Abdullah Öcalan ile görüşme talebinde bulunan 350 avukattan biri olan Almanyalı hukukçu Lukas Theune, Türkiye’nin kendi kendine ‘şu kişiyi umut hakkından muaf tuttuk’ demek gibi bir hakkı olmadığına vurgu yaptı
Avrupa’da 22 ülkeden 350 avukat, İmralı F Tipi Yüksek Güvenlikli Cezaevi’nde ağır tecrit koşullarında tutulan PKK Lideri Abdullah Öcalan ile görüşme talebiyle 13 Eylül’de Adalet Bakanlığı’na başvurdu. İmralı’da 18 aydır sürdürülen haber alınamama haliyle derinleştirilen tecrit halinin işkencenin önlenmesi konusunda uluslararası ihlal teşkil ettiğini belirten avukatlar, aynı başvuruyu Avrupa Barolar Birliği, Türkiye Barolar Birliği ve uluslararası insan hakları örgütlerine de yaptı.
İmzacı avukatlardan Almanyalı hukukçu Lukas Theune, Mezopotamya Ajansı’ndan Gözde Çağrı Özköse’ye yaptıkları başvuruya ilişkin değerlendirmelerde bulundu.
Tüm yasaların ihlali
İmralı’daki tecrit durumunun bir benzeri olmadığının altını çizen Theune, “Bazı benzer koşullar Guantanamo’da da var denebilir. Bunun dışında ABD’nin geçmişte Küba’da tutukluları avukatlarıyla görüştürmeden tuttuğu bilinen bir gerçek. Fakat İmralı’da süren bu durum şu an için benzersiz diyebiliriz. Burada Öcalan 2019’dan, diğer 3 tutuklular ise 2015’ten beri avukatlarına erişim olmaksızın tutuluyor. Bu durum bütün dünyada var olan tüm yasaları ihlal ediyor” dedi.
Uluslararası anlaşmalara göre, her tutuklunun, her zaman avukatıyla görüşme hakkı olduğunun altını çizen Theune, “Bu her ülkenin hem kendi yasalarında hem uluslararası anlaşmalarda açık ve net bir şekilde yazılmıştır. Türkiye’nin İmralı’da yaptığı ise dediğim gibi benzersiz bir durum ve bunu temize çıkarmak, haklı göstermek için söyleyebilecekleri hiçbir şey yok” diye belirtti.
Tepkiden korktu
Öcalan’ın 25 Mart 2021’de aniden daha önce kendisine kullandırılmamış olan telefon hakkından faydalandırıldığını, bu durumun çok kritik bir zamana denk geldiğini ve AKP hükümetinin bu durumu siyasi anlamda bir avantaja çevirmeye çalıştığını ifade eden Theune, şöyle devam etti: “AKP rejimi, dünyada ve Türkiye’de Kürt illerinde Öcalan’ın sağlık durumuyla ilgili pek çok insanın endişelenmekte olduğunu biliyordu. Bu endişenin büyümesi durumunda ortaya çıkacak tepkiden korkuyordu. Bunu da politik bir hamleyle avantajlarına çevirmeye çalıştılar. O dönemde oluşturulan bu politik baskının tekrar oluşturulması gerektiğini düşünüyorum ki, meslektaşlarımız müvekkilleriyle görüşebilsin ve her insanın hakkı olduğu gibi müvekkillerini savunabilsin.”
Herkes tepki göstermeli
İmralı’da avukat görüşünün engellenmesinin uluslararası insan hakları ihlalinin yanı sıra Birleşmiş Milletler (BM) Sözleşmesi’nin de ihlali anlamına geldiğini söyleyen Theune, bu anlamda Türkiye’ye yaptırım uygulanabileceğini, uygulanmamasının ise politik bir karar olduğunu vurguladı. Theune, “Avrupalı devletlerin süregelen tecride yönelik yaptırım uygulama hakkı var. Yeter ki Türkiye ile işbirliklerini durdursunlar” ifadelerini kullandı.
Tecride ilişkin zaman içinde pek çok kampanya başlatıldığını sözlerine ekleyen Theune, “Yalnızca Türkiye’de, son dönemde 800’e yakın avukat Abdullah Öcalan’la görüşme başvurusu yaptı. Şimdi bizler, 350 Avrupalı avukat olarak bir başvuru daha yaptık. Dünyanın çeşitli yerlerinden 750 avukat daha bugün bir başvuru daha yaptı. Ama İmralı’da gerçekleşen bu korkunç duruma sadece avukatların odaklanması yeterli değil. Tüm dünya halklarının İmralı’da gerçekleşen bu eşi benzeri olmayan hak ihlaline ses çıkarması gerekiyor. Baskı oluşturmamız gerekiyor. Sesimizi daha gür ve daha güçlü çıkarmamız gerekiyor. Bütün bunları yapabilirsek, bu Erdoğan’ın altından kalkamayacağı bir siyasi bedele denk gelecek. Öcalan ve diğer 3 tutukluyu avukatlarıyla görüştürmek zorunda kalacak” ifadelerini kullandı.
Türkiye suç işliyor
Türkiye’nin yakın zamanda Öcalan’ın “umut hakkı”ndan muaf tutulduğunu açıkladığını hatırlatan Theune, “Türkiye’nin kendi kendine ‘şu kişiyi umut hakkından muaf tuttuk’ demek gibi bir hakkı yok. Bu hukuki değil. Hiçbir ülkenin, hiç kimsenin kendi kendine yasaların üstünde kararlar verme hakkı yok. Bu durumda yasadışıdır. Türkiye, yine suç işliyor. Peki bu önlenebilir mi? Bu da politik bir sorun. Çünkü İmralı hapishanesi Türkiye kontrolü altında. Gidip ‘siz yasaları çiğniyorsunuz’ deyip oradaki tutukluları alıp çıkamaz hiç kimse. Bunu engelleyecek mekanizma yok mu? Var. Hukukun ta kendisi. Ancak dediğimiz gibi, Türkiye bir haydut devlet haline gelmiş durumda ve hiçbir yasayı veya mahkeme kararını umursamıyor” ifadelerini kullandı.
Avukatla görüşme hakkına dikkat çeken Theune, sözlerini şöyle noktaladı: ” Ne olursa olsun her insanın, her tutuklunun ailesi ve avukatları ile görüşme hakkı, temel insan hakkıdır. Abdullah Öcalan temel insan haklarından yararlanmalıdır. Mesele bu kadar basit.”
ANKARA