Van’da 1 Eylül mitinginde konuşan HDP Eş Genel Başkanı Pervin Buldan, çözüm sürecinde ölümlerin yaşanmadığının altını çizerek ‘Sayın Öcalan’ın devrede olduğu o süreci bir şekilde bitirdiler ve kapattılar. Bütün yollar tecritle kapatıldı’ dedi
Van 1 Eylül Dünya Barış Günü mitinginde konuşan HDP Eş Genel Başkanı Pervin Buldan alkış ve sloganlarla karşılandı.
Barışın sesini kimsenin susturamayacağını söyleyen Buldan, “HDP var olduğu sürece, bu ülkede barış için, adalet için, mücadele etmeye elbette devam edecektir. Çünkü biz biliyoruz ki toplumsal yaralar ancak ve ancak gerçek adaletle, gerçek hukukla, adil ve kalıcı, onurlu barışa tesis edilmesiyle sarılır. Bunun farkındayız ama bu ülkeyi yönetenler her gün canımızdan, soframızdan, cebimizden, savaş politikaları yürüterek eksiltmeye devam ediyorlar. Soframızdan çalmaya, cebimizden çalmaya devam ediyorlar. Çünkü iktidarlarını, koltuklarını savaş konsepti üzerine kuran bir düzenle karşı karşıyayız. Ama biz biliyoruz ki, Türkiye halklarının tercihi asla savaş değildir. Türkiye halklarının tercihi onurlu barıştır, adalettir, hukuktur, demokrasi ve insan haklarıdır” diye konuştu.
‘Bütün yollar tecritle kapatıldı’
PKK Lideri Abdullah Öcalan’a yönelik tecride dikkat çeken Buldan, “Bu ülke barış ortamını yaşadı, bu ülke diyalog ve müzakere süreçlerine tanıklık etti. Hepimizin bildiği gibi 2013 yılında devreye konulan barış sürecinde bu ülkenin halkları, kadınları, her bir yurttaşı, refah ve huzur içerisinde geleceğine güvenle bakmanın ne anlama geldiğini gördü ve buna tanıklık etti. 2013 yılında yürürlüğe konulan ancak AKP’nin bir şekilde yok saydığı, inkar ettiği ve elinin tersiyle ittiği o dönem bu ülkenin en güvenli yıllarıydı. Barış sürecinde diyalog vardı, müzakere vardı. Barış sürecinde Sayın Öcalan önemli bir aktördü. Bu 3 yıllık süreç içerisinde bir tek annemiz ağlamadı. Hiçbir gencimiz toprağa girmedi, yaşamını yitirmedi. Öyle bir süreci yaşadık ama barışı da, o yılları da, Sayın Öcalan’ın devrede olduğu o süreci bir şekilde bitirdiler ve kapattılar. Bütün yollar tecritle kapatıldı. Bugün tecrit sadece İmralı Cezaevinde değil bu ülkenin her yerinde her alanında her işyerinde mutlaka uygulanan bir sistem haline geldi. Biz tecridin bir insan hakları ihlali olduğunu ve bir hukuk sorunu olduğunu, bu ülkenin kendi çıkardığı yasalarının tanımadığı bir sistem olduğunu biliyoruz. Ülkeyi bu hale getiren, bu gün bu kadar yoksulluğun, sefaletin, açlığın, krizlerin sebebinin tecritle bağlantılı olduğunu biliyoruz” diye konuştu.
‘Tecridi kaldırın’
Ülkeyi bu krizlerden kurtaracak olan tek yolun tecridin kaldırılması olduğunu söyleyen Buldan, “Eğer tecrit olmasaydı, Sayın Öcalan devrede olsaydı, bir barış süreci olsaydı bugün bu ülke bu kadar krizle karşı karşıya kalmazdı. O yüzden diyoruz ki, tecrit bir an önce kaldırılmalıdır. Tecridin bir insan hakları ihlali olduğunun farkına varılmalıdır. Sayın Öcalan ailesi ve avukatlarıyla düzenli görüşmeler yapabilmelidir. Ülkeyi düze çıkaracak ve bu krizlerden kurtaracak olan tek yol tecridin kaldırılmasıdır. Ama bu iktidarın ne yapmaya çalıştığını biliyoruz. Halkı, Türkiye halklarını bir borç batağına sapladılar. Son günlerde, büyük rüşvet çarklarının döndüğünü ve açığa çıktığını hepimiz gördük. Şaşırdık mı? Hayır şaşırmadık. Çünkü AKP’nin iktidara geldiği günden beri rüşvetle, talanla ve inkarla siyaset yaptığını hepimiz biliyoruz” dedi.
‘Ülkeyi aydınlığa biz çıkaracağız’
İktidarın kendi çarklarının döndüğü ama Türkiye halklarının çarklarının dönmediği bir ülke yarattığına dikkat çeken Buldan şöyle devam etti: “Karanlık bir ortam oluşturdular, bu ortamdan yararlanıp servetlerine servet kattılar. Bu karanlık iklimden yararlanıp kumpas davalarını karşımıza çıkardılar. Kapatma davası açtılar. Kobanê Kumpas Davası’nı devreye koydular. Yine tehdit politikasını bu karanlık ortamdan yararlanarak devreye soktular. Konserleri yasaklıyorlar, gençlerin halay çekmesini yasaklıyorlar. Gençlerin festivallerini yasaklıyorlar. Kadınların, bin bir emekle elde etmiş olduğu birçok emeği, birçok bedeli yok saydılar. Kadınların emeğini kendi elleriyle erittiler. Bu iklimde birçok şeyi hayata geçirdiler. Çünkü onlar ışıktan korkuyorlar. Onlar karanlık ortamlardan besleniyorlar. Bu ülkenin aydınlığa çıkmasına karşı çıkıyorlar. Size sözümüzdür bu ülkeyi aydınlığa Halkların Demokratik Partisi çıkaracak. Biz çıkaracağız, siz çıkaracaksınız.”
Kürt düşmanlığı
AKP’nin seçimde kaybedeceğini söyleyen Buldan, “İktidarlarının sona yaklaştığının farkındalar. Kaybedeceklerini çok iyi biliyorlar. Kaybedeceklerini bildikleri için de savaş konseptini bir kez daha devreye koydular, çünkü bunlar savaştan da besleniyor. Tıpkı bu karanlık ortamdan beslendikleri gibi savaş konseptinden de, savaş süreçlerinden de beslendiklerini iyi biliyoruz. Fakat bir ikiyüzlülük yapıyorlar, dillerinden barışı eksik etmiyorlar. Dillerinde barış, siyasetlerinde Kürt düşmanlığı var. Bir gece ansızın gidebiliriz diyorlar. Bu ülkenin Cumhurbaşkanı bu savaş konseptini devrede tutarken bir gece ansızın gidebiliriz diyor. Suriye topraklarında, Maxmur’da, Şengal’de oraya gideceğiniz herhangi bir çatışma sürecinde oranın halklarının ortak yaşamına müdahale edeceğinizi iyi bilin. Oradaki halklar ortam bir yaşam kurmuşlar, Türkmeniyle, Kürdüyle, Ermenisiyle, Süryanisiyle, Arabıyla ortak bir yaşamı benimsemişler ancak bu ülkeyi yönetenler şimdi gözünü Suriye’ye, Şengal’e, Maxmur’a dikmiş durumdalar. İşte diyorlar ya, ‘biz dünyaya ve Ortadoğu’ya barışı getireceğiz’. İkiyüzlülükleri buradan belli. Dillerinde barış olanların siyasetlerinde Kürt düşmanlığı olduğunu hepimiz biliyoruz. Çünkü Suriye topraklarına girerek Türkiye’ye bir barış gelmeyeceğini bizden iyi biliyoruz” dedi.
‘Demokratik siyasette ısrar edeceğiz’
AKP’nin savaş siyasetine kimsenin onay vermeyeceğini söyleyen Buldan, “Ama sizin savaş siyasetinize, savaş konseptinize ne Suriye ne Türkiye halkları asla onay vermeyecek, asla izin vermeyecek. Ve biz bütün sorunların çözümünün diyalog ve müzakere ile çözüleceğine olan inancımızı bir kez daha ifade ediyoruz. Bu Türkiye için, Güney için, Suriye için de geçerli. Ortadoğu ve dünyanın bütün ülkeleri için geçerli. Biz barışta, barış siyasetinde, demokratik siyasette, adalet de, hukukta ve demokraside ısrar edeceğiz. Halkımızın hiç bir kaygısı ve kuşkusu olmasın.
‘Kaybedecekler’
Hakan Arslan’ın cenazesinin bir torba içinde ailesine teslim edilmesini kınayan Buldan, “Çünkü biliyoruz ki siz gidicisiniz. Siz kaybettiniz. Kaybetmeye de devam ediyorsunuz. Neden kaybettiler, neden kaybediyorlar biliyor musunuz? Şunun için kaybediyorlar, bugün cezaevlerinde binlerce Kürt ve siyasetçi olduğu için kaybettiler, kaybedecekler. Bugün cezaevlerinde hasta tutsaklar serbest bırakılmadığı için ve her gün cezaevlerinden hasta tutsakların cenazeleri çıktığı için kaybettiler, kaybedecekler. Bugün Aysel Tuğluk’a yapılan haksızlık ve hukuksuzluk için kaybettiler, kaybedecekler. Bugün 80 yaşındaki Vanlı anne Kürtçe konuştuğu için Kürtçe ifade vermediği için cezaevinde tutuluyor. Ondan öç alıyorlar. Kaybedecekler, kaybediyorlar. Ve bir torba içinde oğlunun kemiklerini bir babaya verdikleri için kaybettiler, kaybedecekler. Bir dönemler Kürtler 90’lı yıllarda sokak ortasında katlediliyordu. 90’Iı yıllarda Kürtler faili meçhullere kurban gidiyordu. Toroslarda Kürtler kaybediliyordu. Ama şimdi Kürtlerin cenazelerini, kemiklerini bir torbaya koyarak ya kargo ile annesine gönderiyorlar ya babasını adliyeye çağırıp torba ile veriyorlar. İşte sizin vicdansızlığınız, işte sizin ikiyüzlülüğünüz bunun içinde kaybedişiniz ortada. Tüm bunların hesabını bütün bunların hesabını sandıklar kurulduğunda Kürtler de Türkiye halkları da sandıkta mutlaka ama mutlaka size soracaktır. Bundan kimsenin kuşkusu olmasın” dedi.
‘Asimilasyonu kabul etmiyoruz’
Buldan konuşmasının devamında şunları söyledi: “Bizim yolumuz demokrasi yoludur. Bizim yolumuz barış yoludur. Bizim yolumuz adalet, hukuk ve insan hakları yoludur. Birlikte yaşamdır, ortak yaşamdır ama bu ortak yaşamın elbette ki Kürtlerin dilinin kimliğinin tanındığı, kültürünün yasaklanmadığı bir coğrafyanın olmasıdır. Biz Kürt halkı olarak inkarı, asimilasyonu kabul etmiyoruz, cenazelerimize yapılan saldırıları kabul etmiyoruz, cezaevlerinde bizlere uygulanan haksızlığı ve hukuksuzluğu kabul etmiyoruz. İşte bunun için HDP buradadır halk için, demokratik siyaset yürütüyor. Bu demokratik siyaseti de halkımız için, kadınlarımız için, gençlerimiz için yapmaya da devam edeceğiz.”
Kaynak: MA