Piyasa şartlarında ‘çalışması zorlaşan’ 43 elektrik santral şirketinin üretmediği enerjiye ağutos ayı için 197 milyon TL ödeme yapılacak. 2022 yılı sonunda şirketlerin kasasına halkın cebinden toplam 13.2 milyar lira aktarılmış olacak
AKP iktidarının halkı yoksulluğa ve açlığa mahkum eden politikaları kesintisiz sürerken, Yap-İşlet-Devret adı altında inşa ettirilen köprü, tünel ve otoyollarda hem geçen hem geçmeyenden para alınan bir soygun düzeni sürmekte. Hasta garantili şehir hastaneleri soygunun ulaştığı noktayı gösterirken, kullanmadığımız elektriğin parası da şirketlere aktarılarak büyük bir yağma düzeni kurulmuş durumda. 2018 yılından bu yana enerji üreten kömür, doğalgaz ve HES’lere kapasitesinin altında enerji üretiyor olmasının faturası kamunun sırtına yıkılarak 13 milyar lirayı aşkın para şirketlerin kasasına taşınırken, halka uygulanan aşırı yüksek elektrik faturalarıyla da yağma genişletilerek sürdürülüyor.
Ağustos ayı 197 milyon
Ekim ayında ağustos ayı için ödeme yapılacak şirketler ve ödeme tutarı Türkiye Elektrik İletim A.Ş. (TEİAŞ) tarafından açıklandı. TEİAŞ, 2022 yılı Ağustos ayına ilişkin ‘Kapasite Mekanizması Ödeme Listesi’nde bulunan 52 elektrik üretim santralinden 43’üne ağustos ayı için toplam 197 milyon 237 bin 543 TL ödeme gerçekleştirecek. Temmuz ayı kapasite mekanizması kapsamında ise 43 santrale 191 milyon 803 bin 87 lira ödeme yapılmıştı. Kapasite iddiasıyla para aktarılan santrallerin 14’ü yerli kömür yakıtlı termik santral, 3’ü yerli ve ithal kömür yakıtlı termik santral, 15’i doğalgaz yakıtlı elektrik santrali, 1’i ithal ve yerli doğalgaz yakıtlı santral ve 10’u da hidroelektrik santrali.
2018’den bugüne 13 milyar TL
Ağustos ayında ödemelerden en yüksek payı doğalgaz yakıtlı elektrik santralleri aldı. Doğalgaz yakıtlı 15 santrale toplam 150 milyon 553 bin 677 TL kapasite ödemesi yapılacak. Kapasite mekanizması adı altında; 2018 yılında 28 santrale 1.4 milyar TL, 2019’da 43 santrale 2 milyar TL, 2020’de 45 santrale 2.2 milyar TL, 2021’de 51 santrale 2.85 milyar TL ödeme yapılırken, 2022 yılında bu rakam 3.9 milyar TL’ye ulaşacak. 2022 yılı sonuna kadar ödenecek tutar toplamı ise 13.2 milyar TL olacak. Açıktan ödenen bu tutara bu şirketlerin yatırım teşvikleri, arazi tahsisleri vd. destekleri de eklediğimizde bugüne kadar 100 milyarlarca para aktarılmış durumda.
Sermayenin yağma düzeni
Kamunun yatırım için kaynağı yok gerekçesiyle özelleştirilip piyasalaştırılan elektrik üretimlerinin ardından genellikle üretici şirketlerin sahibi olduğu dağıtımın da özelleştirilmesiyle birlikte elektrik faturaları halkın kabusu haline geldi. Bu şirketlere uygulanan yüksek yatırım teşvikleri ve alım garantileriyle büyük bir kamusal soygun süreci işletilmekte. Elektrik faturalarının yükü altında ezilen, enerji maliyetlerinin artması nedeniyle tüm mal ve hizmetlere fahiş fiyatlarla ulaşmak zorunda kalan yurttaşlardan toplanan vergilerle oluşturulan kamu kaynaklarının şirketlere aktarılma süreci her geçen gün büyürken, yaşamın her alanı şirketlerin yağma alanı halini aldı.
Arz güvenliği iddiası yalan!
Piyasa şartlarına uygun maliyetten elektrik üretemediği veya ihtiyaç olmaması nedeniyle şirketlerin beklentisi altında kalan enerji alımları gerekçesiyle yılın büyük bölümünde çalışmayan ya da çalıştırılmayan santrallere verilen destek kamu geliri üzerinden yapılan anlaşmalara dayanılarak gerçekleşiyor. 100 bin MW’ı aşan enerji üretim kapasitesine rağmen bu kapasitenin 1/3’ünün piyasalaştığı Türkiye’de, yapılan ödemelerin gerekçesini enerji arz güvenliğine bağlama çabaları ise soygun düzenini maskeleyemiyor. Şirketlere aktarılan para miktarı her yıl artarken, anlık yüksek elektik çekimleri bile 35 bin MW seviyesinde, tüketilen ortalama güç ise 20 bin MW’ı geçmemekte. Bu yağmanın gerekçesi olarak sunulan arz güvenliği ya da yedek güç gerekliliği ise izah edilemeyecek boyutta.
Kapitalizmin yağmacı yüzü
Sermaye ve onların devletleri dizginsizce doğal yaşamı sömürüye tabi tutarken, aynı zamanda yaşamın her boyutuna geri dönülemez zararlar vermektedir. Özellikle su, toprak ve hava canlı yaşamının sonlanmasına neden olabilecek biçimde kirletilmekte ve yok edilmektedir. Bu süreçte enerji üretimleri ve madenler baş rolü üstlenmekte. Enerji üretimi ya da medenler için yok edemeyecekleri hiçbir doğa bileşeni varlık yok. Her şeyin sermaye büyümesine bağlandığı günümüzde kapitalizmin ve onun sınır tanımayan büyük yağmacı yüzünü Türkiye’de görüyor ve yaşıyoruz. Enerji üretmek adına, kömür madenlerini açmak için ölmez ağaç zeytinlikleri yok edecek yasa ve yönetmeliklerin çıkarıldığı, tüm su varlığının bu yağmacı üretimlere bağlanıyor olması geleceğimizin karanlık günlere taşınmasına neden olmaktadır.
EKOLOJİ SERVİSİ