilen bir kadın arkadaşımız için yapılacak bir açıklamanın anayasal bir hak olduğunu dile getirdik. Tabi biz de buna direndik. Kimi kadın arkadaşlarımız darp edilerek, yerlerde sürüklenerek gözaltına alındı. Burunlarında kırıklar oluştu” dedi. İşsever, ters kelepçenin ellerindeki ağrıya rağmen uzun bir süre çıkarılmadığını aktardı.
‘Sesimizi her yerde yükselteceğiz’
Kürt kadınlarının yıllardır benzer baskı ve şiddete maruz kaldığını ifade eden İşsever, “Erkek-devlet şiddetinin her alanda önümüze çıktığının farkındayız. Kendi hakikatimiz üzerinden bu mücadeleyi yürüteceğiz. Haksızlıklara ve hukuksuzluklara karşı sesimizi her yerde yükseltmeye devam edeceğiz. Türkiye’de adalet sisteminin işlemediğinin çok iyi farkındayız. Kürdistan’da ve ülkenin her yerinde kadınlara, gençlere yönelik yürütülen bu kirli savaş politikalarını her dönem teşhir etmeye devam ediyoruz. Şiddetin de bu kirli savaş politikalarını teşhir ettiğimizden kaynaklı olduğunu, bu korkunun olduğunun farkındayız” diye kaydetti. İşsever, Akarsel’in kalemini yerde bırakmayacaklarının altını çizdi.
Taciz ve psikolojik saldırı
Herhangi bir uyarı yapılmadan şiddetle gözaltına alındıklarını belirten Pınar Türk ise, “Aslında işkence ilk olarak basın mensuplarını alandan uzaklaştırarak başlıyor. Bu da işkencenin görüntüsünün, bilgisinin alınmaması noktasında uyguladıkları yöntem. Elbette bu haksız ve hukuksuz bir şey. Basın açıklaması bizim insan hakkımızdır. Bu yöntem kesinlikle ses çıkartılması gereken ve bizim de kabul etmememiz gereken bir yöntem” diye kaydetti.
Türk, kadınların cinsel ve psikolojik saldırıya uğradığına işaret ederek, “Kadının bedenine, özgürlük mücadelesine dönük bir saldırı biçimi. Bedenimize ne biçimde olursa olsun rızamız dışında herhangi bir temas tacizdir. Burada da kolluk güçleri kadın arkadaşlarımızı keyfi bir biçimde darp ederek, saçlarından çekerek, fiziki zarar vererek, cimcikleyerek, tekme atarak gözaltına alıyor. Bunlar bizim bedenimize uygulanan birer tacizdir” ifadelerini kullandı.
‘Nagihan’ın mücadelesi yaşayacak’
“Hayatını kaybeden kadınlar, hayatını kaybettiği için, hayatını kaybetmemek için öz savunma uygulayan kadınlar ise ‘niye ölmedi’ diye suçlandığı bir sistemde yaşıyoruz ne yazık ki” diyen Türk, şunları söyledi: “O gün Kadıköy’de yaşadığımız tam olarak buydu. Orada resmen hukuksuzluk işlendi. Hukukun, insan haklarının ayaklar altına alındığı bir süreci burada yaşıyoruz. Hiçbir yerde erkek egemenliğine karşı mücadele etme meselemizden bir adım geri atmayacağız. Nagihan arkadaşımızın katledilmesi bununla da ilgilidir. Nagihan arkadaşımız bizim mücadelemizde yaşayacak. Onun sözünü, yazılarını, kalemini, mücadele azmini her yerde büyütmeye devam edeceğiz.”
İSTANBUL