Kobanê Davası’nda yargılanan HDP’li Bülent Parmaksız, itirafçı beyanlarına işaret ederek, ‘İtirafçılarla sorunu nasıl çözeceksiniz?’ diye sordu
IŞİD’in Kobanê’ye yönelik saldırıları üzerine 6-8 Ekim 2014’te gerçekleşen protesto eylemleri gerekçe gösterilerek aralarında Halkların Demokratik Partisi (HDP) eski eş genel başkanları, Merkez Yürütme Kurulu (MYK) üyelerinin de bulunduğu 21’i tutuklu 108 ismin yargılandığı Kobanê Davası’nın 16’ncı duruşması Sincan Cezaevi Kampüsü’nde sürüyor. Ankara 22’nci Ağır Ceza Mahkemesi’nde 6’ncı oturumu görülen duruşmaya, HDP’li milletvekillerinin yanı sıra çok sayıda avukat ve izleyici katıldı. Türkiye Barolar Birliği’ne (TBB) bağlı Avukat Hakları Merkezi’nden (AHM) bir temsilci de gözlemci olarak yer aldı. Sincan Cezaevi’nde tutulan siyasetçiler duruşma salonunda hazır bulunurken, farklı cezaevlerinde bulunan siyasetçiler ise Ses ve Görüntü Bilişim Sistemi (SEGBİS) aracılığıyla duruşmaya bağlandı.
Duruşma, kimlik tespitinin ardından dosyaya eklenen evrakların okunmasıyla başladı. Duruşmada ilk söz verilen Kürt siyasetçi Sibel Akdeniz, Kürtçe’nin Kirmançkî lehçesi ile hazırladığı savunmasının Türkçe yazılı tercümesini 9 Eylül’de günü mahkeme heyetine sunacağını belirtti. Sonrasında mahkeme başkanı, iddia makamına mütalaanın hazır olup olmadığını sordu. 78 sayfa olduğu bildirilen mütalaanın dosyaya yazılı olarak sunulacağını bildiren mahkeme başkanı, mütalaanın siyasetçilerin bulunduğu infaz kurumlarına da müzekkere yazılarak ulaştırılmasına karar verdi.
İşkence yapıyorsunuz
Ardından söz alan HDP eski MYK üyesi Bülent Parmaksız, dün duruşma salonu önünde dava avukatlarına yönelik polis saldırısını kınadı. Davanın siyasi bir dava olduğunu söyleyen Parmaksız, “Bu bir cinayet. Bu dava sırasında bize işkence yapıyorsunuz ancak siyasi dönem değişince bu dava da bitecek. Bunu mahkeme dahil herkes biliyor” diye belirtti. Yakın zamanda babasını kaybettiğini belirten Parmaksız, son anlarında onun yanında olamadığını söyledi ve mahkeme heyetine, “Yükünüz artıyor” dedi.
Sorun çözülecek mi?
Nazım Hikmet’in “Provokatör” şiirinde yer alan “Bu adam sattı arkadaşını; sattı altın bir tepside arkadaşının kanlı, kesik başını” dizelerini okuyan Parmaksız, “itirafçı” olarak tanımladığı gizli tanık ifadelerine değindi. Parmaksız, “HDP’yi kapatma davasıyla bu dava eş güdümlü gidiyor. Bu itirafçılara dayanarak siyasi ihtiyaçlara binaen bizi yargılamaya çalışıyorsunuz. Peki Kürt sorunu itirafçılarla çözülecek mi? Böylesine büyük bir halk hareketinden bahsederken, buraya getirdiğiniz itirafçılarla sorunu nasıl çözeceksiniz? Tarih bu durumu Aziz Nesin’in trajikomik hikayeleri gibi yazacak” diye konuştu.
Neden tanrı ismi?
Kürt siyasetçilerin tümünün serbest bırakılması halinde de sorunun çözülemeyeceğine dikkati çeken Parmaksız, şöyle devam etti: “Peki bütün toplumu çürütseniz, düşürseniz? Yine çözülmez. Toplumsal ve siyasal bir olayı böyle bitiremezsiniz. Düşülen durum bir acziyet. Buraya gelip konuşan itirafçılar, başkalarının mutsuzluğu üzerinden kendi mutluluklarını kurmak istiyorlar. Yalan beyanlarla kendilerini kurtarmaya çalışıyorlar. Bunun nedenlerinden biri de toplumsal çürümedir. Atlas ve Hermes adında iki tane gizli tanık var. Bu isimlerin biri Olimpos tanrılarından biri de Titan tanrılarından geliyor. Bir insan kendisine neden tanrı ismi verir? Emniyet verdiyse o da garip. Bir insan kendini ismiyle büyütmek isterse güçsüzdür, zayıftır. Herhalde emniyet bu isimleri bu nedenle koyuyor. Tapınaklar büyüdükçe insanlar küçülmüştür. İsim sizi büyütmez, yaptıklarınızla anılın. Onlar yaptıkları şeyin küçücük olduğunun farkında.”
Duruşmaya, Parmaksız’ın beyanlarının ardından ara verildi.
ANKARA