‘Bu seçici dayanışmaya pek güvenmezdim ama insan değişebilir olduğu için belki de Jina’nın öldürülmesi İran’daki insanların değişmesi, Kürt halkının mücadelesini daha iyi anlaması için bir başlangıç noktası olabilir’
Yeni Yaşam Kadın Eki
Bir haftadan fazla bir süredir İran’da insanlar, Kürt kadın Jîna Amini’nin İran’ın ‘ahlak polisi’ tarafından öldürülmesini protesto etmek için sokaklara döküldü. Gösteriler Amini’nin memleketinde başladı ve o zamandan beri ülke geneline yayıldı.
İran devleti şiddetle karşılık verdi, düzinelerce protestocuyu öldürdü, yüzlercesini yaraladı ve sayısız sivili tutukladı.
Ülkedeki internet erişimi artık ciddi şekilde sınırlandırılmış veya tamamen kapatılmış, bu da dış dünyaya bilgi akışını sınırlamakta. Olayları haber yapan en az 18 gazeteci hapse atıldı.
Kürtlerin protesto hareketine bakış açılarını daha iyi anlamak için Kürt Barış Enstitüsü (KBE), şu anda İran’da sahada olan bir Kürt insan hakları aktivisti ile görüştü. Güvenlik nedeniyle bu aktivistin kimliği gizli tutulacak. Röportaj, netlik için kısaltılmış ve düzenlenmiştir.
- KBE: Bugün İran’daki Kürtlerin genel durumunu kısaca özetleyebilir misiniz?
Anonim: İran’daki Kürtler 1920’lerden beri köklü ırkçılık ve ayrımcılıkla uğraşıyorlar. Dilleri, kimlikleri ve temel insan hakları, hem Şah hem de İslam Cumhuriyeti döneminde İran devleti tarafından reddedildi.
Doğu Kürdistan (Kürtçe Rojhelat) 1980’lerden beri güvenlikçi politikalarla karşı karşıya -ya da belki de fiili sıkıyönetim altında tutuldu demek daha doğru. Maku’dan Kirmanşah ve İlam’a kadar 1800’den fazla askeri üs ve karakol inşa edildi, bu da Kürtlerin sürekli rejim gözetimi altında olduğu anlamına geliyor.
Rejim, 1980’lerden bu yana Doğu Kürdistan’a da yaptırımlar uyguluyor. Bölge iki tür yaptırımdan mustarip: rejimin bize içeride uyguladığı yaptırımlar ve ABD ve uluslararası toplumun İran’a uyguladığı yaptırımlar.
Kürt illeri bu ekonomik sömürü nedeniyle en az yatırım alan ve en yüksek yoksulluk ve işsizlik yüzdesine sahip iller. Bu, “kolber” (resmi olmayan sınır ötesi ticaret) adı verilen bir işin yaygınlaşması ile sonuçlandı. Bugün Doğu Kürdistan’da 70 binin üzerinde kolber var. Rejim onları kaçakçı olarak görüyor. Her yıl yüzlercesi İran sınır muhafızlarının doğrudan ateş açmasıyla öldürülüyor ve yaralanıyor.
Kürt kadınlar mevcut rejimde diğerlerinden daha fazla acı çekiyor. Aşırı ayrımcılığa maruz kalıyorlar: birincisi Kürt oldukları için, ikincisi kadın oldukları için ve üçüncüsü İranlı ve Şii olmayan Müslümanlar oldukları için.
- Kürtler ve kadınlar İran’da şiddet ve yapısal baskıyla karşı karşıya ve Jina Amini’nin öldürülmesi türünün ilk trajedisi değil. Bu davanın neden bu özel anda bu kadar yaygın bir öfkeye yol açtığını düşünüyorsunuz?
Geçtiğimiz birkaç yıl içinde, rejim ajanları tarafından şiddete maruz kalan Kürt kadınlara ilişkin birçok benzer vaka rapor edildi. Örneğin, 3 Mayıs 2015’te Mahabad’daki Hotel Tara’da Farinaz Hoşrevi adlı bir Kürt kadın İranlı bir ajan tarafından öldürüldü.
O sırada Mahabad’da ve diğer bazı Kürt şehirlerinde protestolar meydana geldi – ancak İran şehirlerinde hiçbir şey olmadı.
Bugün tüm İranlıların Jina’nın öldürülmesine tepki göstermesinin ana nedenleri şöyle;
İlk olarak, başkent Tahran’da, tüm etnik kökenlerden İranlıların gerçekten hor gördüğü bir kurum olan “ahlak polisi” tarafından öldürüldü.
İkincisi, rejimin zorunlu başörtüsü yasalarını uygulaması nedeniyle hedef alındı. İranlılar için zorunlu başörtüsü ile mücadele rejime karşı en büyük direniş biçimi olduğundan, davası büyük ilgi gördü. Bunu, zorunlu başörtüsüne muhalefet Kürtlerin ve diğer İranlıların paylaştığı bir şikayet olduğu için olduğunu söyleyebilirim. Buna karşılık tarih, çoğu İranlının, kolberlerin öldürülmesi gibi Kürdistan’daki devlet şiddeti vakalarına karşı genellikle sessiz kaldığını gösteriyor.
Üçüncüsü, Jina’nın davası daha fazla dikkat çekti çünkü İranlı aktivistler ilk kez bir Kürt kadınla dayanışma gösterdiler ve onun ölümü hakkında sosyal medyada konuştular. Ancak bazı İranlı aktivistlerin Jina’nın Kürt olduğunu söylemeyi reddettiğini ve bunun yerine onun sadece “İranlı” olduğu konusunda ısrar ettiğini unutmamalıyız. Birçok Kürt bu yaklaşımı eleştirdi. Bu aktivistlerin Jina cinayetini kendi siyasi amaçları ve gündemleri için kullandıklarını ve Jina’nın Kürt kimliğini kabul etmeyi reddederek ırkçılık sergilediklerini iddia ediyorlar.
- Bu protestolara kimler katılıyor? Protestocuların temel talepleri neler? Ne tür değişiklikler görmek istiyorlar?
Gözlemlerime göre, protestocuların çoğunluğu genç insanlar. Protestolara hem erkekler hem de kadınlar katılıyor. Protestoların çoğunda kadınlar halkı yönetiyor ve sloganlar atıyor.
Ayrıca Hengaw, Kurdpa, Kolbar News ve Kürdistan Human Network gibi insan hakları örgütlerinin sağladığı bilgilere göre, İran askeri güçleri tarafından vurulan yaralı protestocuların yaklaşık üçte birini kadınlar oluşturuyor. Bu, rejim güçlerinin doğrudan kadınları da hedef aldığı anlamına geliyor.
Sloganlara göre halkın en büyük talebi İran İslam Cumhuriyeti’nin tamamen ortadan kaldırılmasıdır. Sloganları genellikle İran Dini Lideri Ali Hamaney’e yöneliktir.
Aynı zamanda protestoların ana sloganı ve sembolü “jin, jiyan, azadî” – Kürtçe “kadın, yaşam, özgürlük” oldu. Bu Kürtçe slogan sadece Kürdistan’da değil, İran’ın diğer şehirlerinde de kullanılıyor. Bu, Doğu Kürdistan ve İran’daki protestocuların kadınlar için nasıl eşit haklar talep ettiğinin altını çiziyor.
Kürtler de ulusal haklarını talep eden Kürtçe sloganları kullanıyorlar, yani halk olarak temel haklarının tanınmasını istiyorlar.
Nihayetinde Kürtler çoğunlukla özgürlük ve İran’ın anavatanımızı bağımsızlık veya özerklik yoluyla işgaline son vermek istiyor. İslami rejim devrilirse bu mümkün olabilir.
İranlılar çoğunlukla mevcut sistemi değiştirmek ve yeni laik ve demokratik bir devlet yaratmak istiyor.
Kürtlerin ve İranlıların her zaman farklı talepleri ve farklı mücadeleleri oldu, ancak bugün protesto eden tüm Kürtler ve İranlılar tek bir şey talep ediyor: İran İslam Cumhuriyeti’nin tamamen ortadan kaldırılması ve iktidara geldiğinden beri binlerce kişinin ölümünden şahsen sorumlu olan Ali Hamaney’in istifası.
- Rejim protestolara nasıl yanıt verdi?
Bu rejim, insan hakları konusunda dünyanın en acımasız devletlerinden biridir. Barışçıl gösterilere her zaman şiddetle karşılık verdiler. Kürt şehirlerinde sokakları kan gölüne çevirdiler.
Şimdiye kadar düzinelerce sivil doğrudan ateş edilerek öldürüldü ve yüzlercesi yaralandı. Tutuklananların sayısı henüz belli değil ama daha birçoklarının olduğunu tahmin ediyorum. Bu sayıların artması muhtemel çünkü her şey çok hızlı gelişiyor.
Rejim güçleri insanlara karşı biber gazı, plastik mermi ve bazı durumlarda gerçek mermi kullanıyor. İnsanların evlerine saldırdılar, kapılarını, pencerelerini kırdılar.
Böyle bir şey olduğunda her zaman olduğu gibi rejim protestoların olduğu bölgelerde internet hatlarını kesiyor veya internet hızını düşürüyor. 2019’da Kasım protestoları sırasında iki hafta boyunca tüm ülke genelinde interneti kestiler. Bu süre zarfında 1500 kişi öldürüldü.
Bugün Kürdistan’da protestolar şiddetlenirken ve İran’ın diğer şehirlerine yayılırken aynı şeyin olacağından korkuyoruz. İnternet olmadan halk için durum daha da zorlaşacak ve rejim yüzlerce belki binlercesini sessizce katledebilir.
- Protestolar, ortaya çıktıkları Kürt şehirlerinin ötesine yayıldı ve videolarda göstericilerin ünlü Kürt direniş sloganı “jin, jiyan, azadî”yi kullandığı görülüyor. Sizce bu olaylar daha fazla İranlının İran’daki Kürtlerin karşı karşıya olduğu özel baskının farkına varmasına neden olacak mı? Eğer öyleyse, bunun neye yol açacağını umuyorsunuz? Değilse, neden olmasın?
“Jin, jiyan, azadî” sloganı kesinlikle tüm İranlılar üzerinde etki bırakmıştır ve kadınlar özgür olmayana kadar hiçbir toplumun özgür olamayacağı gerçeği açıktır.
Dediğim gibi, bugün dayanışma gösteriyorlarsa, bunun başlıca nedeni İslami rejime karşı ortak mücadele ve onun ana sembolü olan zorunlu başörtüsüdür.
İslam karşıtı İran medyası ve aktivistleri şimdiye kadar Kürdistan’daki durum hakkında dürüst olmadılar. Hemen hemen hepsi Jina’nın gerçek Kürt kimliği ve etnik kökeninden bahsetmeyi reddediyor. Kürt halkının İran’ın kendi vatanlarını işgaline son verme çağrısı hakkında konuşmayı da reddediyorlar.
Ayrıca İran şehirleri, önce Jina’nın memleketi Seqiz’de ve ardından diğer tüm şehirlerde protestolara yol açan genel grevlere katılmadı. Doğu Kürdistan’daki tüm Kürt partilerin açıkladığı greve İran muhalefeti destek vermedi. Bunun yerine, iyi bir şeyle sonuçlanmayan genel bir yas günü ilan ettiler.
Bu, birçok İranlının Kürtlerle tam bir dayanışma içinde olmadığını gösteriyor. Ve daha önce de belirttiğim gibi, 44 yıldır İran rejiminin Kürtleri katletmesine sessiz kaldılar.
Bu seçici dayanışmaya pek güvenmezdim ama insan değişebilir olduğu için belki de Jina’nın öldürülmesi İran’daki insanların değişmesi, Kürt halkının mücadelesini daha iyi anlaması, daha doğru ve dürüst dayanışma göstermesi için bir başlangıç noktası olabilir.
- Cuma (23 Eylül) gecesi, protestocuların Kürt şehri Oshnavieh’i (Şino) bir süredir kontrol altına aldığı bildirildi. Göstericiler bunu İran’ın herhangi bir yerinde ilk kez yapıyor. Ne olduğunu açıklayabilir misin?
İnsanlar Cuma günü protesto yaparken bazı IRGC (İran Devrim Muhafızları Ordusu) üyelerinin evlerini ele geçirdiler ve ateşe verdiler. IRGC’lerin çoğu şehirden kaçtı ve Mahabad’a gitti. Bu, insanları daha fazla direnmeye motive etti. Birkaç saat sonra şehrin çoğu mahallesini ve caddesini kontrol altına aldılar ve İran rejim güçlerinin tümü şehirden sürüldü. İnsanlar ayrıca Devrim Muhafızları’nın bazı üslerini ateşe verdi. Halk ayrıca, daha fazla İran kuvvetinin şehirlerine girmesini önlemek için diğer şehirlerden Şino’ya giden ana yolları da kapattı.
(Not: Yerel insan hakları örgütleri, rejim güçlerinin Cumartesi günü şehre yeniden girdiğini ve düzinelerce insanı tutukladığını bildiriyor. Kent sakinlerin protesto için greve gittiği bildirildi.)
- İnsanların bilmesini istediğiniz başka bir şey var mı?
Yıllardır insan hakları alanında faaliyet gösteren bir Kürt aktivist olarak Kürt medyasını, Kürt aktivistlerini ve Kürt dostlarını hep sessiz kaldıkları ya da Doğu Kürdistan mücadelesini görmezden geldikleri için eleştirdim.
Hepsini, özellikle Batı ve Kuzey Kürdistan olmak üzere Kürdistan’ın diğer bölgelerindeki Kürtlere ilgi duydukları kadar İran devleti altındaki Kürt halkının sorunlarını araştırmaya ve kendi sorunlarına da ilgi göstermeye davet ediyorum.
Doğu Kürdistan hakkında hiçbir zaman bilgi eksikliği yoktur ve erişim eskiye göre çok daha kolaydır. Sorunlarımıza daha fazla önem vermeli ve uluslararası sahnede bizim sesimiz olmalılar.
İnsanlar bilmeli ki, Doğu Kürdistan, Kürdistan’ın diğer bölgelerine kıyasla en kötü durumda. Pek çok insan bunu bilmiyor çünkü İran’ın kendisi aşırı derecede tecrit edilmiş durumda ve Kürdistan’ı daha da fazla tecrit etti. Ancak internet çağında yaşıyoruz ve rejim artık tüm bilgilerin dışarı çıkmasını engelleyemiyor.
*Çeviri: Yeni Yaşam Kadın Eki
Kaynak: https://www.kurdishpeace.org/research/civil-society/today-all-kurds-and-iranians-demand-one-thing-an-interview-with-a-kurdish-activist-in-iran/
*Yeni Yaşam Kadın Eki’nde yer alan diğer yazıları okumak için tıklayınız