Şırnak’ta devam eden ağaç kıyımına işaret eden Şırnak Barosu Çevre ve Kent Komisyonu Eşsözcüsü Fadıl Tay, günlük ağaç kıyımının 50 tırı aştığını belirtirken, ekolojistler 17 Eylül’deki Cudi yürüyüşüne çağrı yaptı
Cudi, Besta ve Gabar’da ağaçlar kesilmeye devam ederken, katliamın boyutu da artıyor. Buna karşı Cudi’de ağaçları savunmak amacıyla yapılan çağrı Türkiye’nin her bölgesinde yanıt buluyor. Cudi Yürüyüşü’ne katılacak olan ekoloji örgütleri, doğa katliamının devletin “Çöktürme Planı”nın bir parçası olduğunu belirterek, ekolojik talana karşı ortak mücadeleyi yükseltme çağrısı yaptı. Cudi’ye yapılacak yürüyüşe katılım çağrısı yapan DBP MYK Üyesi Faruk Tatlı, yürüyüşün savaşa ve talana karşı bir isyan olduğunu belirterek, “Ekolojinin CHP’lisi, HDP’lisi olmaz” derken, Şırnak Barosu Çevre ve Kent Komisyonu Eşsözcüsü Fadıl Tay, talana karşı çıkmak için Cudi Yürüyüşü’ne çağrı yaparak, ağaç katliamının günde 50 TIR’dan fazla bir sayıya çıktığını belirtti.
17 Eylül’de Şırnak’tayız
Bölgedeki orman kıyımı devam ederken, ekolojik talana karşı Demokratik Toplum Kongresi (DTK), Özgür Kadın Hareketi (TJA), Halkların Demokratik Partisi (HDP), Demokratik Bölgeler Partisi (DBP) ve Mezopotamya Ekoloji Hareketi, “Savaş Yıkımına ve Doğa Talanına Karşı Yürüyoruz” şiarıyla 17 Eylül’de Cudi Dağı’na yürüyüş gerçekleştirecek. Ekoloji hareketlerinin desteklediği yürüyüşe dair İklim Adaleti Koalisyonu’ndan Çiğdem Özbaş ve Polen Ekoloji’den Köksal Doğan Mezopotamya Ajası’ndan Esra Solin Dal’a konuştu. Özbaş, 17 Eylül’de İklim Adaleti Koalisyonu olarak Şırnak’a gideceklerini belirterek, Türkiye’nin çeşitli yerlerinden de yürüyüşe katılımların olacağını belirtti. Özbaş, termik santrallere, maden ocaklarına ve doğayı kirleten birçok unsura karşı 2 Nisan’da başlattıkları İklim Adaleti Kervanı’nı hatırlatarak, bu yürüyüşün Cudi’de de devam edeceğini söyledi.
Kürdistan’da eko kırım yaşatılıyor
Polen Ekolojinden Köksal Doğan da, Türkiye’de uzun süredir bir doğa talanının yaşandığını belirtti. Bu doğa talanlarının yaşandığı yerlerden birisinde bölge kentleri olduğuna vurgu yapan Doğan, “Kürdistan’da çoktan beri bir doğa katliamı sürüyor. Buna eko kırım da diyebiliriz. Dersim’de, Şırnak’ta, Cudi’de hatta Van’da birçok bölgede bunlar sürüyor. Biz İstanbul ekoloji örgütleri olarak, sol siyasi partiler olarak Şırnak’taki yıkıma dikkat çekmek için İstanbul’dan oraya giderek açıklama yapmak istiyoruz. Bununla farkındalık yaratmak istiyoruz. Ve nasıl ki Kaz Dağları’nı sahiplendiysek, Kanal İstanbul’a karşı nasıl mücadele ediyorsak, aynı şekilde Şırnak’taki doğa kırımına ve doğa katliamına karşı da duyarlılığı göstermek gerekir. Bütün ekolojik örgütler ve emekten yana olan siyasi partilerle birlikte oraya gidip açıklamaya katılmak ve dikkatleri bu yöne çekmek istiyoruz” ifadelerini kullandı.
‘Mücadeleyi birleştirmek zorundayız’
Doğa katliamının devletin “Çöktürme Planı”nın bir parçası olduğunu vurgulayan Doğan, “Hatta İstanbul’da Şırnak’la ilgili olarak bir basın açıklaması yapmak istediğimizde kolluk kuvvetleri buna sert müdahale edip yürütmemeye, açıklama yapmamaya kadar vardırıyorlar. Özellikle o bölge söz konusu oldu mu polis, kolluk kuvvetleri daha fazla artıyor. Çünkü kimsenin Kürdistan’la ilgilenmesini istemiyorlar. Ama biz bunu kırmak için emek örgütleri, ekoloji hareketleri olarak dikkatleri buraya çekmek için bir çalışma yürütüyoruz” ifadelerini kullandı. Ekoloji mücadelesini sınıf ve özgürlük mücadelesinden ayrı ele almadıklarını aktaran Doğan, “Mücadeleyi birleştirmek zorundayız. Biz buradan bütün ekolojik örgütlere, emekten yana olan, sol sosyalist partileri bu yürüyüşe katılmaya davet ediyoruz” dedi.
Ekolojinin CHP’lisi HDP’lisi olmaz
Mezopotamya Ajansı’ndan Müjdat Can ve Mehmet Şah Oruç’a açıklamalarda bulunan DBP Merkez Yürütme Kurulu (MYK) üyesi Faruk Tatlı, yürüyüşün önemine ilişkin değerlendirmelerde bulundu. Tatlı, özellikle son 8 yıldır süren savaş ve savaş bağlantılı doğa katliamına dikkati çekmek istediklerini dile getirdi. Yürüyüşün sadece Kürt kentlerindeki yıkıma karşı olmadığını, AKP-MHP ittifakının yürüttüğü kapitalist moderniteye, savaşa ve sermaye talanına karşı bir yürüyüş olduğunu belirten Tatlı, “Özellikle Kürdistan’da, Cudi’de gözümüzün içine baka baka günde yüzlerce, binlerce TIR ile ağaç kıyımı yapılıp bu ağaçlar batıya götürülüyor. Bu nedenle yürüyüşü çok önemli. Hem doğaya, hem talana, hem savaşa karşı yürüyüş düzenleyeceğiz. Doğanın katledilmesi aynı zamanda özel savaş politikasıdır. Bu yürüyüşümüz talana, ranta karşı bir isyandır” dedi.
İki yüzlülük!
Ekolojide ulusçuluğun olamayacağına dikkat çeken Tatlı, Brezilya’daki Amazon Ormanları’nın Kürdistan’daki doğaya etkisinin olduğu gibi, Kürdistan’ın Cudi’deki ormanlarının da Brezilya’ya etkisinin olduğunu söyledi. Batı’da gelişen doğa talanı ile bölge kentlerinde gelişen doğa talanına farklı tepkilerin geliştirildiğine vurgu yapan Tatlı, Greenspace’nin ağaç kesimine ilişkin Şırnak Barosu’na verdiği yanıtı hatırlatarak, “Söz konusu Kürdistan olunca yaşanan ikiyüzlülük böylece görülüyor” diye belirtti.
Özel savaş konsepti
Türkiye’de faşist bir düşünce yapısının olmasından kaynaklı tepkilerin bölgesel tepkilere döndüğünü vurgulayan Tatlı, şunları söyledi: “Ekolojistlerle oturup konuşalım bu sessizliğin başka tanımı var mı? Bu sorun Kürt düşmanlığı ile sermaye ile kendi iktidarını güçlendirme, kendi şirketlerine sermaye yaratmayla alakalı ve özel savaş konseptidir. 2014 MGK kararında, ‘Çöktürme Planı’nda sosyal, siyasal, askeri, toplumsal, doğal bir proje ortada var. Bu projeyi hayata geçirmeye çalışıyorlar. Biz bu projeye, bu talana her zaman karşı çıkacağız ve güçlü bir şekilde de 17 Eylül’de bunu Cudi’de deklare edeceğiz.” Tatlı, “AKP-MHP kendi iktidarını ayakta tutmak için bütün argümanlarla toplumu ezmeye çalışıyor. Bugün Karadeniz’deki HES’ler, Kazdağları’ndaki yıkım, Hasankeyf’in sular altında bırakılması, Cudi Dağı’ndaki kesimler. Bunların tamamıyla iktidarın hem kendi sermayesini güçlendirme, iktidarda kalma savaşı hem de Kürt tarihinin, kültürünü, yaşamını daraltma projesidir” dedi.
‘Cudi’de savaşa, ekolojik kırıma dur demeliyiz’
Ekolojinin CHP’lisi, HDP’lisi olamayacağını belirten Tatlı, “Atom bombasının, Çernobil’in etkisinden halen bahsediyorsak bu savaşlara da karşı çıkmalıyız. Kürdistan’da 40 yıldır savaş var. 40 yıldır belki milyonlarca ağaç kesilmiştir. Bugün halen Güney’de yürütülen savaşta kimyasal kullanıldığı söyleniyor. Bu kimyasalın etkisi sadece bugün için geçerli değil. İleride ne tahrip yaratacağını kimse bilemez. Bu mücadeleye bu nedenle topyekûn bakmalıyız. Bunun için birleşik bir mücadeleyle bunu karşılamalıyız.” Yürüyüşün çağrıcılarının her ne kadar DTK, TJA, DBP, HDP ve MEH olsa da herkesin katılması gerektiğini vurgulayan Tatlı, sözlerini şöyle tamamladı: “Bu yürüyüş savaşa, ekolojik talana karşı isyandır. Dolayısıyla burada tüm dost kurumlara, dost oluşumlara, ekolojistlere, savaşa karşı olanlara, kendine demokratım, insanım diyen Kürdistan’ı, Türkiye’yi seven insanlara çağrıda bulunuyorum; 17 Eylül’de Cudi’de savaşa, ekolojik kırıma dur dememiz lazım.”
Günlük ağaç kıyımı 50 TIR’ı aştı
Şırnak Barosu Çevre ve Kent Komisyonu Eşsözcüsü avukat Fadıl Tay, kentte devam eden ağaç kıyımı ve buna karşı 17 Eylül’de yapılacak yürüyüşe ilişkin değerlendirmelerde bulundu. Ağaç kıyımına ilişkin resmi makamlarca yapılan “güvenlik” gerekçesinin gerçeği yansıtmadığını, asıl gerekçenin rant olduğunu belirten Tay, “Trilyonlarca paranın döndüğü bir alandır. Bu rant alanı sisteme yakın kişiler tarafından sürdürülüyor. Cudi’den Besta’ya, Besta’dan Başûr Kürdistanı’na kadar olan bölgede kirli bir savaş yürütülüyor. Bu savaşı doğa üzerinde yürütüyorlar. Rant için yapılan kirli bir savaştır. Onun için ağaç kıyımı, maden ocakları, tarihi eserlerin kaçak yollarla satılması gibi büyük bir rant sağlanıyor. Bu tarihi kirli bir talandır. 100 yıldır bu talan devam ediyor” dedi.
Şikayete yanıt yok
Ağaç kıyımının durdurulmasına ilişkin yaptıkları başvurulara rağmen kesimin artarak devam ettiğini ifade eden Tay, kış mevsiminin zorlu koşulları başlamadan kesimin arttırıldığını sözlerine ekleyerek, “Daha önce günde 20-30 TIR ağaç kesilirken şimdi ise günde 50 TIR’dan fazla bir sayıya çıkmış durumda” diye konuştu. Kıyıma karşı başlattıkları kampanya kapsamında halktan dilekçe almaya devam ettiklerini ve 200 ismin başvurusuna Şırnak Valiliği’nden henüz bir yanıt verilmediğini söyledi.
‘Doğa hepimizindir’
Tay, “‘Güvenlik’ gerekçesiyle sürdürülen ağaç kıyımının durdurulması için iptal davası açacağız. Bu davayı Mardin İdare Mahkemesi’nde Şırnak Orman İşletme Müdürlüğü’ne karşı açacağız. Olumlu bir sonuç alana kadar bütün hukuki yollara başvuracağız” ifadelerini kullandı. Tay, “Herkesin bölgemizde devam eden ağaç kıyımına ilişkin bilgilenmesini istiyoruz. Bütün demokratik kitle örgütlerinin buna katılmasını istiyoruz. Çünkü bu doğa hepimizindir ve hepimizin bunu koruması gerekiyor” dedi.
EKOLOJİ SERVİSİ