İran’da Mahsa Amin’nin katledilmesi sonrası başlayan eylemleri değerlendiren gazeteci Porgham, İranda kadınlar uzun zamandır eylem halindeydi ancak Jina Amini’nin başına gelenler bardağı taşıran son damla oldu’ diye belirtti
İran’da ahlak polisleri tarafından katledilen Jina Mahsa Amînî’nin ardından kadınların öncülüğünde başlayan eylemler yayılıyor. Pek çok kentte alanlara çıkan kadınlar, saçlarını keserek, “Jin, jiyan, azadî” sloganlarıyla tepkilerini dile getiriyor. Kadınların öncülük ettiği eylemler ve ahlak polisinin uygulamalarını İranlı gazeteci Dr. Savash Porgham, Mezopotamya Ajansı’ndan (MA) Berivan Altan’a değerlendirdi.
Sahadan bilgi akışına dair en büyük problemin rejim tarafından kesilen internet olduğunun altını çizen Porgham, “Kaynaklarımızla görüşmeye devam ediyor, sokakların durumu neler yaşandığı hakkında bilgileri teyit etmeye çalışıyoruz. Sokaklarda direniş söz konusu. İran’ın tamamını saracak bir durum henüz olmamış durumda ancak eylemlerin olduğu yerlerde İran halkı tepkisini dile getirmeye devam ediyor” dedi.
Porgham, eylemlerin Tahran, Meşhed, Kum, İsfahan, Urmiye, Tebriz, Bandar Abbas ve Kürdistan eyaletine bağlı kentlerinde yoğunlaştığını belirterek, İran coğrafyasının pek çok yerinden de eylem haberleri aldıklarını söyledi.
‘İslam Devrimi’ uygulamaları
Ahlak polisi uygulamalarının 1979’da İslam Devrimi ardından devreye konulan bir metot olduğunu hatırlatan gazeteci Porgham, “Önce sokaklarda İnkılap Komiteleri dedikleri, devrim komitesi adı altında paramiliter, sivil unsurlarla sokakları denetim altına almaya çalıştılar. Daha sonra Besiz ve Devrim Muhafızları eliyle bunu devam ettirdiler. Öte yandan polis işin içerisindeydi. Ancak 2005 yılında Ahlak polisini daha doğrusu tam adı Ahlak Emniyeti Polisi olan bir birimi kurumsallaştırdılar. Aslında toplumsal yaşam içerisinde bütün özgürlük alanları kısıtlamak, kontrol sağlamak ve rejimin sokakta kadınların giyimlerine, başörtülerine, saçlarına, yanında bulunanların kim olduğunu sorgulamaya varan bir kontrol uygulamaya başladılar.”
‘Kadınlar hep eylem halindeydi’
Kadınların “zorunlu örtünme” uygulamasına karşı sokaklarda direndiğini kaydeden Porgham, İran’da kadın uzun zamandır eylem halinde olduğunu söyledi. Kadınların çok önemli aktivist hareketlere başvurduğunu belirten Porgham “Kadınların stadyuma girmesi yasaktı ancak kadınlar erkek kılığına girip, girmeye başladılar. Başörtüsüz görüntülerini sanal medyada paylaştılar. Toplumsal hayatın her alanında başörtülerini çıkarıp hem sivil hem de resmi devlet unsurlarına karşı verdikleri mücadeleyi kayıt altına alıp, görüntüleri dünya ile paylaştılar. Öte taraftan İran’da susuzluktan ekonomik yoksulluğa, işçiler, öğretmenler, hayat pahalılığı ve benzin zammı gibi eylemlerin tamamında kadınların öncülüğünü görüyoruz” diye anlattı.
‘Amini’nin başına gelenler son damla oldu’
Köklü bir geleneğe sahip kadın hareketinin İran’da yükselişe geçtiğini ifade eden Porgham, erkeklerin de zamanla dahil olduğunu fakat kadın başat aktörün kadınlar olduğuna dikkat çekti. Birçok alan başörtüsüz girmenin yasak olduğunu ve bir yerden sonra isyana neden olduğunu söyleyen Porgham, “Jina Amini’nin başına gelenler bardağı taşıran son damla oldu” diye belirtti.
Eylemlere dair gelen veriler arasında çok sayıda ölü ve yaralı bilgisinin de geldiğini belirten Porgham, ancak gelen bilgilerin teyide ihtiyaç olduğunu kaydetti.
Kadınlar artık korkmuyor
“Önemli bir psikolojik eşik aşılmış durumda” diyen Porgham, “Kadınlar artık İran rejiminden korkmuyorlar. Her türlü baskıya, tutuklamaya, sürgüne, hapis cezasına, tehdide hatta öldürülmeye rağmen kadınlar eylemlerini kararlı bir şekilde sürdürüyor ve devam ediyorlar. Bu durum elbette İran müesses nizamı ve rejiminin kurucu ayarları ile oynuyor. İslam rejiminin kurucu ayarlarıyla da oynadığı için bunun yansıması sokaklarda sertliğe dönüşüyor” diye konuştu.
Direniş kazanıma dönecek mi?
Yaşanan direnişin bir kazanıma dönüşüp, dönüşmeyeceğine dair yansımalarını da değerlendiren Porgham, şöyle devam etti: “İran’da farklı çevrelerin birleşemediği bir gerçek var. Pek çok birbirinden farklı taleplerle ortaya çıkan ve sürekli devam eden bir ayaklanma süreci içerisinde İran. Ancak farklı toplumsal kesimlerin yan yana gelip, ortak hedefler belirleyerek, ortak hareket edemedikleri için bir topyekun ayaklanmaya ve bütün ülkeyi saracak bir değişikliğin başlangıcı olacak bir evreye evrilemiyor. Şu anda da durum pek farklı değil. Evet, önemli bir mücadele var ama İran toplumun tüm kesimleri buna aynı derece de destek vermiyorlar. Bu konuda da yükseliş zorlaşıyor, rejimin bastırması da kolaylaşıyor. Çok önemli bir kazanımdır kadınlar için böylesi bir ses getirmek ama bundan sonra bunu çok daha ileri bir aşamaya evrileceğini söylemek erken bir öngörü olur. Bu aşamada izlemeye devam etmek gerekiyor.”
Gösteriler Loristan ve Tebriz’e de yayıldı
Tahran’da başörtüsü zorunluluğu kuralına uymadığı gerekçesiyle ahlak polisleri tarafından gözaltına alınan ve işkenceyle katledilen Kürt kadın Mahsa Amini için Kürdistan Eyaleti ve İran’ın birçok kentinde başlatılan protesto gösterileri yedinci gününde devam ediyor.
İranlı kadınların öncülüğünde başlayan protestolar Tebriz ve Loristan’a da yayıldı. RojNews’te yer alan habere göre Tebriz ve Loristan’da da büyük protestolar başlamış durumda
En az 50 kişi öldü
İran İnsan Hakları Örgütü dün akşam, İran ve Kürdistan Eyaleti’nde Mahsa Amini için yapılan gösterilerin 7 günlük bilançosunu açıkladı.
İran İnsan Hakları Örgütü yaptığı açıklamada, Kürt kadını Mahsa Amini’nin katledilmesine karşı İran ve Kürdistan Eyaleti’nde yapılan protestolarda şu ana kadar 50 kişinin katledildiğini belirtti. Açıklamada eylemlerin devam ettiği ve toplu gözaltların da yaşandığı ifade edildi.
Eylemciler: Onurlu bir yaşam için sokaklardayız
Mezopotamya Ajansı’ndan Gözde Çağrı Özköse İran’nın başkenti Tahran’dan görüştüğü göstericiler internet kısıtlaması nedeniyle VPN ile kısa süreli bağlanarak durumu aktardı.
Tahran’da sokakların hınç hınç dolduğunu, eylemlere sert müdahalelerde bulunulduğunu ifade eden Nazanin, Kürdistan eyaletindeki polis saldırılarının daha da sert olduğunu belirterek, “Yerleşim yerlerinden sabaha kadar insanların sloganları ve çığlıkları geliyor. Sabaha kadar silah sesleri duyuyoruz” dedi.
Hastaneye gidince tutukluyorlar
Arkadaşları ile beraber sokakları terk etmediklerini ifade söyleyen Nazanin, eylemlere ilk günlerde daha çok gencin katıldığını, polislerin sokaklarda insanları katletmesiyle birlikte birçok kişinin ailesi tarafından engellendiğini anlattı. Yükselen direnişi ailelerin de engellemelerinin sonuçsuz kaldığını ifade eden Nazanin, “Baskıcı güçler bize biber gazı ile saldırıyor, insanları pompalı tüfekle vuruyorlar. Çok kişi yaralanıyor ama çok ağır yaralanmadığımız sürece hastanelere gitmiyoruz. Çünkü polisler hastanelerde pusuda bekliyor. Yaralı birisi hastaneye gidince sizi orada daha doktor tedavi bile etmeden tutuklayıp, gözaltı merkezine götürüyorlar” ifadelerini kullandı.
Dünyadaki kadınlara seslenen Nazanin, “Tüm kadınlardan burada olan bitene sessiz kalmamalarını rica ediyoruz, burada kadınlar ve kız çocukları olarak onurlu bir gelecek için sokaklara çıkıyor ve öldürülüyoruz. Bizim sesimizi kesmek için interneti kestiler. Lütfen sesimizi duyurun” dedi.
Kürdistan’da saldırılar daha yoğun
Nazanin, Kürdistan eyaletinde Saqqez kentinde oturan bir arkadaşım sokaktaki kurşun seslerinin günlerdir bir an bile durmadığını söyledi. Sokaklarda tanklar varmış. ‘Sıkıyönetim var’ dedi. Oralarda durum buradakinden de kötü. İnsanları öldürüyorlar. İran’da bütün insanlar mazlumdur. Kadınlar, Kürtler, Farslar, Türkler… Burada hepimiz baskı ve zulüm altında yaşıyoruz. Kürdistan’da saldırılar çok daha yoğun ama hepimiz bu koşulların değiştirilmesi için sokaklardayız. Tek bir talebimiz var o rejim değişikliğidir.”
Tüm araçlar devrede
Kürdistan’ın Kerman kentinde insaların çok öfkeli olduğunu Rawbar ise, halkın sokaklarda olduğunu rejimin ise tüm araçlarını devreye soktuğunu söyledi. Kerman’ın Kasım Süleymani’nin kenti olduğunu söyleyen Rawbar, “Burada eylemciler devasa bir Süleymani posterini indirip ateşe verdiler. Biz Kermaniler bu gibi adamların adıyla anılmak istemiyoruz. Bu sabah da Kasım Süleymani’nin mezarına yakın olan Sarbaz caddesinde çok sayıda tank vardı. Halk mezarlığa gidip eylem yapmasın diye mezarın etrafını barikatlarla çevirip yüzlerce polis yığmışlar” diye konuştu.
Başaracağız
Karaj kentinin abluka altında olduğunu dile getiren Mehrshahr “‘Besiç’ denen, Devrim Muhafızları tarafından finanse edilen, silahlandırılan, sivil giyimli ve görevi halkı korkutmak, bastırmak ve halka şiddet uygulamak olan, hatta resmi dairelerde ve devlet kurumlarında ihbarcılık ve ajanlık faaliyetleri yürüten paramiliter güçleri polislerle birlikte hareket ediyor. Besiç denen bu güçler Suriye’de IŞİD’le birlikte de savaştı. Eylemlere katılanlar daha çok gençler ve kadınlar diyebilirim, ama bir anda karşınıza başörtüsünü çıkarıp yürüyen yaşlı bir kadın da çıkabiliyor. Eylemlerde her türden, her yaştan insan görmek mümkün. Yaşlı, genç, kadın, erkek sokaklardayız” ifadelerini kullandı.
Yaralı ve ölü sayısının her geçen gün arttığına, ama bununla beraber insanların cesaretinin de arttığına işaret eden Mehrshahr, “İnsanlar şiddet arttıkça daha da yiğit oldular. Birbirlerinden cesaret alıyorlar ve korkmuyorlar. Ölü sayısı arttıkça, her ölen bir kişi yerine yüz kişi daha sokağa çıkıyor. Ya başaracağız ya başaracağız” dedi.
Af Örgütü’nden acil eylem çağrısı
Uluslararası Af Örgütü, Mahsa Amini’nin (Jina Emini) İran rejim güçlerinde 16 Eylül’de Tahran’da işkenceyle katledilmesi sonrası başlayan kitlesel eylemlere ilişkin açıklama yaptı.
Uluslararası Af Örgütü’nün açıklamasında, “İran güvenlik güçlerinin giderek artan ölümcül tepkisiyle karşı karşıya kalan protestocuların cesareti, İran’da suiistimal edilen zorunlu örtünme yasaları, yasadışı cinayetler ve yaygın baskı konusundaki öfkenin boyutunu ortaya koyduğu” ifadelerine yer verildi.
Af Örgütü, açıklamasının devamın şunları belirtti: “Şu ana dek 4’ü çocuk en az 30 kişi öldürüldü. Rejimin uyguladığı internet kesintisi sırasında daha fazla kan dökülmesi riskine karşı küresel düzeyde acil eyleme geçilmelidir.”
Tahran’da Mahsa, Mardin’de Pakistan
İran’da Mahsa Amini için birçok merkezde kadınlar öncülüğünde halk ayağa kalkarken, Mardin’de de Pakistan Demir, 16 Eylül’de evli olduğu Mehmet Emin Öner tarafından “başörtü takmadığı” gerekçesiyle katledildi. Yaklaşık 10 yıllık evliliği boyunca şiddet gördüğü, şiddet nedeniyle bir defa bebeğini düşürdüğü ortaya çıkan Demir, Öner hakkında en az 5 defa uzaklaştırma kararı aldırdı ve 2 defa sığınma evine yerleşti. Ancak ailelerinin araya girmesiyle her defasında Öner’le yaşamaya mecbur bırakılan Demir, öldürüldüğü gün olay yerine yakın jandarma karakolu bulunmasına rağmen olaya müdahale edilmedi.
Olaya müdahale etmek isteyen bir kepçe operatörü de yaralanırken, Pakistan Demir’in katledilmesinin ardından başlatılan soruşturma devam ediyor. Otopsi raporunda Demir’in vücudunda 14’ü öldürücü, 49 kesici alet izi olduğu tespit edilirken, fail Öner’in ifadesi de ortaya çıktı. Fail Öner ifadesinde, Demir’i başörtüsü takmadığı için öldürdüğünü söyledi
HABER MERKEZİ