Aydın’da incir üreticileri girdi fiyatları, ekolojik dengenin bozulması ve çevreye kurulu JES’ler nedeniyle sezon başlamadan zarar etti
AKP iktidarının tarım politikaları çiftçileri zor durumda bırakmaya devam ediyor. Ürünlerdeki girdi fiyatları çarşı pazara zam olarak yansırken komisyoncular da çiftçilerin kar elde etmesine engel teşkil ediyor.
Bu durumdan muzdarip olan Ege’deki incir üreticilerinin ürünleri ellerinde kaldı. İncirler tarlada çürümeye terk edilirken MA’dan Tolga Güney’e konuşan yetiştiriciler, 2021 yılı başında üre gübresinin tonu yaklaşık 2 bin 500 lirayken, bu sene 11 bin liradan satıldığını bunun üstüne çıktığını, mazotta yaşanan artışla birlikte binlerce incirin tarlada kaldığını aktardı.
Tüm bunların üstüne yağışlar da eklenince fiyatlar da düştü.
Sezon başlamadan zarar
25 yıldır yetiştiricilik yapan Hayrettin Kaya, geçen seneye göre masraflarının iki katına çıktığını söyledi. Fiyatların kısmen iyi olduğunu fakat ürünün bozulmasıyla zarara uğradıklarını belirten Kaya, “ İncirin kilosunu 30 liradan kiralık bahçe aldım, 20-30 bin lira da masrafı var. Ama ürünler bozulunca zarara girdim. En kalitelisi 55 lira ama 7 liradan başlıyor fiyatlar. Sezon başlamadan zarar ettik” dedi.
Binlerce liralık zarar
Yetiştirici Abdülkerim Kayar ise girdi maliyetlerinin yüksekliğini vurgulayarak, “Ürünü sattığımızda ancak masraflarımız çıkıyor. Bize harçlık kalırsa iyi oluyor. Yağmur yağdığı zaman o kadar da kalmıyor. Bu seneki yağmur ve çiğden kaynaklı 100-150 bin lira arasında bir zararım var. Geçen sene her şey daha ucuzdu, bu sene çok pahalı. Çiftçiye destek de yok. Mazota bir destek vermeli. Çiftçi parası verse belki durum düzelir” diye aktardı.
Ekolojik dengenin bozulması
Kadın yetiştirici Gülhan Kaya ise dallama, çift sürme, tohumlama, toplama gibi işlemlerden kaynaklı yılın 4 ayını bahçede geçirdiklerini aktardı. Havaların kurak geçtiği yıllarda yapılan işlemlerin bahçeye daha çok zarar verdiğini kaydeden Kaya, “Burada oluşan toz Basra denilen bir böceğe neden oluyor. İncir daha olgunlaşmadan eriyor ve yere düşüyor. Riskli bir iş” diye belirtti.
Kadın üreticilerin yükü ağır
İncir yetiştiriciliğinde kadınların yoğun bir emek harcadığını vurgulayan Kaya, şunları söyledi: “Erkekler sadece çırpıyor. Toplamaya da yardım ediyorlar. Ama kadın sadece toplamıyor. Eve geldiği zaman seçiyor. Kadının yükü ağır, hem yemek hem de çocuklar var. Kadının emeği daha fazla. İşlerin yüzde 90’ını kadınlar yapıyor.”
‘Çocuk okutamıyoruz’
Zeliha Özdemir de, “Mazot ve gübre masrafımız çok oluyor. Geçen sene 300 liraya aldığımız gübre bu sene bin lirayı geçti. Ürünümüz o kadar değerlenmedi. Hepimiz mağduruz. Her şey artıyor ama ürünün fiyatı o kadar artmıyor. Biz de ancak kendimize bakabiliyoruz, kenara koyacak bir şey kalmıyor. Masrafı da zahmeti de çok. Ama başka çaremiz yok. Geçmişte böyle değildi. Bir ürün satışından aldığımız parayla birikim yatabiliyorduk. Çiftçilik öldü. Bahçede 2 kişi çalışıp 5 tane çocuk okuttuk. Şimdi bir tane çocuğu okutamıyorlar. Şimdi her şey çok pahalı. Bir incir üreticisi şimdi bir çocuğu okutamaz” diyerek dert yandı.
JES’lerin etkisi
12 yıldır yetiştiricilik yaptığını kaydeden Rıdvan Kaya “Bu sene havalar sıcak geçtiği için mahsul sıkıntı veriyor. Alfatoksin dediğimiz küf oluşuyor. Şeker basra denilen hastalık oluşuyor. Bu yüzde 30’un üzerinde kaybımız var. Birde üstüne yağmur yağdı. Bu da incire yaramadığı için incire zarar verdi. Jeotermal Santrallerin de incire büyük zararı var. Yabancı ülkelerde bunun buharını geri dönüşüm olarak yer altına gönderiyorlar. Bu şekil olursa mahsule zarar vermez. Ama akşamları bunun buharı dışarı salınıyor. Sabaha doğru çiğ olarak mahsulün üstüne iniyor ve zarar veriyor. İncirin üstüne yağdığı zaman benekli benekli oluyor” diye konuştu.
EKONOMİ SERVİSİ