Herdem Fırat
Şêrko Bekes İran’da artan idamların ardından yazdığı bir şiirin son mısralarında şöyle diyordu:
Komara îslamî ya sêdaran
çi li sêdaran neda, ji xewnê heta helbestê û
Ji helbestê heta jinê û ji jinê heta nan,
Av û gul û kaniyan
Ya ku
Komara îslamî ya sêdaran
Nikare bi tu awayî li sêdarê bide
Ayinde û azadî ye…
(Darağacı olan İslam Cumhuriyeti
Neyi darağacına vurmadı ki, hayalden şiire kadar
Şiirden kadına kadar ve kadından ekmeğe kadar,
Su ve gül ve pınarlar
Darağacı olan islam cumhuriyetinin
Hiçbir şekilde darağacına vuramayacağı şey
Gelecek ve özgürlüktür.)
Genç bir Kürt kadın İran İslam cumhuriyeti yobazlarınca sokak ortasında dayakla katledildi. Ama bu sefer işler idam rejiminin istediği gibi olmadı. Bir kadın binlerce kadın oldu ve binler ‘jin, jiyan, azadî’ sloganıyla milyonlara dönüştü. Daha önce de bu slogan birçok yerde yankılanmıştı. Avrupa sokaklarından Afganistan’da Taliban karşısında direnen kadınlara kadar, Rojava’da DAİŞ zulmünden kurtulan kadınlardan Êzidî kadınlara kadar yükselen tek ses ‘jin, jiyan, azadî’ sloganı olmuştu. Sonradan bu slogan hiçbir şekilde yok edilemeyecek denilen ‘gelecek ve azadi’nin ete-kemiğe bürünmüş hali oldu. ‘Jin, jiyan, azadî’ Amina’nın adı oldu ve gerici rejimin yüzüne haykırıldı.
Son birkaç gündür İran’da katledilen Kürt kadın Jîna Mahsa Amini için milyonlar sokaklara dökülmüş durumda. Öncülüğünü Kürt kadınların yaptığı protesto gösterilerinde şimdiye kadar onlarca kişi katledildi. Ancak henüz geri adım yok. Aksine olaylar daha da büyüyor. Dünyadan da destek eylemleri geliyor. Söz konusu İran olunca haberlere yansıyan görüntüler de haliyle dikkat çekici oluyor. Her ne kadar İran denilse de aslında olayların büyük çoğunluğu Kürdistan eyaletinde gerçekleşiyor. Kadınlar ve erkekler hep birlikte Kürtçe ‘Kürdistan Kürdistan, Goristani Faşistan’, ‘Merd Merd Diktator’ ve ‘Jin, Jiyani Azadî’ sloganlarını atıyorlar. Göstericilerin polislerle çatıştığı görüntüler birçok yerden yansıyor. Ama benim dikkatimi çeken polislerle olan çatışmalardan daha çok kadınların eyleme katılımı ve sergiledikleri duruş.
Bir görüntü çok anlamlıydı. Kalabalık bir grup ateş etrafında sloganlar atıyor. Sonra kalabalığın arasından beyaz elbiseler içinde bir kadın çok zarif bir şekilde dans ede ede ateşe yaklaşıyor. Birkaç saniye ellerini açıp gece karanlığında göğe bakıyor. O an kim bilir neler düşünüyordu. Birkaç saniye sonrasında elindeki hicabı müthiş bir estetikle ateşin içine bırakıyor. Hicap ateşle buluşur buluşmaz alev alıyor ve geceyi aydınlatıyor. Hicabı ateşe vermenin heyecanı ve coşkusuyla kadın kalabalığı dönüyor. Yine aynı duruşla kalabalığa karışıyor. O anda birkaç kadın daha gelip hicaplarını ateşe veriyorlar.
Amini saçı göründüğü için katledildi. Ama kadınlar hicapları tek tek ateşe vererek aslında en büyük meydan okumayı sergiliyordu. Bu eylem Şêrko’nun bitirilemez dediği ‘gelecek ve azadi’nin kadın öncülüğünde evrenselleşmesiydi. O anda artık kadını hapsedecek, kadının geleceğini ipotek altına alacak, kadının özgürlüğünü engelleyecek her şey ateşe atılıyordu. Biliniyor, ateş Kürtler için her zaman kutsal olmuştur. Arınmanın ve aydınlanmanın sembolüdür. İşte şimdi de Molla rejiminin karanlık uygulamaları ve politikalarının sembolü olan hicaplar yakılarak arınma ve aydınlanma gerçekleşiyor. Yakılan sadece hicaplar değil, aynı zamanda Molla rejiminin kirli zihniyetidir de. Nasıl ki Dehaq’ın yenilgisi Newroz ateşine dönüştüyse, şimdi de yakılan hicaplar yeni bir devrimin kıvılcımı oluyor.
Bir diğer eylem biçimi de Amini’yi sahiplenmek için kadınların saçlarını kesmesiydi. İran’da başlayan bu eylem şimdiden dünyanın dört bir yanına yayılmış durumda. İstanbul’da ‘jin, jiyani azadî’ sloganları altında saçını kesen bir kadın şöyle diyordu: “Bu saçlar özgürlüğümüzü kısıtlıyorsa keser, atarız.” Kürt kadınının örgütlü mücadelesi dünya kadınlarına da ilham oluyor. Rojava’da savaşan kadınlar dünyada zorbalığa karşı mücadelenin sembolü oldular. Şimdi de Rojhilat’da hicapları yakan kadınlar gericiliğe karşı mücadelenin sembolü oluyorlar.
İran idam rejimi, dine karşı gelmek suçlamasıyla her gün onlarca insanı idam ediyor. Özellikle köhne sisteme karşı gelen insanları hunharca katlediyor. Ama şimdi Rojhilat halkı kadın öncülüğünde buna ‘êdi bes e’ diyor. Ve Ortadoğu devriminin rengini de düşüncesini de güzelliğini de gösteriyor. Jin, Jiyan, Azadî sloganının evrensel hakikati açığa çıktığı gibi ‘Savaşan Özgürleşir, Özgürleşen Güzelleşir, Güzelleşen Sevilir’in de hakikati açığa çıkıyor. Şimdi Kürt kadınının dünyada sevilir olmasını sağlayan da direnişçi ve savaşçı özelliğidir.