Ha bir de Jîna Mahsa Amini da Haliç Kongre Merkezi’ndeydi. Barış Anneleri’nin şahsında salona muhteşem bir giriş yaptı. ‘Jin, Jiyan, Azadî’ sloganları salonu inletti. Mollaların yüreğine korku saldılar. Kakshar Oramar ‘Rojhilat’ı yalnız bırakmayın’ demişti. Haliç’teki devrimciler Rojhilat’ı yalnız bırakmayacaklarını gösterdiler
Hüseyin Kalkan
Haliç Kongre Merkezi’nde Moğollar’ın ‘Bir şeyler yapmalı’ şarkısı çalıyordu.
Birisi oy peşinde, Öteki rant işinde, Kıyamet değilse bile, Bi şey kopmalı
Bir şeyler yapılması gerektiğine inanan partiler ve hareketler burada bir araya gelmişti. Sadece örgütler değil, binlerce insan da bir şeyler yapmak gerektiğine inandığı için buraya koşmuştu. Türkiye’nin birikimi burada toplanmıştı ve gidişe nasıl dur denileceğini tartışıyordu. Atılan ilk adım önemliydi. Halkların Demokratik Partisi (HDP), Türkiye İşçi Partisi (TİP), Emek Partisi (EMEP), Emekçi Hareket Partisi (EHP), Sosyalist Meclisler Federasyonu (SMF) ve Toplumsal Özgürlük Partisi’nin (TÖP) yer aldığı Emek ve Özgürlük İttifakı’nın program çerçevesini ilan ediyordu. Şimdi bunu binlere taşıyordu ve onlarla tartışıyordu. Bu ittifakta yer alan örgütlerin elbetteki bir tarihsel kökenleri vardı. Birlikte ve ayrı ayrı. Sadece bir isimden, bir bayraktan ibaret değillerdi. Sadece HDP’nin ayrıca altı partiden oluşan birleşenleri, toplumun hücrelerine nüfuz eden ittifakları vardı.
Türkiye ve Kürdistan için
Bir şeyler yapmak öyle kolay değil. Çünkü yapılması gereken Kürdistan ve Türkiye için bir alternatif yaratmaktır. Bunun çalışmaları aylardır sürüyor. İttifak birleşenleri bazen Ankara’da, bazen İstanbul’da bir araya geldiler. Bazen bir bildiri dağıtırken, bazen Cudi’de kesilen ağaçları savunurken. Şimdi artık üzerinde anlaşılan bir program çerçevesi var. Bunu geliştirmek ve genişletmek bundan sonranın işi. Parti liderleri konuşlarında bunu önemle vurguluyorlardı. Bu sıradan bir toplantı değil. Bu toplantı ile ilgili altı çizilmesi gereken birçok nokta var. Bu Kürdistan’ın ve Türkiye’nin birikim ve kökleri çok eskide ve çok derindir. Cumhuriyet ile birlikte başlamış bir mücadeleden söz ediliyor. Kürtlerin ve yoksulların mücadelesi. Bazen farklı kanallardan aksa da, sonunda aynı denize akan bir büyük ırmak bu. Denizlerin ismi zikredildi salonda, Mazlumların ismi zikredildi. Bu üçüncü yol için oluşturulan üçüncü ittifakın diğer ittifaklardan farkı halk dinamiğine dayanmasıdır. Kürtlerin mücadelesi zaten biliniyor. Bu ittifak Kürt mücadelesi ile yoksul Türk, Alevi, Sünni ve diğer toplulukların mücadelesini birleştirme, ekolojist mücadele ile işçi sınıfının mücadelesini birleştirmenin bir yolu idi. Böyle giderse Emek ve Özgürlük İttifakı sadece kağıt üzerinde bir ittifak olmayacak, ülkedeki dengeleri sarsacaktır. Kürsüde konuşan liderler sadece sandığa değil, bu iktidarı tarihe gömeceklerine halklara söz verdiler. Sadece seçim değil bir kurucu güç ve mücadele ittifakı olduklarını ilan ettiler. Bu ittifakın farkı toplantı halindeyken, deklarasyonunu açıklarken, ülkenin başka bir yerinde mücadele içinde olmasıydı. Gençlerin yurt mücadelesi, tutukluların hak mücadelesi, işçilerin ücret ve yaşam mücadelesi, üreticilerin emek ve ürün mücadelesi devam ediyordu. Son günlerde köylülerin topraklarının iktidar yanlısı holdinglerin madden sahaları için bizzat cumhurbaşkanı imzasıyla kamulaştırıldığına dair haber hemen her gün düşüyor haber masalarına. İşte Emek ve Özgürlük İttifakı oradaydı ve orada olmak için bir araya geldiklerini ilan ediyorlardı. Maksadın sadece bir toplantı olmadığını, toplantı sürerken ittifakın bileşenlerinin dört bir yanda bu mücadelelerin içinde olmaları gösteriyordu.
Jîna burda
Ha bir de Jîna Mahsa Amini da Haliç Kongre Merkezi’ndeydi. Barış Anneleri’nin şahsında salona muhteşem bir giriş yaptı. ‘Jin, Jiyan, Azadî ’ sloganları salonu inletti. Mollaların yüreğine korku saldılar. Rojhilatlı gazeteci Kakshar Oremar ‘Rojhilat’ı yalnız bırakmayın” demişti. Haliç’teki devrimciler Rojhilat’ı yalnız bırakmayacaklarını gösterdiler. Rojhilat’a gönderilen selamlardan belliydi…