Kobanê Davası’nın 16’ncı duruşması 3’üncü oturumu ile devam ediyor. DP eski MYK üyesi Dilek Yağlı savunmasında “Çağrıyı IŞİD’e karşı yapmışız ama iddianamede IŞİD’e dair hiçbir şey yok” dedi.
IŞİD’in Kobanê’ye yönelik saldırıları üzerine 6-8 Ekim 2014’te gerçekleşen protesto eylemleri gerekçe gösterilerek aralarında Halkların Demokratik Partisi (HDP) eski eş genel başkanları, Merkez Yürütme Kurulu (MYK) üyelerinin de bulunduğu 21’i tutuklu 108 isim hakkında açılan davanın duruşmaları sürüyor. Kobanê Davası olarak nitelendirilen yargılamanın 16’ncı duruşması, bugün 3’üncü oturumuyla Sincan Cezaevi Kampüsü’nde devam ediyor. Ankara 22’nci Ağır Ceza Mahkemesi’nde görülen davaya, çok sayıda avukat ve izleyici katıldı.
Sincan Cezaevi’nde tutulan siyasetçiler duruşma salonunda hazır bulunurken, farklı cezaevlerinde bulunan siyasetçiler ise Ses ve Görüntü Bilişim Sistemi (SEGBİS) aracılığıyla duruşmaya bağlandı. Duruşma, kimlik tespitinin ardından dosyaya eklenen evrakların okunmasıyla başladı. Duruşmada tutuklu HDP eski MYK üyesi Dilek Yağlı savunma yaptı.
1 Eylül mesajı
1 Eylül Dünya Barış Günü’ne değinen Yağlı, “Devletlerin tarih sahnesini kana buladığı bir tablo var. Türkiye’de de savaş yüzünden giderek geriye düştüğümüz pek çok açmaz var. Bu nedenle 1 Eylül Barış Günü’nün gerçek anlamıyla kutlanabileceği bir dünyayı umut ediyorum” dedi. Yağlı, yakın dönemde gerçekleşen HDP kongresine işaret ederek, HDP eş başkanlarının kongrede verdiği barış mesajlarını okudu.
Mahkeme heyetinin vicdani kararlar almasını istediğini belirten Yağlı, “Yargıya getirilen eleştiriler malum. Acı hissine sahip olmanızı umuyorum. Acı duymayanların ve bundan menfaat sağlayanların uygulamalarıyla burada bulunuyoruz. Avukatlarımız yargının geldiği durumu ortaya koydu” diye belirtti.
Eski mahkeme başkanının karıştığı suçlar
“Atadedeler Çetesi” soruşturması kapsamında yargılanan davanın eski mahkeme başkanı Bahtiyar Çolak’ın geçmişte kullandığı, “Gerçeklerin bir gün ortaya çıkmak gibi bir huyu vardır” sözünü hatırlatan Yağlı, şunları söyledi: “Bu yargılama süreci benim hukuk zeminine olan inancımı sarmış değil. Bu düzen değişecek ve kamu adına çalışan savcılar ve adil yargılayan hakimler yeniden o koltuklara oturacaktır. Şu anda adil yargılanmadığım konusunda net bir kanaate sahibim. Bir ülkede özgürlükten söz edebilmek için yasaların özgürlüğü güvence altına almasının yeterli olmadığını biliyoruz. En başta ülkeyi yönetenlerin ve yargı mensuplarının yasaları uygulaması gerekiyor. Özgürlüğün diğer koşulu ise yargıçların bağımsızlığı ve yansızlığıdır. Yargı bağımsızlığından söz edilemez ise hukukun üstünlüğünü konuşamayız. Bağımsızlık, yargıcın soyluluğunu sağlamak için değil hak arama koşulunu sağlamaktır. Demokrasinin varlığı ve geleceği bağımsız bir yargıya bağlıdır” ifadelerini kullandı.
Azmettirme yok
“Failsiz suç yoktur” vurgusu yapan Yağlı, 2 yıldır devam eden yargılama sürecinde failin olmadığı bir azmettirme suçunu tartıştıklarını ifade etti. Yağlı, “Benim yargılandığım tek dosyanın bu olmasına rağmen 2014 ile ilgili hiç bir şey bilmeyen tanıklara çok daha eski dönemlerle ilgili hakkımda sorular soruldu. ‘İşin içinden çıkılamasın ve sözde bir yargılama yapıyor gibi görünelim’ diye düşünüyorsunuz. Bu davada yargılandığım için HDP kapatma davasında hakkımda siyasi yasak isteniyor. 6 yıldan sonra açılan bu dosya, ‘302’den açalım ki ceza verelim’ anlayışıyla açılan bir dosyaydı. Burada bize ceza vermeniz gerekiyor ki diğer davada hakkımda siyasi yasak verilebilsin. Ben binlerce sayfalık dosya içerisinde neden tutuklu olduğuma dair bir şeyler bulabilmek için günlerimi harcıyorum. Bunu iddia makamı ispatlamakla mükellefken biz suçsuzluğumuzu iddianameden evrak arayarak ispat etmek zorunda kalıyoruz” ifadelerini kullandı.
İŞİD’e dair hiç bir şey yok
IŞİD’in insanlık dışı uygulamalarına karşı çağrı yapmanın bir yurttaşın en doğal hakkı olduğunu ifade eden Yağlı, “Twitter’dan bir çağrı yapmışız; Bunu da talimatla yapmışız. Biz insanlıktan bu kadar mı uzağız? IŞİD vahşetine karşı öz irademizle bir çağrı yapamaz mıyız? Talimata gerek mi var? Bu çağrıyı IŞİD’e karşı yapmışız ama iddianamede IŞİD’e dair hiçbir şey yok. Koskoca evrak yığını içinde IŞİD ile ilgili iki ara karar kurulmuş. Bizler dosya üzerindeki siyasi vesayetin ne yapmak istediğinin farkındayız ancak yargının bu hali utanç verici. Bahsedilen Twitter çağrısı hala resmi sitemizde yer alıyor çünkü içinde hiçbir suç yok” diye konuştu.
Yağlı, 2 yıldır tutuklu olmasının hiçbir somut gerekçeye dayandırılmadığına dikkat çekti ve yargılanan tüm siyasetçiler hakkında verilen tutuk devam kararlarının aynı olduğunu ifade etti. Yağlı, mahkeme heyetine, “Sizin gözünüzde hepimizin hukuki durumu aynı mı?” diye sordu. Yağlı, “Adil yargılama hakkının her aşamada ihlal edildiğini söylemek zorunda kalıyoruz” dedi.
Gizli tanıkların siyasetçiler hakkında verdiği “iftira niteliğindeki” ifadeler nedeniyle hiçbir yurttaşın tutuklanamayacağını vurgulayan Yağlı, “Türkiye’de gizli tanık kurumunun istismar edildiği açıktır. Buna dair mahkemeye onlarca makale sunabilirim. Tanıkların bir çoğu iktidarın siyasi kampanyalarına malzeme olmak için birbirleriyle yarıştılar” diye belirtti.
Duruşmaya 13.30’a kadar ara verildi.