Hüseyin Aykol
Patnos L Tipi Cezaevi’nde kalmakta olan mahpuslar, birlikte kaldıkları hasta bir arkadaşlarının durumunu gazetemiz aracılığıyla kamuoyuna iletmek istiyorlar. 19 Eylül 2022 tarihli mektup şöyle:
“Mehmet Mutlu arkadaşımız 26 yıldır cezaevindedir. Kendisi müebbet hapis hükümlüsü. 23 yıldır bedenen ve ruhen ağır bir kronik hastalıkla mücadele etmekte. Arkadaşımız şizofreni hastası. 23 yıldır aralıksız ve sürekli ağır dozlu ilaç ve iğnelerle yaşama/gerçek yaşama tutunmaya çalışıyor.
Bilindiği gibi şizofreni hastalığı kroniktir ve iyileşmesi neredeyse imkansızdır. Tedavi olarak kullanılan yöntem ise ya ağır dozlu uyutma ilaçları ya da zaman zaman hastanede bir dizi tetkiklerden geçirmektir. Hastane ve ilaç dışında başka bir alternatif sunulmuyor. Arkadaşımız bu 23 yılda belli aralıklarla bir yıl, altı ay, üç ay gibi sürelerle Elazığ Sinir ve Ruh Sağlığı Hastanesi’ne yatırıldı. Yine İstanbul Bakırköy Sinir ve Ruh Sağlığı Hastanesi’nde yattı. İlaç kullanımı ise sürekli devam ettirildi.
Gelinen aşamada arkadaşımız bir refakatçi olmadan tek başına yaşamını idame ettiremeyecek derecede kötü bir durumda. 23 yıldır kesintisiz olarak kullanılan ilaçların mide, kalp ve böbrek gibi hayati organlara zarar verdiğini, aşırı derecede kusma, mide bulantısı, 17 saatlik uyku seansları, sürekli uyuşukluk ve bunların yanında bireysel ve genel temizliğine hiç dikkat etmemesi gibi sorunlar, yaşamı hem kendisine hem de genel arkadaş bileşimine zorlaştırmaktadır. İlaçların etkisi sadece uyumasına yarıyor.
17 saatlik bir uyku birçok hastalığa da davetiye çıkarıyor. Fakat uyandıktan sonra da cezaevine uyanmıyor; bizlerin gerçek ve somut dünyasına uyanmıyor. Kendi yarattığı soyut, hayali dünyasına uyanmış oluyor. O’nun dünyası farklıdır. Halüsinasyon ve hezeyanlar, rüya ve düşler onun maddi ve gerçek dünyasıdır. Bu da kendisiyle beraber bir dünyalar ve gerçekler çatışmasını getiriyor. En çok da zorlandığımız konu bu.
Arkadaşımız birçok defa Adli Tıp’a da götürüldü. Bağımsız heyetler, ‘cezaevinde yatamaz’ raporu verdi. Ancak Adalet Bakanlığı’na bağlı heyetler ise ‘cezaevinde kalabilir’ raporu veriyor. En son 2021 yılı Aralık ayında Adalet Bakanlığı’na bağlı Adli Tıp’a götürüldü. Heyetin kendisine ‘daha önce buraya geldiniz mi’ sorusuna arkadaşımız ‘burayı benim dedem yaptı, benim buraya geleceğimi bildiği için yaptırmış’ cevabını veriyor.
Yine İran Cumhuriyeti’nin dini lideri Humeyni’yi dedesi sayıyor. Dünya liderlerini Diyarbakır’ın herhangi bir yerinde bir iş yaparken gördüğünü ve tanıdığını sanıyor. Sıkıysa biri karşı çıksın! Bu ve benzeri gerçeklikle ilgisi olmayan durumlar bizim için gündelik yaşamın gerçeği haline geldi. Ancak arkadaşımız bu dünyanın içinde kaybolmak üzere. İlaçlar ancak ve ancak saldırganlık özelliklerini ortadan kaldırırken ve günün 17 saatini yaşamdan, hayatın anlamından koparmasına yarıyor.
Hasta mahpuslarla ilgili yeni düzenlemelerin olacağı bilgisini duyuyoruz. Kimi kapsayıp kapsamayacağını bilmiyoruz; ancak şizofreni hastalarıyla ilgili şu anda herhangi bir yasa maddesi var mı? Sizden talebimiz, hem arkadaşımızın sağlık durumunu gerekli yerlerle paylaşmak, gündem haline getirmenizdir. Ayrıca bu konuyla ilgili bizi yasal düzenlemeler hakkında, yol ve yöntem hususunda bilgilendirmenizi talep ediyoruz.”
* * *
Van Yüksek Güvenlikli Cezaevi’nde bulunan Yusuf Kenan Dinçer, 6 Eylül 2022 tarihli mektubunda şöyle diyor: “Talat Şanlı, Taner Korkmaz, Akil Nergüz, Mecit Şahinkaya, Yusuf Kenar Dinçer, Murat Kaymaz ağırlaştırılmış müebbet hükümlüsü değil, tek kişilik hücrede kalma talepleri de yok ama 69 aydır tek kişilik hücrelerde tutuluyor. Adı sayılan kişilerde epilepsi, wernicke korsakof, yüksek tansiyon, kalpte ritim bozukluğu olduğu halde bu uygulamada ısrar ediliyor. Bizlere gönderilen kitaplar, giyim eşyası değil, denilerek bizlere verilmiyor.
Pandemi sonrası birçok cezaevinde şu ya da bu kadar saat olarak uygulanmaya başlanan sohbet hakkı, personel yetersiz iddiasıyla burada uygulanmıyor. Tele 1 ve Halk TV gibi haber kanallarını izleyemiyoruz. Tekli ring dayatması yüzünden hastaneye gidemiyoruz. Aylarca önce verilen diş randevularına götürülmüyoruz. Ölüm orucunda olan Sibel Balaç ve Gökhan Yıldırım’ın taleplerinin kabul edilmesi için yaptıkları destek açlık grevinden dolayı Taner Korkmaz, Akil Nergüz, Talat Şanlı, Murat Kaymaz, Yusuf Kenan Dinçer ve Rabbena Hanedar’a verilen bir ay ücretli çalışma işinden mahrum bırakma ve bazı etkinliklerden men cezası İnfaz Hakimliği’nin ardından Ağır Ceza Mahkemesi tarafından da onaylandı. Kantinde satışı yapılan ürünlerin çeşitleri az ve çok pahalı.”
* * *
Bandırma 1 nolu T Tipi Cezaevi’nde bulunan kadim mahpuslardan M. Emin Yıldırım, 5 Eylül 2022 tarihli mektubunda şöyle diyor: “Geçen gün burada şöyle bir sorun yaşandı. Tahliye süresi bu ayın dokuzunda dolacak olan İsmet Seymen adlı arkadaşımıza “İdare ve Gözlem Kurulu” tarafından ‘iyi halli’ olmadığı yönünde karar alındı ve tahliyesi en az 6 ay sonraya ertelendi. Halbuki ‘iyi halli’ olmamasını gerektirecek hiçbir durum ortada yok. Tek gerekçe ise gözlem kuruluna çıkmaması. Halbuki böyle bir zorunluluk yok. Yani anlayacağınız tamamen keyfi bir şekilde tahliyesi ertelendi. Bu da son dönemlerin hukuk garabetlerinden bir tanesi oluyor. Senin de bilmeni istedim. Onun dışında durumumuz iyi sayılır.”
* * *
Neredeyse 20 yıldır Edirne F Tipi Cezaevi’nde bulunan Mehmet Altunç Altay, Kırıklar 2 nolu F Tipi Cezaevi’ne; Hasan Yıldız, Kırıklar 1 nolu F Tipi Cezaevi’ne; Eren Yıldız, Antalya Yüksek Güvenlikli Cezaevi’ne ve Suat İncedere, Antalya S Tipi Cezaevi’ne sürgün edildiler. Neredeyse 30 yılını doldurup, artık tahliye olmayı bekleyen mahpusların, ilçe cezaevleri yerine kimi yüksek güvenlikli cezaevlerine sürgün edilmelerinin arkasındaki mantığın ne olduğu merak ediliyor.
MEKTUBU GELENLER:
———————————
Suat İncedere – Antalya S Tipi Cezaevi
Eren Yıldız – Antalya Yüksek Güvenlikli Cezaevi
Emin Yıldırım – Bandırma 1 nolu T Tipi Cezaevi
Hasan Yıldız – Kırıklar 1 nolu F Tipi Cezaevi
Altunç Altay – Kırıklar 2 nolu F Tipi Cezaevi
Veysel Avcı – Patnos L Tipi Cezaevi
Günay Kubilay – Sincan 2 nolu F Tipi Cezaevi
Kenan Dinçer – Van Yüksek Güvenlikli CİK
Çizim: Murat İpek