JİTEM’in 90’lı yıllarda işlediği suçlar hakkında açılan davalar AKP döneminde ya “zaman aşımı” ya da “beraat” kararları ile tek tek kapatılıyor. Uygulamaları ile 90’lı yıllara rahmet okutan AKP, son olarak Musa Anter Davası’nı kapattı
Sivil anayasa, temel hakların güvence altına alınması ve demokratik ilkelerin hayata geçirilmesi vaadiyle 2002 yılında iktidara gelen AKP, aradan geçen zamanda devreye koyduğu uygulamalar ve sürdürdüğü politikalarla 1990’lı yıllara rahmet okuttu. Vaatlerinin aksine nefret söylemi ve muhaliflere yönelik saldırıları derinleştiren AKP, düşünce ve ifade özgürlüğünü de tamamen ortadan kaldırdı. “OHAL kalktı baskılar bitti. Köyümde özgürce yaşıyorum. Onlar konuşur Ak Parti yapar” billboardlarıyla seçim kampanyası yürüten AKP, 90’lı yıllarda yaşananları kat be kat uyguladı. AKP, bu uygulamalarının yanı sıra Tansu Çiller’in Başbakan, Doğan Güreş’in Genelkurmay Başkanı ve Mehmet Ağar’ın İçişleri Bakanı olduğu dönemde 90’lı yıllarda yaşanan katliamların ve faili meçhul cinayetlerin faillerini bir bir akladı, açılan dosyaları da tek tek kapattı.
Uyuşturucu baronu Hüseyin Baybaşin’in 1996’da, itirafçı Abdulkadir Aygan’ın 2004’te, özel harekatçı Ayhan Çarkın’ın 2011’deki itirafları ve delillere rağmen hiçbir olayın üzerine gidilmedi. Son olarak 30 yıldır sürüncemede bırakılan Kürt bilgesi ve gazeteci Musa Anter’in 20 Eylül 1992’de Diyarbakır’da katledilmesine dair açılan ve JİTEM Ana Davası ile birleştirilen dava, dün zamanaşımı gerekçesiyle düşürüldü. Musa Anter Davası’nda olduğu gibi 1990’lı yıllarda JİTEM’in işlediği birçok suçla ilgili açılan dava da cezasızlıkla sonuçlandı.
Görümlü davası
Şırnak’ın Görümlü köyünde 14 Haziran 1993’te 6 kişinin zorla kaybedildiği gerekçesiyle dönemin 23. Jandarma Sınır Tugay Komutanı Mete Sayar, Görümlü 1. Mekanize Piyade Tabur Komutanı emekli Albay Hasan Basri Vural, 3. Bölük Tim Komutanı Üsteğmen İbrahim Kıraç, Yüzbaşı Murat Ali Yıldız, Kayseri Hava İndirme Tugayı’na bağlı Teğmen Serdar Tekin ve 2. Komando Tabur Komutanlığı’ndan Tansel Erok hakkında “birden fazla kişiyi aynı sebeple öldürmek” suçundan 2013 yılında dava açıldı. Şırnak’ta görülen ilk duruşmada Ankara’ya nakledilen davada, sanıkların hiçbiri tutuklu olarak yargılanmadı. 3 Temmuz 2015 tarihli duruşmada esas hakkında mütalaasını açıklayan savcı, delil yetersizliğinden sanıklar hakkında beraat talebinde bulundu. Ankara 9. Ağır Ceza Mahkemesi, aynı duruşmada mağdur tarafa mütalaaya karşı görüş hakkı vermeden mütalaaya uyarak sanıklar hakkında beraat kararı verdi. 3 Nisan 2018 tarihinde temyiz incelemesi tamamlandı ve beraat kararı Yargıtay tarafından onandı.
Lice Davası
Diyarbakır’ın Lice ilçesinde 22 Ekim 1993’te Jandarma Bölge Komutanı Tuğgeneral Bahtiyar Aydın, bir asker ve 15 sivilin öldürülmesiyle sonuçlanan askeri operasyonla ilgili, olaydan 20 yıl sonra Diyarbakır Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından iddianame hazırlandı. Dönemin Diyarbakır Jandarma Alay Komutanı Eşref Hatipoğlu ve Üsteğmen Tünay Yanardağ’ın “taammüden öldürme, halkı isyana ve birbirini öldürmeye teşvik ve cürüm işlemek üzere teşekkül oluşturma” suçlarından yargılanmaları talep edilen iddianamenin Diyarbakır 8. Ağır Ceza Mahkemesi tarafından kabul edilmesiyle açılan dava, daha sonra “güvenlik gerekçesiyle” Yargıtay 5. Ceza Dairesi tarafından Eskişehir’e nakledildi. Eskişehir’de özel yetkili mahkeme olmadığı gerekçesiyle buradaki mahkeme heyetince Diyarbakır’a geri gönderilen dosya, bu kez İzmir’e taşındı. 7 Aralık 2018 tarihli son duruşmada sanık Hatipoğlu hakkında beraat kararı verildi.
Dargeçit JİTEM Davası
Mardin’in Dargeçit ilçesinde 29 Ekim 1995 ile 8 Mart 1996 tarihleri arasında biri uzman çavuş, 3’ü çocuk, 8 kişinin zorla kaybedilmesiyle ilgili yürütülen soruşturmada, 18 yıl sonra iddianame hazırlandı. İddianamede dönemin Mardin Jandarma Komando Tabur Komutanı Hurşit İmren, Dargeçit İlçe Jandarma Komutanı Mehmet Tire, Dargeçit Merkez Jandarma Karakol Komutanı Mahmut Yılmaz, Karakol Komutanı Yardımcısı Haydar Topçam ve Uzman Çavuş Kerim Şahin’in “taammüden öldürme” suçundan yargılanmaları istendi. Ancak soruşturma dosyasında şüpheli olarak adları geçen, çoğu korucu 16 kişi hakkında kovuşturmaya yer olmadığına karar verildi ve Hikmet Kaya’nın zorla kaybedilmesi dosyaya dahil edilmedi. İHD Mardin Şubesi’nin bu karara itirazını kısmen kabul eden Midyat Sulh Ceza Mahkemesi, kayıp Hikmet Kaya adına yapılan başvuruyu delil yetersizliğinden dolayı reddetmekle beraber, takipsizlik kararı verilen şüpheliler hakkında ek iddianame hazırlanması talebini kabul etti. Hazırlanan ikinci bir iddianameyle Faruk Çatak, Mahmut Ayaz, Naif Çelik, Ramazan Savcı, Kemal Kaya, Mehmet Acar, Faik Acar, Hüseyin Altunışık, Mehmet Emin Çelik, Sadık Çelik, Fethullah Çelik, Osman Demir, Bahattin Ergel de davaya dahil edildi. Dava henüz başlamadan “güvenlik” gerekçesiyle Adıyaman Ağır Ceza Mahkemesi’ne nakledildi. Yargılamaya 27 Nisan 2018 tarihinde 1. Ağır Ceza Mahkemesi’nde görülen duruşmayla devam edildi. Yıllar süren yargılamaların ardından 4 Temmuz 2022’de görülen karar duruşmasında, sanıklar hakkında “atılı suçları kanunî tanıma uygun şekilde işlediklerini tereddütsüz ortaya koyabilecek nitelikte, somut, kesin, inandırıcı delil elde edilemediği” gerekçesiyle beraat kararı verildi.
Kızıltepe JİTEM davası
Mardin’in Kızıltepe ilçesinde 1992-1996 yılları arasında 22 kişinin yasadışı keyfi infaz edilmesi veya zorla kaybedilmesine ilişkin emekli Albay Hasan Atilla Uğur, dönemin Diyarbakır İl Jandarma Komutanı Albay Eşref Hatipoğlu, Jandarma Komando Bölük Komutanı Ahmet Boncuk, Başçavuş Ünal Alkan ve köy korucuları Abdurrahman Kurğa, Mehmet Emin Kurğa, Ramazan Çetin, Mehmet Salih Kılınçaslan ile İsmet Kandemir hakkında, 22 yıl sonra “silahlı örgüt kurmak veya yönetmek, silahlı örgüte üye olmak ve tasarlayarak öldürmek” suçlarından dava açıldı. Dava daha başlamadan “güvenlik” gerekçesiyle Ankara’ya nakledildi. Ankara 5. Ağır Ceza Mahkemesi’nde 3 Mart 2015 tarihinde görülen ilk duruşmada, sanıklar Hasan Atilla Uğur ve Eşref Hatipoğlu’nun rütbeleri nedeniyle dosyanın izin istemiyle HSYK’ya gönderilmesine karar verildi. 15 Ocak 2016 tarihli duruşma öncesi HSYK’nın sanıkların “silahlı örgüt kurmak” ve “tasarlayarak insan öldürmek” suçlarından yargılandıkları için izin alınmasına gerek olmadığına ve doğrudan kovuşturma yapılabileceğine hükmeden kararı mahkemeye ulaşmasıyla yargılama başladı. 9 Eylül 2019 günü görülen karar duruşmasında, tüm sanıklar hakkında beraat kararı verildi.
Yüksekova JİTEM Davası
Çoban Nezir Tekçi’den 28 Nisan 1995’te Hakkari’nin Yüksekova ilçesine bağlı Yukarı Ölçek mezrasında askerler tarafından gözaltına alındıktan sonra bir daha haber alınamadı. Babası Halit Tekçi’nin başvurusu üzerine 1997 yılında askeri savcılık tarafından başlatılan soruşturmada, kısa sürede takipsizlik kararı verildi. 2010 yılında zorunlu askerlik yaptığı sırada Nezir Tekçi’nin öldürüldüğünü gördüğünü söyleyen Yunus Şahin’in yaptığı tanıklık, soruşturmanın yeniden başlatılmasına yol açtı. Soruşturma sonucu emekli Albay Ali Osman Akın ile Yarbay Kemal Alkan hakkında, “canavarca bir his sevki ile veya işkence ve tazip ile kasten öldürme” suçlamalarıyla Hakkari Ağır Ceza Mahkemesi’nde dava açıldı. Güvenlik gerekçesiyle Eskişehir 1. Ağır Ceza Mahkemesi’ne nakledilen davada, savcılık mütalaasında şüpheden uzak ve kanaat uyandırıcı delil elde edilmediği gerekçesiyle sanıkların beraatlarına karar verilmesini talep etti. 11 Eylül 2015 tarihinde görülen karar duruşmasında, mahkeme sanıklara isnat edilen suçun sabit görülmemesi nedeniyle emekli Albay Ali Osman Akın ve Yarbay Kemal Alkan’ın oy birliğiyle beraatlarına karar verdi.
Derik Davası
Mardin’in Derik ilçesinde 1992-1994 yılları arasında yasadışı keyfi infaz edilen veya zorla kaybedilen 13 kişiyle ilgili dönemin Derik Jandarma Komutanı Tuğgeneral Musa Çitil hakkında, “birden fazla kişiyi aynı sebeple öldürmek” suçundan 20 yıl sonra 2012 yılında dava açıldı. Adalet Bakanlığı’nın talebi ve Yargıtay 5. Ceza Dairesi’nin onayı ile “güvenlik” gerekçesiyle Çorum’a nakledilen davada, tutuksuz yargılanan Musa Çitil, 21 Mayıs 2014 tarihli karar duruşmasında beraat etti. Temyiz edilen dosyada beraat kararı 2 Haziran 2015 tarihinde Yargıtay 1. Ceza Dairesi tarafından onandı. Yargılama sırasında Ankara Bölge Jandarma Komutanlığı’nda görevini sürdüren Musa Çitil, 8 Haziran 2015 tarihli YAŞ kararlarında terfi ettirilerek, Tümgeneral oldu. 8 Ağustos 2015 tarihinde Diyarbakır Bölge Jandarma Komutanlığı’na, 22 Temmuz 2017 tarihinde ise Jandarma Genel Komutan Yardımcılığı’na terfi ettirildi. Çitil, bu görevi sürdürürken Ağustos 2022’de emekli edildi.
Cizre Davası
1993-1995 yılları arasında zorla kaybedilen 21 kişiyle ilgili dönemin Cizre Jandarma İlçe Komutanı emekli Albay Cemal Temizöz, eski Cizre Belediye Başkanı Kamil Atak, Kukel Atak, Temer Atak, Adem Yakin, Fırat Altın (Abdulhakim Güven), Hıdır Altuğ ve Burhanettin Kıyak hakkında, “cürüm işlemek için teşekkül oluşturmak ve bu teşekküle katılarak mensubu olmak, insan öldürmeye azmettirmek ve insan öldürmek” suçlarından 2009 yılında dava açıldı. Cemal Temizöz, Kamil Atak, Temer Atak, Adem Yakin, Fırat Altın (Abdulhakim Güven) ve Hıdır Altuğ’un tutuklu yargılanmaya başladığı, Kukel Atak’ın 2010’da, Burhanettin Kıyak’ın 2012’de tutuklandığı dava, Diyarbakır 6. Ceza Mahkemesi’nde başladı. Daha sonra özel yetkili mahkemelerin kaldırılmasıyla dava Şırnak’a gönderildi, oradan da güvenlik gerekçesiyle Eskişehir 2. Ağır Ceza Mahkemesi’ne nakledildi. Bu süreçte Adem Yakin, Burhanettin Kıyak ve Cemal Temizöz tutuklu kaldıkları süre dikkate alınarak tahliye edildi. 5 Kasım 2015 tarihli karar duruşmasında, Cemal Temizöz ve diğer sanıkların tamamı beraat etti.
Vedat Aydın Davası
Diyarbakır’daki evinden 5 Temmuz 1991 tarihinde kaçırılarak katledilen ve cenazesi 2 gün sonra Elazığ’ın Maden ilçesinde bir köprünün altında bulunan Halkın Emek Partisi (HEP) Diyarbakır İl Başkanı Vedat Aydın’ın failleri de bulunmadı. Aydın’ın ölümünün ardından başlatılan soruşturma, Elazığ Cumhuriyet Başsavcılığının yetkisizlik kararının ardından Malatya Cumhuriyet Başsavcılığına gönderildi. 20 yıl boyunca rafta bekletilen soruşturma dosyasında, 3 Kasım 1996’daki “Susurluk Kazası”nın ardından hazırlanan raporda, cinayetin devlet içinde odaklanan bir çete tarafından yapıldığı belirtilmesine rağmen bir gelişme sağlanmadı. Dosyanın zamanaşımı kapsamında düşmesine kısa bir süre kala Abdulkadir Aygan’ın cinayete ilişkin itirafları dosyaya girdi. Bu gelişmeyle birlikte 2011 yılında dosyanın zaman aşımı süresi 10 yıl uzatıldı. Bu kez olay yeri Diyarbakır olması nedeniyle soruşturma Diyarbakır Cumhuriyet Başsavcılığı’na devredildi. Aydın’ın ölümüne ilişkin başlatılan ve 1990’lı yılların ilk faili meçhul cinayet dosyası olarak da bilinen soruşturma, herhangi bir adım atılmaması nedeniyle davaya dönüşmeden 5 Temmuz 2021’de zaman aşımı nedeniyle düşürüldü.
Ankara JİTEM Davası
1993-96 yılları arasında Ankara’da Altındağ Nüfus Müdürü Abdülmecit Baskın’ın da bulunduğu zorla kaybedilen 19 kişiye ilişkin ilk soruşturma 2011 yılında başlatıldı. 20 Eylül 2013 tarihinde zamanaşımı riskinden dolayı Abdülmecit Baskın cinayetiyle ilgili iddianame hazırlandı. 19 Aralık 2013 tarihinde hazırlanan yeni iddianameyle Namık Erdoğan, Metin Vural, Recep Kuzucu, Behçet Cantürk, Savaş Buldan, Haci Karay, Adnan Yıldırım, İsmail Karaalioğlu, Yusuf Ekinci, Ömer Lutfi Topal, Hikmet Babataş, Medet Serhat, Feyzi Aslan, Lazem Esmaeılı, Asker Smıtko, Tarık Ümit, Salih Aslan ve Faik Candan cinayetleri de yargılamaya dahil edildi. Sanıklar Mehmet Ağar, İbrahim Şahin, Korkut Eken, Ayhan Çarkın, Ayhan Akça, Ziya Bandırmalıoğlu, Ercan Ersoy, Ahmet Demirel, Ayhan Özkan, Seyfettin Lap, Enver Ulu, Uğur Şahin, Alper Tekdemir, Yusuf Yüksel, Abbas Semih Sueri, Lokman Külünk, Mahmut Yıldırım, Nurettin Güven, Muhsin Korman’ın, “cürüm işlemek için oluşturulan silahlı teşekkülün faaliyeti kapsamında insan öldürmek” suçlarından yargılandığı dava, Ankara 1. Ağır Ceza Mahkemesi’nde başladı. Davada yargılama devam ediyor.
Mehmet Sincar Davası
Faili meçhul cinayetleri araştırmak için gittiği Batman’da 4 Eylül 1993’te Demokrasi Partisi (DEP) Milletvekili Mehmet Sincar ve DEP yöneticisi Metin Özdemir öldürüldü. Cinayeti önce aşırı milliyetçi Türk İntikam Tugayı adlı bir örgüt üstlendi. Olaydan sonra dönemin devlet bakanları Necmettin Cevheri ve Mehmet Gökhan, katilin yakalandığını açıkladı. Ancak dönemin İçişleri Bakanı Mehmet Gazioğlu, bu bilgiyi yalanladı. Cinayetle ilgili yürütülen soruşturmada uzun süre sonuç alınmazken, ‘Susurluk Raporu’nda Sincar’ın eski Emniyet Genel Müdürü Mehmet Ağar, JİTEM elemanları Yeşil kod adlı Mahmut Yıldırım, itirafçılar Alaattin Kanat, İsmail Yeşilmen, Mesut Mehmetoğlu, Adem Yakın tarafından öldürüldüğü belirtildi. Susurluk Raporu’na rağmen cinayetle ilgili adı satırlı saldırılar, adam kaçırma, domuz bağıyla işkenceli ölümlerle gündeme gelen Hizbullah lideri Hüseyin Velioğlu’nun öldürüldüğü döneme kadar herhangi bir gelişme yaşanmadı. Velioğlu’nun 17 Ocak 2000’de İstanbul Beykoz’da bir villada öldürülüp Hizbullah’ın bazı arşiv bilgilerinin ele geçirilmesiyle, cinayette yeni bir gelişme yaşandı. Ele geçirilen arşivlerde kod adı Hüseyin olan Hizbullah tetikçisi Cihan Yıldız’ın ismine ulaşıldı.
Bu baskında ele geçirilen dokümanlar sonucu 7 yıl sonra Hizbullah tetikçisi Cihan Yıldız hakkında soruşturma başlatıldı. Kırmızı bültenle aranan Yıldız, kaçtığı Avusturya Viyana’da İnterpol tarafından 2008’de yakalanarak Türkiye’ye iade edildi. Yıldız, 10 Eylül 2008’de tutuklandı. 6 Hizbullah saldırından sorumlu tutulan, Mehmet Sincar cinayeti dahil 2’sine katıldığı tespit edilen Yıldız hakkında Diyarbakır 6’ıncı Ağır Ceza Mahkemesi’nde dava açıldı. Mayıs 2013 tarihindeki karar duruşmasında, Yıldız’a “Türkiye Cumhuriyeti anayasanın tamamını ya da bir kısmını tağyir, tebdil ve ilgaya teşebbüs” suçundan ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası verildi. Mahkeme sanığın geçmişi, fiilden sonraki ve yargılama sürecindeki davranışları göz önüne alınarak, ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasında indirime giderek, Yıldız’ın cezası müebbet hapis cezasına çevrildi.
Karar, 24 Haziran 2014’te Yargıtay tarafından onanmasıyla kesinleşti. Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin (AİHM) Devlet Güvenlik Mahkemeleri’nde (DGM) askeri üyenin bulunması nedeniyle yapılan yargılamalarda “adil yargılanma hakkının” ihlali yönünde karar vermesiyle, Yıldız’ın avukatı yeniden yargılanma talebinde bulundu. Başvuru üzerine yeniden yargılama kararıyla birlikte Yıldız, 11 yıllık tutukluluğunun ardından tahliye edildi.
Devam eden yargılamalarda bir gelişme yaşanmazken, 4 Eylül 2023’te zamanaşımına uğrayacak olan Mehmet Sincar Davası da cezasızlıkla karşı karşıya.
DİYARBAKIR