İHD’li Çevirmen, yılın başından bu yana 62 tutuklunun yaşamını yitirdiğini ve cezaevlerinde 326 binin üzerinde tutuklu olduğunu hatırlatarak, ‘Türkiye’deki sistemin bir hapsetme rejimine dönüşmüştü’ dedi
PKK Lideri Abdullah Öcalan’a yönelik ağırlaştırılmış tecridin, tüm cezaevlerine yansıması hak ihlallerinde artışı da beraberinde getirdi. Adalet Bakanlığı tarafından hazırlanan Gözlem ve Sınıflandırma Merkezleri ile Hükümlülerin Değerlendirilmesine Dair Yönetmelik 29 Aralık 2020’de Resmi Gazete’de yayımlandıktan sonra tutuklulara yönelik “iyi hali” olmadığıyla gerekçesiyle infazlar yakılırken, durumu ağırlaşan hasta tutukluların ise adeta ölümü bekleniyor. Yalnızca 2022’nin ik 9 ayında 62 tutuklu yaşamını yitirdi.
İnsan Hakları Derneği (İHD) Merkezi Hapishaneler Komisyonu Eş Sözcüsü ve Merkez Yürütme Kurulu (MYK) üyesi Nuray Çevirmen, cezaevlerinde yaşanan hak ihlallerini JinNews’ten Dilan Babat’a değerlendirdi.
Yılın başından bu yana 62 tutuklunun yaşamını yitirdiğini hatırlatan Çevirmen, 30’unun hasta tutuklu olduğunu ve bunlardan 3’ünün 80 yaşın üzerinde olduğunu söyledi. Pandemi sürecinde 65 üstü tutukluların serbest bırakılacağının söylendiğini hatırlatan Çevirmen, “Ama bu yasa bambaşka bir yöne evrildi. Ne yazık ki TMK kapsamında tutularak, hasta mahpuslar hapishanede tutulmaya devam ediyor. Yaşamını yitiren mahpusların içerisinde bazıları infazları ertelendikten çok kısa bir süre sonra yaşamını yitiriyor. Bunları da cezaevinde yaşamını yitirmiş olarak bakıyoruz. Çünkü o süreçte sağlık sorunu ilerledi, tedavi imkanlarından yok sayıldılar ve ölüm sınırına geldiler. 2 mahpus infaz ertelemeden bir hafta sonra yaşamını kaybetti. 1 mahpus birkaç ay sonra, 1 mahpus 15 gün sonra 1 mahpus daha 15 gün sonra yaşamını yitirdi” dedi.
326 binin üzerinde tutuklu var
Adli Tıp Kurumu’nun (ATK), “cezaevinde kalamaz” durumda olan tutsaklara ısrarla yapılan tetkiklere rağmen ısrarla “cezaevinde kalabilir” raporlarını vermesiyle tutukluların yaşamlarını yitirmesine neden olan bir süreç söz konusu olduğunu vurgulayan Çevirmen, “Yaşamını yitiren mahpusların içerisinde 11 mahpus intihara sürüklendi, bir mahpusun ölüm nedenini bilmezken, 25 mahpusun ölümü şüpheli. Mahpusların neden yaşamını yitirdiğine dair şiddet ve işkence görüntüleri kamuoyuna yansıyor. Sadece cezaevlerindeki hak ihlallerini sonlandırılması meselesi değil, temel sorun Türkiye’deki sistemin bir hapsetme rejimine dönüşmüş durumda olması. Şu anda hapishanelerde sürekli artan bir mahpus sayısı mevcut. 326 binin üzerinden bir mahpus sayısı var” diye belirtti.
Çevirmen sözlerine şöyle devam etti: “Tecrit çok önemli bir sorun mahpusların üzerinde. Hem bedensel bütünlüklerine zarar veren bir noktada hem de psikolojik olarak yıpratıcı. Bir kişinin 24 saat içerisinde tek başına tutulması bir işkence yöntemidir. Mahpusların çıkması gerekirken, cezaevlerinde tutulmaya devam ediyor. Cezaevinde kalmak insanlar için kolay değil, yıpratıcı süreçte her türlü hak ihlali getirilmiş vaziyete.”
HABER MERKEZİ