Bu yazının yazıldığı gün, Musa Amca’nın- Apê Musa’nın katledilmesinin yıldönümü… Aradan çok uzun yıllar geçti ama 75 yaşındaki Kürt bilgesini öldüren kontra elemanlar bugüne kadar yakalanmadı; büyük bir cezasızlık devam ediyor.
Musa Amca’yı tanıyanlar bilirler. Gerçekten son derece renkli ve özel bir insandı. Musa Amca…
Ben şahsen Musa Amca’yı tanımış, onunla vakit geçirmiş olmayı büyük bir şans olarak görüyorum. Musa Amca zeki, inançlı, komik, kibar, kızdığında küfürbaz, dünyanın en tatlı, en karmaşık ve en sıcak insanıydı
Musa Amca politik olarak birbirinden farklı görüşlere sahip olsalar da, çok sayıda Kürt hayranı ve arkadaşı olan bir insandı. Tek kırmızı çizgisi vardı. Kürt hareketine laf söyletmezdi. Benim yanımda konuşmayın, gerisine karışmam derdi.
Musa Amca aynı zamanda Kürt Özgür Basın camiasının da çok önemli bir önderiydi. Yazı yazdığı Özgür Gündem, çok fazla baskıya uğrayan bir yayın organıydı. Birçok yazarı, çizeri hatta küçük yaştaki dağıtımcıları dahi silahlı saldırılara, kontrgerilla cinayetlerine maruz kalıyorlardı ve Musa Amca bütün bu olaylar için çok büyük acı çekiyordu.
Musa Amca’nın özellikle Hüseyin Deniz katledildiğinde yaşadığı acıya çok yakından tanık oldum. Sürekli ağlıyordu ve “onun için bir yazı yazacağım ama çok zor benim için” diye söylüyordu. Ve sonra bir yazı yazdı Hüseyin Deniz için; yazının başlığını da “Senin Toprağını Öpeyim Hüseyin” diye koymuştu.
Bugün Musa Amca’nın kızı sevgili Rahşan ablanın yazdığı anıları okuduğumda, Musa Amca’nın nasıl renkli bir kişi olduğuna daha çok inandım. Örneğin daha önce hiç duymamıştım Safiye Ayla’yla arkadaş olduklarını… Hatta Safiye Ayla’nın Musa Amca’nın düzenlediği Kürt gecelerinde ücretsiz sahneye çıktığını da…
İşte Musa Amca böylesine çok renkli ve çok değişik çevrelerden arkadaşı, dostu olan bir insandı. Onunla aynı masada olmak, hatta sadece onunla değil, Yaşar Kemal’le, Faki Hüseyin Sağnıç’la, Çetin Altan’la ve Musa Amca’yla aynı masada olmak mutluluğuna erişmiş insanlardan biriyim, ne güzel ki…
Musa Amca katledilmeden bir süre önce Diyarbakır’a bir etkinliğe davet edilmişti. Herkes ona “gitme” diyordu. Çünkü herkes korkuyordu. Diyarbakır’a gitmesinden bir hafta önce Maltepe’de bulunan evinin önünde gece arabalarla gelen şahıslar silah patlatarak ve tehdit ederek gittiler.
Herkes anlamıştı. Bu bir uyarıydı. Ve herkes çok endişeliydi. Ancak o kararını vermişti; Diyarbakır’a gidecekti ve Diyarbakır’a gitti.
Onun katledildiğine ilişkin haber, bütün Kürtlerin yıkılmasına neden oldu. Gerçekten herkes çok acı çekiyordu. Hangi zihniyet bu yaşta bir insanı katledebilirdi, bunu anlamak mümkün değildi.
Bugün Musa Amca’nın katledilmesinin yıldönümü. Ve onun katledilmesine ilişkin açılmış dava, aslında göstermelik olarak açılmış dava. Belki de zamanaşımıyla son bulacak ve dava düşecek.
Musa Anter’i katledenler nefretle anılacaklar. Ama Musa Anter her zaman sevgiyle, saygıyla ve gülümsemeyle anılacak.