İranlı aktivist Mahmood Amiry Moghaddam, rejimin interneti keserek eylemcilere mesaj vermek istediğini belirtti ve uluslararası kamuoyuna seslendi: Direnenlerin sesini duyurmak önemli
İran’da “ahlak polisi” tarafından katledilen 22 yaşındaki Kürt kadın Jîna (Mahsa) Emini için yapılan eylemler, 11’inci gününde devam ediyor. Yayılan protestolara karşı rejim güçleri tarafından sürdürülen zor kullanma, gözaltı, tutuklama ve saldırılar da sürdüyor. Baskılara rağmen halklar sokağı terk etmiyor. Başörtülerini yakıp, saç kesme eylemi yapan kadınlar öncülüğünde başlayan eylemler tüm dünyaya yayılırken, İran İnsan Hakları Örgütü verilerine göre, ülkedeki eylemlerde en az 54 kişi rejim güçleri tarafından katledildi. Ülkede yayılan protestoların uluslararası boyutta görünürlüğünü azaltmak isteyen İran rejimi ise internet erişimini kesti.
İran’da artarak devam eden protestolara dair Mezopotamya Ajansı’ndan Gözde Çağrı Özköse’nin sorularını İran İnsan Hakları Derneği Direktörü Mahmood Amiry Moghaddam yanıtladı.
- 2019 yılında yine bir ayaklanma durumu yaşanmıştı ve o zaman da İran interneti kesmişti. O eylemlerde basına yansıdığı kadarıyla bin 500 insan öldürülmüştü. İran İnsan Hakları Örgütü ya da diğer İran merkezli insan hakları örgütleri bu rakamı teyit edebildi mi?
Kasım 2019 eylemlerinde Reuters’a kimliğini gizleyen ama İranlı bir yetkili olduğunu ileri süren bir kişi bin 500 kişinin öldürüldüğü bilgisini vermişti. Reuters da bu bilgiyi o kaynağa dayanarak servis etmişti. Bizler İran İnsan Hakları Derneği (İHR), Uluslararası Af Örgütü gibi insan hakları örgütleri olarak bir kaç yüz kişinin ölümünü teyit etmeyi başardık. Ama yine farklı şehirlerden derneğimize ya da başka derneklere gelen ailelerin öldürülen yakınları hakkında konuşmamaları için tehdit edildiğine dair birçok rapor var. Kasım 2019 eylemleri üzerine yaptığımız çalışmalardan çıkarımımız, gerçek rakamın bin 500’ün çok üstünde olduğu. Ancak iletişimde kısıtlamalar, İran rejiminin aile üyeleri, insan hakları savunucuları ve insan hakları raportörlerine yönelik tehditleri ve hayatlarımızın riskte olması nedeniyle, gerçek rakamı ortaya çıkarmak oldukça zor, ama bizim derneğimizin telaffuz edebildiği ve doğrulayabildiği 328’den ve Uluslararası Af Örgütü’nün doğrulayabildiği 324’ten oldukça fazla. İranlı yetkililer bile 200 kişinin öldürüldüğünü kabul etmiş, kendileri de televizyonlarda dile getirmişti. Ancak bu 200 kişinin kim tarafından öldürüldüğü hiçbir zaman telaffuz edilmedi. Ancak bu durum İranlıların çok alışık olduğu bir durum maalesef. İran’da devlet görevlilerinin karıştığı suçlarda, yetkililerin hesap verme sorumluluğu olmaz. Tam bir cezasızlık zırhıyla donanmış durumdalar.
- Kasım 2019’daki eylemlerde pek çok tutuklama da yaşanmıştı, bu tutukluların akibeti ne oldu, takip edebildiniz mi? Bu kişilerden idam edilenler oldu mu? Hala cezaevinde olanlar var mı?
Evet, binlerce kişi tutuklandı. Bunların büyük bir kısmı bir kaç ay içerisinde serbest bırakıldı. Serbest bırakılmaları karşılığında kefalet ödendi veya başka adli kontrol şartları konuldu. Şu anda o eylemlerden tutuklu kaç kişi olduğuna dair elimizde net bir rakam yok, ancak 2019 Kasım eylemlerinde tutuklananların bir kısmının hala cezaevinde olduğunu biliyoruz. Yine bu eylemler sonucu tutuklananların bir kısmına idam cezası verildi. Ancak hiç birisi idam edilmedi. O dönemde idam cezası verilen beş kişinin idamının durdurulması için çok büyük uluslararası kampanyalar düzenlendi. Bu insanları idam etmenin politik bedeli çok büyük olacaktı ve rejim buna cesaret edemedi.
- Şu anda da ciddi bir internet kesintisi söz konusu. Konuştuğumuz pek çok kaynak, Kasım 2019’daki internet kesintisinden ve takip eden süreçten bahsederek tedirginliklerini dile getiriyor. Bu internet kesintisi de sizce benzer bir sürecin habercisi mi?
İnterneti kesmelerinin iki nedeni var. Birincisi, burada işledikleri suçların raporlarla ve videolarla kanıtlanmasının ve dünyaya duyurulmasının önüne geçmek istiyorlar. Ama daha önemli bir sebebi var; eylemcilere bir mesaj vermeye çalışıyorlar. “Sizi kimse duymuyor, görmüyor, size ne istersek yaparız” demeye çalışıyorlar. Böylece eylemcilerin motivasyonunu düşürmek, morallerini bozmak istiyorlar. Şu ana kadar bunu başaramadılar. Günlerdir internet kapalı, ama sokaklar boşalmak yerine gittikçe daha da doluyor. Elbette ki eylemler devam ettiği sürece polis şiddetinin artacağı yönünde ciddi endişelerimiz var.
- Cezaevlerindeki hak ihlallerini takip etmek konusunda pek çok deneyimi olan bir insan hakları örgütü olarak, bu eylemlerde tutuklananların akıbeti ile ilgili neler söyleyebilirsiniz?
Daha önceki eylemlerde tutuklananları takip ettiğimiz zamanlardan kazanılmış deneyimle biliyoruz ki her türlü zor ve baskıyı kullanacaklar. Tutuklulara işkence yapacaklarını biliyoruz. Bu şekilde tutukladıkları eylemcilere dışardan finansal destek ve emir aldıklarını söyletmeye çalışacaklar, bunu her zaman yapıyorlar. İran rejimi bu gibi durumlarda her zaman dışarıya İran içinde halkın bir sorunu olmadığı, bu tip durumların ‘dış güçler’ tarafından organize edildiğini söylemek ister ve bunun için de her yolu kullanır. Bu sefer de tutukladıkları kişilere baskı uygulayacak ve bunları söyletmeye çalışacaklar. İran zaten biliyorsunuz işkence ve kötü muamele ile ünlü. Bu ne yazık ki bekleyeceğimiz bir durum.
- Takip ettiğimiz İranlı insan hakları dernekleri ve pek çok kaynak, eylemler başladığında idam cezası almış olup idamı bekleyen pek çok tutuklunun alelacele idam edilmeye başlandığını, son bir hafta içinde pek çok kişinin idam edildiğini yazdı. Bu doğru mu? Doğruysa bunun nedeni ne olabilir?
Eylemler başladığında idamlarda bir artış oldu evet. Şu an için ne oluyor net bir bilgiye sahip değiliz. Ama genel olarak şunu söylemek mümkün, İran hükümeti idamı toplumda korku salmak ve eylemleri önlemek için kullanır. Öte yandan, az önce de söylediğim gibi, bu artık işe yaramıyor. İdam edilen kişilerin sayısı artsa da insanlar eylemlere katılmaya devam ediyorlar. Ama idamların artmasının temel nedeni dediğim gibi halk arasında korku salmak.
- Bir haftayı geçen eylemler süresince konuştuğumuz pek çok kaynak, yaralıların, çok ağır yaralanmadıkları sürece hastaneye gidemediğini, bunun nedeninin polisin hastanede eylemcileri tutuklamak için pusu kurması olduğunu söylüyor. Bazı kaynaklarımız bize sağlık çalışanlarının ölü ve yaralı sayısının belirlenmesine yardımcı olmak için ilgili raporları insan hakları örgütlerine sızdırdıklarını söyledi. Şu anda hastanelerde durum nedir, anlatabilir misiniz?
Ne yazık ki İran hiçbir uluslararası kural ve yükümlülüğe uymuyor. Bu anlattıklarınıza ek olarak güvenlik güçlerinin ambulansları kullanarak polis ve mühimmat taşıdığına, hatta bu araçları gözaltı aracı olarak kullandığına dair raporlar da aldık. Ayrıca ambulanslara alınan yaralıların hastaneye değil başka yerlere götürüldüğüne dair bilgiler de var. Fakat bunu henüz teyit edemedik. İran’da bu tip büyük eylemlerde her zaman polis hastanelere yığınak yapar. Hastaneye kaldırılan yaralılardan, tedavi dahi edilmeden ifade alırlar, doktor ve hemşireleri dışarıya bilgi vermemeleri konusunda tehdit ederler. Pek çok kez ağır yaralı eylemcilerin hiçbir tedavi görmeden cezaevine nakledildiği de oldu.
- İran’da çalışmalar yürüten insan hakları örgütleri olarak, uluslararası topluma ve gazetecilere bir mesajınız var mı?
Şu anda İran’da insan hakları üzerine çalışan tüm kurum ve örgütler, kısacası İran hükümetinin hoşlanmadığı işler yapan herkes tehlike altında. Dolayısıyla, web sitelerinin kapatılması, siber saldırıya maruz kalması, ya da bizlerin tutuklanması gibi durumların olabileceğini biliyoruz ve buna karşı her türlü önlemi almaya çalışıyoruz. Ama bazen önlemler yeterli olmuyor. Bu nedenle uluslararası topluma ve gazetecilere mesajımız şöyle; Öncelikle, sahada olup bitenler hakkında bilgisi olan herkes, sosyal medya hesaplarımız üzerinden bu bilgileri bize ya da Hengaw, KHRN gibi kurumlara iletsinler. Ülke dışında da burada akrabaları sokakta olan binlerce İranlı var ve bilgi sahibi olabilirler. Bu bilgileri bizlerle ve gazetecilerle paylaşın. Bu, İran’da sokakta direnenlerin sesini duyurmak için son derece önemli. İranlı yetkililer interneti kesti çünkü sesinizin duyulmasını istemiyorlar. Size kimsenin sizi duymayacağı, görmeyeceği mesajını vermek istiyorlar. Size ne istersek yaparız demek istiyorlar. Ancak basın direnenlerin haberini yaptığında, bu sokaktaki halka müthiş bir moral ve motivasyon veriyor ve dahası İran rejimine de bir uyarı niteliği taşıyor. Dünya sizi izliyor ve birgün bu yaptıklarınızın hesabını vereceksiniz diyor.
HABER MERKEZİ