AİHM’in ‘umut hakkı’ kararının ardından AKBK’nin 8 yıldır kayda değer adım atmadığını hatırlatan avukat Alişan Şahin, ‘En son Eylül ayında görüşülecek denildi. Ama bu kaçıncı Eylül?’ diye sordu
İmralı F Tipi Yüksek Güvenlikli Cezaevi’nde ağır tecrit koşulları altında tutulan PKK Lideri Abdullah Öcalan’dan, 25 Mart 2021 tarihinden bu yana haber alınamıyor. Aile ve avukatların yaptığı başvurular sonuçsuz kalırken, insan ve hukuk örgütlerinin başvurularda bulunduğu Avrupa Konseyi’ne bağlı kurumların sessizliği de sürüyor. Özgürlük için Hukukçular Derneği (ÖHD), Toplum Hukuk Araştırmaları Vakfı (TOHAV), İnsan Hakları Derneği (İHD) ve Türkiye İnsan Hakları Vakfı (TİHV), Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin (AİHM) kararlarının denetlenmesi için 26 Temmuz 2021’de Avrupa Konseyi Bakanlar Komitesi’ne (AKBK) başvuruda bulundu.
AİHM, Abdullah Öcalan’ın avukatları tarafından 2003’te yapılan başvuruyu, 18 Mart 2014’te karara bağlamış ve şartlı salıverilme hakkına sahip olmaksızın ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasına mahkum edilmesini Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’ne (AİHS) aykırı bulmuştu. “Öcalan 2” olarak çıkarılan karara rağmen Türkiye, şimdiye kadar bir adım atmadı. AK BK, bunun üzerine ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasıyla ilgili “umut hakkını” doğuracak yasal düzenlemeler ve uygulama değişikliklerinin sağlanması için denetim süreci başlatarak, Türkiye’nin yol haritası sunması için süre vermişti. İnsan hakları örgütlerinin başvurusu kapsamında AİHM’in benzer kararlar verdiği tutuklular Hayati Kaytan, Emin Gurban ve Civan Boltan’ı da kapsıyor. Eylül ayı sonunda verilen sürenin dolmasına rağmen Türkiye, Komite’ye ihlalin kaynağı yasal düzenlemeleri yaptığına veya yapacağına dair bildirimde bulunmuş değil.
Türkiye’nin itirafı
Asrın Hukuk Bürosu’nun 9.1 Kuralı kapsamında yaptığı başvuruya dair de Türkiye, Abdullah Öcalan’ın “umut hakkı”ndan muaf tutulduğunu itiraf etmişti. Buna rağmen 22-23 Eylül’de toplanan Komite’nin, Türkiye’ye “umut hakkı” kapsamında yol haritası için verdiği konuyu gündeme almaması dikkat çekti. AİHM tarafından “umut hakkı” kapsamında karar verilen Hayati Kaytan’ın avukatı, HDP Hukuk ve İnsan Hakları Komisyonu üyesi Alişan Şahin, Abdullah Öcalan üzerinden getirilen ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasını, Komite’nin tutumunu değerlendirdi.
İşkence yasağı
AİHM’in, Abdullah Öcalan, Gurban, Boltan ve Kaytan kararlarını “işkence yasağı” kapsamında ele aldığı ve “umut hakkı”nın ihlal edildiği kararını hatırlatan Şahin, “AİHM, umut hakkında ilk kez müvekkilim Kaytan kararında daha açıklayıcı bir içtihat oluşturdu. Umut hakkını değerlendirirken, Türkiye’de yasal değişikliği yapılan 2005 yılında ölüm cezası yerine getirilen ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasının tahliye imkanı olmaksızın verilmesini AİHM hukuka aykırı buldu” dedi.
Ayrımcı hukuk sistemi
Türkiye’nin Abdullah Öcalan’ın “umut hakkından” muaf tutulduğuna dair itirafını değerlendiren Şahin, Türkiye’de İstiklal Mahkemeleri’nden günümüze süre gelen ikircikli ve ayrımcı hukuk sistemi olduğunu söyledi. Abdullah Öcalan üzerinde 2011 yılından sonra derinleştirilen tecridinde bundan bağımsız olmadığının altını çizen Şahin, “Bu tecride bu ülkenin demokratik güçleri, yargısı, gerekli yanıtları ve karşı duruşu sergileyemediği için bugün meşrulaştırma çabaları görünürde etkisini sürdürmektedir. Ve toplumun geniş bir kesime uygulanan bir durum haline gelmiştir. Bu durumun ortadan kaldırılmasının demokratik, özgürlükçü mücadele yollarını oluşturmak gerekir” ifadelerini kullandı.
AK BK’ye çağrı
Şahin, AİHM’in “umut hakkı” kararının ardından, Avrupa Konseyi Bakanlar Komitesi’nin de 8 yıldır kayda değer adım atmamasını eleştirdi. Türkiye’nin 8 yıl boyunca denetim altında olduğu bu kararlar kapsamında iyileştirme yapmadığının altını çizen Şahin, “Asıl eleştirilmesi gereken bu kararı veren AİHM’in kararının takipçisi, denetleyici ve yerine getirilmesini sağlayıcı olması gereken Avrupa Konseyi Bakanlar Komitesi’nindir. AK BK, 8 yıldır üzerine düşen takip, denetleme mekanizmasını işletmedi. Eylül ayında görüşülecek denildi. Ama bu kaçıncı Eylül, 8 Eylül’dür gündeme alınıyor. Ancak bir takip, yaptırım yok. Sonuç yok. Sorunu halının altına iten, görmezden gelen tavrından dolayı AKBK’si büyük bir eleştiriyi hak ediyor diye düşünüyorum. Avrupa Konseyi Bakanlar Komitesi, ulusalcı anlayışla menfaatler çerçevesinde karar veriyor olması Avrupa Birliği’nin, AİHM’in kararlarını etkisiz kılıyor. AİHM’in kararlarını, yaptırım gücünü tartışmaya açacak şekilde sonunu hazırlıyor. AKBK, 8 yıldır sorumluluğunu yerine getirmiyor. Bir an önce evrensel hukuk kurallarına uygun takip ve denetim yapmalıdır. Biz konseyin kendi varlığı, güvenliği ve kararlarının itibarı için bu yoldan geri dönmesi çağrısında bulunuyoruz” diye konuştu.
Berivan Altan / Ankara-MA