Tavuklar, yaban hayattan çekip aldığımız, sosyalleştirdiğimiz hayvanlardır.
Evcileştirdiğimız diğer hayvanlar gibi onlar da sosyalleştikçe kendilerini koruma becerilerini yitirdiler. Koruma işini bakıcıları üstlendi.
Yaban hayatlarındaki gibi özgürler mi peki? Değiller tabii ki!
Yaban hayatdaki tam özgür tavuklara göre, ‘adli kontrol koşullu serbest bırakılmış’ tavuklardır diyebiliriz onlara.
‘Adli kontrol koşullu tavuklar’ ne demek?
– Tümden başıboş değil, ama gökyüzünü görebilen, toprağa basabilen ve eşinebilenler,
– Akşam olduğunda kendilerine sunulan barınaklarında gecelemeleri için içeri alınanlar,
– Aynı zamanda 8-10 tavuğa bir horoz hesabıyla aile halinde yaşayan, cinselliklerini özgürce yaşayanlar demek.
Bu kanatlı ailesini, küçük aile çiftçilıği yapanlar yetiştiriyor genellikle. Günlük, haftalık nakit ihtiyaclarını yetiştirdikleri bu tavuk ve onların yumurtalarından sağlıyorlar. Bu yüzden kredi kartı pek kullanmaz, bankaların pençelerine düşmezler.
Aile hayatı yaşayan bu tavuklar gezindikleri için günlük sporlarını yapıyorlar, yani idmanlılar! İdmanlı oldukları için kanları temiz, eti sıkı, ürünleri besin bakımından daha zengin.
Bir de, günyüzü görmeyen, yeri eşele(ye)meyen ‘tam tutsak, idam mahkumu olup, hücrelerinde idam edilme sıralarını bekleyen’ tavuklar var.
Bu tavukların, yemleri ve suları insan eli değmeden elevatorlar aracılığıyla yemliklere, boru-hortum marifetiyle suluklarına gelir. Yani ‘yedikleri önlerinde, yemedikleri arkalarında.’ Ama bu saltanatları 45 gün sürer ancak.
Onlara biçilen ömür, yem katkı maddeleri ve antibiyotik desteğinde azami 45-46 gündür.
Kısacası onlar, dünyaya gelmeden, dünya değiştirenlerdir.
Çünkü yaşadıkları sürece gökyüzünü göremez, yere bas(a)maz, gezin(e)mezler. Dünyadan bihaberdirler yani. Bunları aileler yetiştirmez. Şirketler imal eder. Horozsuz aileler oldukları için cinselliklerini de yaşa(ya)mayanlardır.
Gezinemedikleri için de idmansızdırlar! İdmansız oldukları için kanları gezinen tavuğunki kadar temiz ve ürünleri besin bakımından onlarınki kadar zengin de değildir.
İşte böyle ahval. Unutmayalım; “Ne Yiyiyorsak O’yuzdur!”