“Zor” ve “şiddet” kavramlarının gerek içerik ve gerekse var olma biçimi olarak farklı felsefik özellikler taşıdıklarını biliyoruz. Toplumsal mücadelelerde haklı ve haksız taraflar (kutuplar) olduğunu hesaba katığımızda bu kavramlar daha da karmaşıklaşır ve farklı uygulamalar içerir. O nedenle bu kavramlara “genel” bir duruşla yaklaşılamayacağı gibi, sonuçlarından mekanik sonuçlar da çıkarılamaz. Şimdilik bu genel belirleme ile yetinelim.
Toplumsal “sorunların” çözümünü engelleyen şiddet uygulaması karşısında şiddete maruz kalanların “toplumsal birliğini” kurmadan ayakta kalamayacağı gerçeğinden hareketle, etkin ve kalıcı bir birliğin zaman ve mekân dikkate alınmadan varlığını sürdüremeyeceğini de bilinir. Farklı toplumsal güçlerin oluşturduğu (işçi sınıfı, ulusal…) birlikler, dayandıkları güçlerin taleplerine göre farklılıklar taşıyabileceği gibi, istemler zaman ve mekânın değişimiyle birlikte yeni içerikler ve yöntemler alarak değişik karakteristik özler de taşıyabilir. Ortak olan yanları ise her zaman adalet ve eşitlik içermiş olma özleridir. Bilinen en önemli şey “birlik olunmadan” hiçbir şiddet geriletilemez. Ancak bu yazının amacı bu konuyu işlemek değil.
Uzatmadan konuya girelim: Kürtlerin ulusal demokratik birliklerinin hangi güçlere karşı bir işlev içerdiği ve hangi sorunların çözümüne katkı yapacağı konusunun yeniden ağırlıkla gündeme oturmasıdır. Bu konuda çok şey yazıldığını biliyoruz. Ben de birçok yazımda bu konuyu işledim. Peki değişen neler var ve yeni olarak neler söylenebilir? Kürtlerin ulusal demokratik birliği, hem onları demokratik hak arama mücadelesinde başarılı kılacak, hem de bölgede demokrasi isteyen halkların ve yapıların şovenizmden kurtarılmalarına katkı yapacaktır. Bu klasik tespiti tekrarladıktan sonra daha somut konuşalım: Bugün gerekli olan Kürt ulusal demokratik birliği yeterince sağlanamamış ise -ki sağlandığı söylenemez- nedenleri üzerinde objektif olarak düşünmemek en hafif tanımla ilgisizlik olur. Bu nesnel durumun nedeninin tümünü Kürt partilerinin eksikleri ve liderlerinin Makyavelist tavırlarına bağlamak, günümüz koşullarını ve buna bağlı olarak gerekli olan devrimci patlamaları yeterince anlamamakla eşanlamlıdır. Bu zaafı, Kürt partileri ve liderlerinin niyetlerinden önce “klasik ulus” kavramında aramak gerekir. “Klasik bir ulusal birlik” için gerekli ve yeterli olan çözüm anlayışları çağımızda “dar” kaldığı için günümüzde “ulusal demokratik birlik” için yeterli olamıyor.
Dün ağırlıklı olarak siyasi partilerin “ilişkileri” üzerinde yükselen “ulusal birlik” anlayışları yerine bugün ise toplumun bir daha sorunun yaratılmaması için dipten gelen bir halk birliği üzerinde yükselecek birliktelik arayışı “ulusal demokratik birliğin” temel dayanağı olmuştur. Konuşulması ve tartışılması gereken konu budur. Kürt paradigması bu temelde herkese görevler yüklemektedir. Uluslararası otoritenin sağa doğru yükseldiğini de hesaba katarsak bu görev daha da artmıştır. Bu açıdan bakıldığında Kürtlerin ulusal demokratik birliği başta devrimci (sosyalist) güçler olmak üzere tüm hak arayanların bir iç sorunu olmuştur. Legal siyasi hareket başta olmak üzere tüm devrimci güçlerin bunu kavramaları gerekir. Devrimci güçlerin; ideolojik, politik ve örgütsel olarak “şovenist” zaaflardan arınması, Kürtlerin demokratik birliğinin toplumsal gelişmedeki rolü ve kendilerinin yapacakları katkının ne olduğunu görmeleri gerekir. Bu birincisi.
İkincisi: AKP-MHP faşist ittifakının bölgede Kürtlere yönelik yaptığı operasyonlar sonuç vermemiş ve istenen amaçlar elde edilememiştir. Bunun bir nedeni de tüm “Kürt örgütlerinin” ırkçı ve imhacı güçlere istenilen desteği vermemiş olmalarıdır. Devrimci güçler bunu görmeli ve gelişigüzel Kürtlerin birlik çalışmalarına saldırmayı bırakmalıdırlar. Daha önemlisi, Suriye’deki demokratik kazanımlar yok edilmemiştir. Suriye’deki kazanımlar yok edilseydi tüm parçalarda bütün Kürt partileri ve başta Türk devrimcileri olmak üzere Arap, Fars, Çerkes, Ermeni güçlerin ayakta kalmaları zorlaşırdı. Kürtlerin ulusal birliğinin gerekliliğini önemli kılan bir etmen de budur. Üçüncüsü; Kürtlerin ulusal demokratik birliği sadece “Türk devrimci”lerinin iliklerine kadar işlemiş şovenizm illetinin temizlenmesine katkı yapacağı gibi, İran, Irak, Suriyeli komünistlerin saflarında var olan “sol sekterizmi” ve Kürt şovenizmi düşüncesinin dağılması ve bölge sorunlarına “enternasyonal” bir ilkeyle bakma perspektifinin güçlenmesi için önem taşır. Daha da ileriye giderek şunu da söyleyelim: Avrupa Birliği üyesi ülkelerin komünist partilerinin, Ortadoğu sorunlarını yakından takip edebilmeleri ve kendi ülkelerinde buna uygun bir pratik politika geliştirebilmeleri için Kürtlerin ulusal birliği önem taşımaktadır. En önemlisi bölgenin şiddetten arınması için Kürtlerin ulusal demokratik birliği gereklidir.