Bala’da soğan tarlasındaki mevsimlik tarım işçileri sigortasız çalıştırılarak günlük 100 ila 250 yevmiye alıyor. İşçilerin çoğunluğunu kadınlar oluşturuyor
Kürt kentlerinden Ankara’nın Bala ilçesine soğan toplamaya gelen tarım işçileri uzun mesai saatlerine rağmen düşük ücretlerle sağlıksız koşullarda çalıştırılmaya devam ediyor.
MA’da yer alan habere göre, çoğunluğunu kadınların oluşturduğu işçiler sigortasız bir şekilde günlüğü 100- 250 arası yevmiyeyle çalıştırılıyor. Bunun yanı sıra ırkçı saldırılar ve ötekileştirilme devam ediyor.
Urfa’dan Ankara’ya iş göçü
Bala’da su tankerleri, nakliye kamyonları, derme çatma barınaklar arasında her yaştan 200- 250 arası Urfalı işçi çalışıyor. Çadırdan yapma banyo, lavabo, yatakhaneden ibaret yerleşkede su ihtiyacı kuyulardan tankerlere aktarılarak sağlanıyor.
Mevsimlik işçilerden Emine Yıldız (65), eşi ve iki çocuğuyla çalışıyor. Yıldız, en çok su sorunu yaşadıklarını dile getirerek, “Temiz su yok, içtiğimiz su bile tuzlu. Soğanları toplayıp, bir araya getiriyoruz. Para kazanmamız gerekiyor. Çadırlar altında yaşıyoruz ve buralarda hastane bile yok. Çocuklarımız hastalanınca, hastaneye nasıl götüreceğiz bilmiyoruz. Çocuklarımın bir evi, geçim kaynağı olmadığı için geldim” dedi.
‘Çocuklar okula gidemeyecek’
İşçilerden Zehra Bulut (34), okulların açıldığını ve çocuklarını okula gönderemeyeceğini dile getirerek mevsimlik işçiliği anlattı: “Günlük çalışıyoruz. Aldığımız para geçimimizi zor karşılıyor. Çocuklara bakmak zor bu haliyle. Temizlik, hijyen yok, hastalık çok. Kişisel ihtiyaçlarımı da karşılayamıyorum, hijyen petlerini gelmeden önce paketler halinde alıyorum. Bitse gidip alacak yerimiz bile yok. İşimiz bitince Urfa’ya döneceğiz ama kazandığımız para hiçbir şeyi karşılamayacak.”
‘Ekmek parası için katlanıyoruz’
Kudret Atik (61), Hatay Dörtyol ilçesinden geldiğini belirterek, “Tarlada iş bitince bu kez de çadırda işler var. Yemek yapıyorum. Su varsa, banyo işleri var. Su yoksa, zaten öyle kalıyoruz. Çocuklarımın birçoğu işsiz. Maddi durum olmadığı için okuldan da almak zorunda kaldım. Günlük yevmiyemiz 100 TL. Soğanlar elle çekiliyor, makasla kesiyoruz, sonra torbaya koyuyoruz. Ekmek parası için katlanıyoruz birçok şeye. Her şey çok pahalı, çalışmasak ne olacak, ne yapacağız? Aldığımız parayla elektriği mi suyu mu ödeyelim? Ne yapacağımızı bilmiyoruz” diye konuştu.
Savaştan mevsimlik işçiliğe
2014 yılında IŞİD’in Kobanê saldırısından kaynaklı Adana’da Kürtlerin yaşadığı bir mahalleye taşınan Heva Ahmed (58) de hem mülteci, hem işçi hem de kadın olmanın zorluklarını dile getirdi. Heva Ahmed, yaşadıklarını şu sözlerle ifade etti: “Biz IŞİD’ten kaçıp geldik. IŞİD binlerce insanı katletti. Bütün malımızı mülkümüzü talan ettiler. Eşim de tarım işiyle uğraşıyor. Her şey de çok pahalı. Kazandığımız para bize yetseydi, bu çöle gelmezdik. Benim hastalıklarım var, ayağım kırık. Ama burada kadınlar beni hiç yalnız bırakmıyor. Burada ekmekten tutun diğer bütün işleri, kadın mücadelesi ve dayanışmasıyla yapıyoruz. 2 ay önce Bursa’daydık, 2 gün önce buraya geldik. Bursa’da kaldığımız sırada çadırlarımızı su bastı ve iş yapamadık.” Kobanêli Emine Xıllo (35) ve Midya Xıllo (31) ise, karşılaştıkları zorlukları ancak dayanışmayla aşmaya çalıştıklarını dile getirdi.
‘Üniversiteye gidemedim’
21 yaşındaki Ahmet Sert, 8 kardeşten sadece kendisini üniversite kazandığını vurgulayarak, devam ediyor: “Hatay Dörtyol’da yaşıyorum. Liseyi bitirdim ve sağlık mezunuyum. Çocuk gelişimini kazandım ama maddi imkânlardan dolayı göndermediler. Ailem sürekli baskı yapıyordu. Üniversiteye çok gitmek istedim. Burada mecburiyetten çalışıyoruz. Herkes parasını kazanmak istiyor. İnsanlar mallarını istiyor ve mal da düzgün olmayınca oradaki elçi ve çavuşlar da bize para vermiyor. Yevmiye alarak çalışıyoruz ve benim bütün aile üyelerim çalışıyor. Burada bir yaşam tarzımız yok. Buradaki çocuklar hepsi çalışıyor ve hiçbiri okula gidemiyor, birçok şeyden geri kalıyor. Buna bir çözüm bulunmalı.”
ANKARA