Geçtiğimiz Haziran’da iki çocuk kaybolmuş ve günler sonra tecavüz edilmiş cansız bedenlerine ulaşılmıştı. İç işleri bakanı çocuklardan biri için ilginç bir hız ile ‘’İlk belirlemelere göre tecavüz yok.” ifadelerini kullandı. Kendisi bilirkişi miydi? Çocuğu muayene mi etmişti? Çok kısa bir süre sonra çocuğun tecavüze uğradığı zaten ortaya çıkmıştı. Bu vesileyle İç İşleri Bakanlığı’nın saklamaya çalıştığı tecavüz fiili de uzman araştırması ile belgelenmiş oldu.
Bu kez Kars’ın Kağızman ilçesinde 16 Eylül’de kaybolan çocuk 22 Eylül günü maalesef ölü olarak bulundu. DHA’nın “tecavüz bulgusu var’’ açıklamasına rağmen İçişleri Bakanlığı’ndan yapılan açıklamada ise “tecavüz bulgusuna dair herhangi bir veri yoktur” denildi. Bu çocuğun cansız bedeni uzun süre gizlenmişti. Öldürüldükten sonra üzeri taşlarla kapatılmış ve bedeninde morarma ve kurtlanma meydana geldiğinden kesin ölüm nedeni hemen belirlenememişti. Kesin ölüm nedeninin belirlenmesi için Erzurum Adli Tıp Kurumu’na getirilmişti.
Bu çocuk ana babasının gözleri önünde toprağa verildi. Bu çocuk da bir yudum iken kaçırıldı, alıkonuldu, şiddete uğradı ve öldürüldü. İç İşleri ise “tecavüz bulgusu yok’’ diyor. Oturup “biz nerede hata yaptık, neden çocukları koruyamıyor ve şiddeti önleyemiyoruz’’ diye düşüneceğine özür dileyeceğine, olay ortaya çıkar çıkmaz “bulgu yok’’ diyor. Bunca hadiseye, bunca çocuğa rağmen… (Ensar Vakfı olayını o zamanki bakanın “bir kereden bir şey olmaz’’ sözünü de şuraya bırakalım.)
İç İşleri Bakanlığı’ndan tutun da çocuklardan sorumlu olduğu iddia edilen ve en son hali ile adı Aile, Çalışma ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı olan bakanlık ama en başta devlet çocukları korumak ve çocuğa yönelik şiddeti önlemek adına köklü ve toplumsal dönüşüm getirecek tek bir adım atmamıştır. Bu adımları atmamakla kalmamış son derece ilkel ve korkunç yöntemlerle de bu meseleleri çözeceğini iddia etmiştir. Hiçbir mesele çözülememiştir ve 3 ay sonra bir başka çocuk daha ölü olarak bulunmuştur. Ve kuvvetle muhtemel bu çocuk da tecavüze uğramıştır. Bir çocuk bu ülkede kayboluyor ve sonra ölü bulunuyorsa sonunda ne çıkıyor meydana lütfen hep birlikte düşünelim.
Anasının babasının bir tanesi artık yok. Bir daha geri gelmeyecek. Nefes almayacak. Sevdiklerinin hayatlarında olamayacak. Sevdikleri onu ciğerleri yana yana arayacak, bir ömür boyu kor gibi yürekleri yanacak ama o çocuk geri gelmeyecek. Ama valiler, bakanlar, yöneticiler o çocukların cenaze namazlarında saf tutmayı sürdürecekler.