Kobanê Davası avukatları : Uydurma deliller ile tutuluyorlar, tanık beyanları çelişkili, bu bir intikam davası. Bu hukuksuzluğa karşı HDP ile dayanışma zamanı
Halkların Demokratik Partisi (HDP) eski Eş Genel Başkanları Figen Yüksekdağ ve Selahattin Demirtaş’ın da aralarında olduğu 20’si tutuklu 108 ismin yargılandığı Kobanê Davası’nın avukatları, HDP Genel Merkezi’nde dava sürecine dair basın toplantısı düzenledi. HDP Hukuk ve İnsan Hakları Komisyonu Eşsözcüsü Nuray Özdoğan, davanın sadece HDP değil, HDP siyaseti etrafında toplanan tüm kesimlere dönük bir “kumpas davası” olduğunu belirtti.
HDP Hukuk ve İnsan Hakları Komisyonu Eşsözcüsü Nuray Özdoğan, HDP’li siyasetçilerin uydurulmuş delillerle cezaevinde tutulmaya devam edildiğini belirterek “HDP’nin temsil ettiği ve siyaseten mücadelesini yürüttüğü demokratik, özgürlükçü yaşamın savunanlara karşı savaş ve çatışma ile beslenenlerin yürüttüğü bir yargı süreci şahitlik ediyoruz.” dedi. Yargılamanın faşizm dönemlerinin karakterini gösteren, siyasi saiklerle devam eden toplu saiklerle devam ettiğini söyleyen Özdoğan, “DAİŞ’in soykırım tehdidi altına olduğu kadınların ve çocukların yaşam hakkını koruma amaçlı tweetler üzerinden yürütülen yargılama aslında bu yargılamayı yürütenlerin bulunduğu tarafı da göstermektedir. Hala adalet bekleyen, hayatını kaybetmiş olan insanların iktidarın siyasi hesaplarının parçası haline getirilmesi, o kişilerin gerçek ölümlerinin gerçek sorumlularını araştırılmaması ayrıca acı verici bir tablodur” diye konuştu.
‘Deliller kapalı kapılar ardında üretildi’
Özdoğan, dosyada yürütülen tüm işlemlerin siyasi işlemler olduğuna işaret ederek, “Hiçbir yargısal niteliği yoktur. Özellikle savunma hakkının ihlal edildiği, savunmaların süreyle kısıtlandığı, delilerin mahkemenin ve savcının keyfine göre tartışıldığı, delillerin kapalı kapılar ardından üretildiği, avukatların baskı ve tehditle avukatlık yapmaya çalıştığı bir yargılama süreci yürütülüyor. Bizim cephemizde bunun adı düşman ceza hukukudur. Müvekkillerimiz haksız hukuksuz bir şekilde cezaevinde düşman infaz hukuku uygulamalarıyla da karşılaşmakta. Bizler yargının cübbesini kendisine kılıf yapmışların yürüttüğü yargılamaların hukukla ve adaletle bağı olmadığını düşünüyoruz” diye belirtti.
Av. Yiğiter: Bu bir intikam davası
Davayı başından beri “kumpas” olarak tanımladıklarını belirten Avukat Cenk Yiğiter, davanın kovuşturmanın her aşamasında modern hukukun en kırmızı çizgilerinin pervasızca ihlal edildiği, HDP’ye ve HDP’li siyasetçiler yönelik bir kumpas davası olduğunu söyledi. Davanın aynı zamanda bir intikam davası olduğunu ifade eden Yiğiter, “İntikam alınmak istenilen HDP olsa da tüm yurttaşların hukuki güvenliğin tehdit altına aldığı bir süreç. 12 Eylül sürüyor. AİHM Demirtaş kararı var, 6 Ekim 2014 günü HDP’nin çağrılarını değerlendiriyor. Bu çağrılar tamamen siyasi ifade sınırları içerisinde diyor. Bu çağrılarla 7-8 Ekim’de yaşanan bir nedensellik bağı yoktur diyor. Hal böyleyken, AİHM’in bu kararı hem soruşturma hem mahkeme ‘AİHM incelemesine girmeyen deliller var’ diyor. Bu deliller; tanık ifadeleri ve gizli tanık beyanları, etnik pişmanlıktan yararlanan bir takım iftiracı beyanları. Hiçbiri somut bilgiye dayanmıyor. Büyük oranda yorum. En çok da tanık ifadelerinde dedikodu var” diye konuştu.
Tanıklardan çelişkili beyanlar
Avukat Çiğdem Kozan ise, AİHM’in Demirtaş kararına değindi. Kozan, “Çağrının herhangi bir şiddet içermediğine dair büyük daire kararı var. MYK toplantısına ilişkin tek bir tanık var; A53. Bu toplantının 5 Haziran’da genel merkezde yapıldığını söylüyor. 30 kişinin katıldığını ama toplantı 6 Haziran’da yapıldı. O dönem genel merkezi yoktu. O toplantı Eğitim-Sen Genel Merkez’de yapıldı” diye belirtti. Kozan, “HDP’ye bir talimat geldi” iddialarına işaret ederek, “Dosyanın ana tanıklarından biri savcının iddianameyi üzerine oluşturduğu Kerem Gökalp. Kerem Gökalp savcıda verdiği ifadeyi doğrulamadı. Merdan Rüştü Ovalıoğlu, önce Abc123 olarak gizli, bir celse sonra ise açık tanık oldu. Talimatı Zerrin isimli bir kişinin yazdığını iddia etti. Zerrin yazarken bilgisayardan talimatı okuduğunu söyledi. HDP’nin yaptığı çağrıda bire bir aynı şeylerin yazdığını söyledi. Zerrin’in yazdıklarını hatırlayıp hatırlamadığını sorduk. Hatırlamadı. Zerrin, yazdığı metinin bir sayfa civarında olduğunu söyledi ama HDP tweeti bir kaç satır” ifadelerini kullandı.
Kozan, şöyle devam etti: “Burada gizli tanıklarla bu yargılamanın yürütülüyor olmasını düşman hukuku ile değerlendirmek lazım. Normal bir yargılanmada bir tanığın çelişkileri varsa o tanığın beyanlarına itibar edilmemesi lazım. Dosyada birçok gizli tanık var, beyanları birbiriyle çelişiyor ama mahkeme istediği beyanları cımbız ile ayıklıyor. Burada yapılmak istenilen HDP’nin fikriyatını muhalifleri ve kadınların yargılamak istenmesi. Bu hukuksuzluğa karşı HDP ile dayanışma lazım.”
‘IŞİD’liler serbest bırakıldı’
Yeniden söz alan avukat Nuray Özdoğan, HDP’nin attığı tweetin IŞİD’in Türkiye’de aktif olduğu bir döneme denk geldiğini anımsatarak, “DAİŞ yargılama dosyalarını örnek aldığımızda 2014’te Adıyaman’da, Antep’te bomba yapım malzemeleri ile yakalan DAİŞ’lilerin serbest bırakıldığını gördük. Sadece seçimlere yetişme, hızlıca bir karar verme, cezalandırma ve HDP’nin seçime giriş sürecini baltalama amacının yanı sıra savunmayı etkisiz hale getirme amacı güdülüyor. Bir gün ara vermek, biz avukatlar açısından savunmayı zorlaştıran, müvekkiller açısından ise cezaevi koşullarında bir savunma kurmayı imkansızlaştıran bir süreç. Bu da yargının siyasi bir taktiği. Demokratik kamuoyunu haksız ve hukuksuz yargılamaya karşı insan hakları ve hukukun yanına durmaya çağırıyoruz” ifadelerini kullandı.
MA