Oğlu Hacı Lokman Birlik’in katledildiğini taziyede öğrendiğini belirten anne Nazire Birlik, ‘Bir anne ‘oğluna 28 kurşun sıkanların canına da 28 kurşun sıkılsın’ dedi. Oğlumun nasıl bir vahşetle katledildiğini öyle öğrendim’ dedi
Şırnak’ın Dicle Mahallesi’nde 3 Ekim 2015’te yaralı bir şekilde gözaltına alınıp 28 kurşunla katledilen Hacı Lokman Birlik’in (24) cansız bedeni, zırhlı polis aracına halatla bağlanarak yerlerde sürüklendi. Birlik’in cansız bedeninin yerlerde sürüklendiği anlara dair görüntüler, polisler tarafından sanal medyada paylaşıldı. Ancak zırhlı araçta görevli polisler hakkında açılan ve sadece 4 polis hakkında “kıdem durdurma” cezasının verildiği soruşturmada, 7 yıldır hiçbir ilerleme kaydedilmedi. Birlik’in bedeninin bağlandığı zırhlı araçta telsizle konuşan dönemin Özel Hareket Şube Müdürü M.K ile 1’inci Sınıf Emniyet Müdürü E.R. hakkında ise hiçbir işlem yapılmadı.
Anne Nazire Birlik ve aile avukatı Ramazan Demir cezasızlık politikasını MA’dan Rukiye Adıgüzel – Ömer Akın’a anlattı.
Düşmanlığın kaderi
Anne Nazire Birlik (74), oğlunun katledilmesinin üzerinden 7 yıl geçmesine rağmen 7 gün önce yaşanmış gibi acılarının taze olduğunu söyledi. Kürt halkının yaşadıkları keyfi bir kader olduğunu ifade eden anne Birlik, “Bu kader, düşmanlığın kaderidir. Eşitlik ve İslam kaderi değildir. Bu durumlar İslam’la bağdaşmayan şeylerdir. İslam’da herkes eşittir ve aynı hakka sahiptir. Fakat Kürtlere bu hak, insanlar tarafından verilmiyor” dedi.
Neden 28 kurşun sıkıldı?
Oğlunun öldürüldüğünü taziyeye gelenlerden öğrendiğini ifade eden Birlik, “Böyle bir zulüm görmedik. Bir anne geldi, elimi tuttu ve başsağlığı dileyerek, ‘oğlunun boynuna ip geçirenlerin boynuna da ip geçirilsin’ dediğinde, oğlumun boynuna halat geçirildiğini öğrendim. Başka bir anne ‘oğluna 28 kurşun sıkanların canına da 28 kurşun sıkılsın’ dedi. Oğlumun nasıl bir vahşetle katledildiğini öyle öğrendim. İnsan bir kurşunla da öldürülebilir. Neden 28 kurşun sıkıldı? Oğlumun otopsisine giren savcı bile ‘bu kadar vahşet olmaz’ dedi” diye konuştu.
Hacı Lokman Birlik’e sahip çıkmanın “yazık oldu” demekle olamayacağını dile getiren anne Birlik, “Oğluma ve onun arkadaşlarına sahip çıkmak, onların fikirlerine, yoluna ve amacına sahip çıkmakla olur” diye seslendi.
‘İlk günden beri soruşturulmadı’
Hacı Lokman Birlik’in aile avukatı Ramazan Demir, katledilmesinin üzerinden 7 yıl geçmesine rağmen ölüm şekli ve sonrasına dair herhangi bir soruşturmanın yürütülmediğini söyledi. Hacı Lokman Birlik’in hukuka aykırı bir şekilde, orantısız bir güçle ölümünün ilk günden beri soruşturulmadığını belirten Demir, sadece Birlik’in cansız bedenine yapılan işkencenin görüntüye alınması, yayılması, başkalarıyla paylaşılması ve sanal medyada paylaşılmasıyla ilgili soruşturmanın yürütüldüğünü kaydetti.
AYM başvurusu da duruyor
Hacı Lokman Birlik’in katledilmesine ilişkin hukuki bir adım atılmadığı için 2 yıl önce Anayasa Mahkemesi’ne başvurduklarını aktaran Demir, “Bugün itibariyle AYM de dosyayla ilgili her hangi bir işlem yapmış değil. Hala inceleme sürecinde. 7 yıl önceki dosya nasıldıysa, bugünde aynı şekilde dosyaya giren bakanlık teftiş raporlarına rağmen her gelen savcı ısrarla herhangi bir işlem yapmamaya ve dokunmamaya gayret etti. Ve bugüne kadar ilerleyen, delil toplayan, soruşturmayı genişleten ya da bizim taleplerimizle ilgili işlem yapan bir savcılık makamı göremedik. O yüzden AYM’ye başvurduk. Ondan gelecek cevaba göre de yeni adımlar atacağız” diye konuştu.
Devletin cezasızlık politikası
Bugüne kadar somut bir adımın atılmamasının Türkiye’de uygulanan cezasızlık politikasının sonucu olduğunu vurgulayan Demir, şunları söyledi: “Sadece Hacı Lokman Birlik dosyasında değil, genel olarak Türkiye’de sokağa çıkma yasağı sürecinde ve diğer bütün münferit olaylarda kolluk güçlerinin faili olduğu suçlar ve olaylarla ilgili etkili soruşturma diye bir şey yok. O kolluk güçlerinin işlediği iddia edilen suçlarla ilgili tek bir soruşturma işlemi yapılmıyor. Bu konuda bir devlet tavrı var. Bu bir devlet politikası. Çünkü elimizde bunun aksini gösterebilecek tek bir örnek yok. İlla kameralar önünde işkence yapıldığı görülecek ki o insanlar hakkında dava açılsın. Ama ötesini ne hakimler görmeye çalışıyor ne de savcılar. Çok sabit olmasına rağmen birçok olayda, davada hakim ve savcıların özellikle kolluk güçlerini koruyan, kollayan ve o cezasızlık politikasına döşenen yeni taşlar ördüğünü görüyoruz. Bu hiç değişmedi, bugünde devam ediyor.”
ŞIRNAK