Beyoğlu’nda Polat Holding’e ‘riskli alan’ denerek peşkeş çekilen Hacıhüsrev Mahallesi’nde halk sokağa atıldı. Evsiz kalan ve sokaklarda yaşayan yurttaşlar, ödeyecek paralarının olmadığını, direneceklerini söylediler
İstanbul’un Beyoğlu ilçesinde bulunan Hacıhüsrev Mahallesi, “kentsel dönüşüm” adı altında polis zoruyla boşaltıldı. Gösterdikleri direnç nedeniyle evlerini yıllarca boşaltmayan mahalle sakinlerinin iddiasına göre mahalle, 2011’de AKP Beyoğlu Belediyesi eski Başkanı Ahmet Misbah Demircan ile Büyükşehir Belediyesi eski Başkanı Kadir Topbaş tarafından “Kentsel dönüşüm” ve “Yerinde dönüşüm” iddialarıyla Polat Holding’e peşkeş çekildi.
Polat Holding’in önü açıldı
Konut, enerji ve ticaret ile pek çok alanda şirketi içinde barındıran ve 2013’te tek çatı altında toplanan Polat Holding, bölge ile bitişik olan Piyalepaşa Mahallesi ismi ile aynı isimde 8 Şubat 2012’de Piyalepaşa Gayrimenkul Geliştirme Yatırımı ve Ticaret A.Ş’yi kurdu. Şirketin kurulmasının üzerinden henüz 8 ay geçmemişken 86 bin 383 metrekarelik söz konusu mahalle, “6306 Sayılı Afet Riski Altındaki Alanların Dönüştürülmesi Hakkındaki Kanun” kapsamında 22 Ekim 2012’te Bakanlar Kurulu kararıyla “Riskli alan” olarak ilan edildi. Karar, 4 Kasım’da ise Resmi Gazetede yayınlandı.
AKP ile temeller atıldı
Şirket, 4 Kasım’daki Bakanlar Kurulu kararının ardından 19 Aralık 2012’de Nazım İmar Planı ve Uygulama İmar Planı olmak üzere iki plan ile Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’na başvuruda bulundu. Bakanlık, şirketin başvurduğu planları 19 Mart 2013’te kabul etti. Kabulün ardından mahalleli projeye itiraz etti. Birçok ada ve parsele ilişkin yapılan itirazlar tek tek iptal edildi. Bunun üzerine 6 Mayıs 2016’da Çevre ve Şehircilik eski Bakanı Fatma Güldemet Sarı, AKP’li İBB eski Başkanı Topbaş ile Beyoğlu eski Başkanı Demircan’ın katılımı ile onlarca adanın yer aldığı alanda “Piyalepaşa İstanbul”un temelleri atıldı.
Yerinde dönüşüm değil
Bu kapsamda gelen itirazlara rağmen onlarca gecekondu boşaltıldı. Boşaltılan yerlere “dönüşüm” kapsamında bölgede, 800 milyon dolara 120 mağaza, 9 sinema salonu 20 yeme içme noktası, üç bin 900 araç kapasiteli otopark ve 760 dairenin içerdiği Osmanlı ve Selçuklu mimarisi olarak lanse edilen konutlar yapıldı. Polat Holding resmi sitesinde yer alan bilgilere göre projenin yüzde 96’sı tamamlanmış durumda. Yapılan dairelerin Mart 2022’de tarihinde 7 ile 12 milyon arasında değişen rakamlarla satılmayı sürdürüldüğü görüldü. Geri kalan yüzde 4’lük kısımda ise 4 binadan oluşan 190 rezidans yapılması hedefinin yer aldığı görüldü. Ancak “yerinde dönüşüm” olmadığı gerekçesiyle mahalleli yıllarca bu rezidansların yapılacağı 1643 Ada parseline dair itirazını sürdürdü.
Proje yapım aşamasında değiştirildi
Mahalle sakinleri, evlerinin bulunduğu ve 190 rezidansın yapılacağı bin 643 Ada’ya ilişkin 14 Aralık 2014’te İstanbul 6’ncı İdare Mahkemesi’ne itiraz başvurusunda bulundu. Başvuruda, “Plan analiz ve açıklama raporlarına” işaret eden mahalleli, raporda toplumsal kazancın yer almadığını dile getirdi. Bunun üzerine mahkeme bölgeye keşif ve bilirkişi gönderdi. Bilirkişi incelemesi ardından söz konusu 1643 ada parseli için projenin değiştirildiğini ortaya koydu. Bilirkişi, projede yer alan “Sağlık Tesisi Alanı”na aynı büyüklükte “Dini Tesis Alanı”nın yapılmak istendiğinin bunun yanı sıra “Park Alanı” yerine ise “Mesleki Teknik Eğitim Alanı” projesinin konulduğunu ortaya çıkardı.
Danıştay hukuka aykırı buldu
Bunun üzerine kararını 30 Haziran 2016’da açıklayan mahkeme, park alanının projeden çıkarılmasının sosyal donat açısından olumsuz sonuç doğurduğunu aynı şekilde sağlık alanının dini tesis alanına çevrilmesinin kamusal anlamda gereksinim olmadığına karar verdi. Mahkeme ayrıca söz konusu planların 15 Haziran 2009’da onaylanan İstanbul Çevre Düzeni Planı’na aykırı olduğu görüşüne yer verdi. Bunun üzerine bakanlık ve davaya müdahil olan şirket, üst mahkemeye bilirkişi raporuna dair itirazda bulundu. Mahkeme, itirazı reddetti. Bunun üzerine Şirket, İBB ve Beyoğlu Belediyeleri İstanbul Bölge Adliyesi’ne başvurdu. Başvurunun reddedilmesi ardından aynı şirket Danıştay’a başvurdu. Ancak Danıştay 6’ncı Daire de mahalleliyi haklı bularak, söz konusu 1643 Ada parselinde yer alan değişikliğin açıkça hukuka aykırı olduğuna 23 Ocak 2018’de karar verdi.
Tebligat gönderildi
Mahalle sakinlerinin iddiasına göre Danıştay’ın kararı arından şirket söz konusu parseli, Milli Eğitim Bakanlığı’na devretti. Devre ilişkin açılan birçok dava hakkında yürütmeyi durdurma kararı verildi. Ancak mahkeme, söz konusu durdurma kararlarını tek tek kaldırdı. Durdurma kararlarının kaldırılması ardından mahallelinin evlerine tebligat gönderildi. 3 Ağustos’ta birçok eve gönderilen tebligatlar arından şirketin Boğaziçi Elektrik Dağıtım A.Ş’ye (BEDAŞ) 10 Ağustos 2022’de yaptığı başvuru ile mahallenin elektriklerinin kesilmesini talep etti. BEDAŞ, kesim için Beyoğlu Kaymakamlığı’ndan kolluk kuvveti yardımını talep etti. Kaymakamlık, 15 Ağustos’ta verdiği yanıtla elektrik kesimi esnasında kolluk kuvveti göndereceğini bildirdi. Bunun üzerine mahallenin elektrik, su ve doğalgazı bu tarihten itibaren kesilmeye başlandı.
Avukatlar tepkili
Evi zorla boşaltılan birçok mahalle sakinin avukatı Tuba Özbay, Polat Holding’in projeyi yapamadığını bu nedenle okul ve cami vaadiyle söz konusu parseli Milli Eğitim Bakanlığı’na verdiğini dile getirdi. Söz konusu durumun da hukuka aykırı olduğunu dile getiren Özbay, buna rağmen evlerin boşaltıldığını dile getirdi. Verilen kararların siyasi olduğunu dile getiren Özbay, “İstanbul’un her yerinde insanlar yaka paşa dışarı atılıyor. Dilekçeler cevap vermiyorlar. CİMER’e şikâyete bulunduk. Ancak herkes üç maymunu oynuyor” diye kaydetti.
Halkı aforoz ettiler
Dört katlı binası zorla boşaltılan ve bunun bedeli olarak sadece 2 milyon TL verilmek istenen Erdoğan Kaştaş, 35 yıldır bu mahallede yaşandığını dile getirdi. Ancak bugün zorla evlerinden çıkarıldığını dile getiren Kaştaş, durumu, “devlet terörü” olarak tanımladı. Halk olduklarını belirten Kaştaş, “25 yıl önce dönemin belediye başkanı gelip, ‘burayı size yedireceğini mi düşünüyorsunuz?’ diyerek, tehdit etti. Burada birilerinin gözü vardı. Devletin gücünü arkalarına alarak halkı aforoz ettiler” dedi.
Arazilerimize çöktüler
Dört katlı binasına bir daire parası verildiğini ve bunu kabul etmediğini belirten Kaştaş, “60 yıl oranın vergisi ödendi. Buna 2 milyon 350 TL para veriyorlar. Bu paraya İstanbul’da bir daire zor alınıyor. Aşağı alıp kendi isteği şeklide yaptı. Burada da nasıl olsa fakir fukara var deyip çöktüler. Bizim buraya çöktüler kardeşim çöktüler” diyerek, tepkisini dile getirdi. Mahallede okul olduğunu ancak okulu yıkıp evlerin bulunduğu yere başka bir okul yapmak istediklerini belirten Kaştaş, “Çocuklar güler size güler” diye konuştu.
Sokaklarda kaldık
1995’te bu mahallede dünyaya gelen ve o zamandan bu yana burada ikamet eden Songül Eren, sokağa atıldıklarını söyledi. Günlerdir elektriksiz ve susuz güneş altında olduklarını dile getiren Eren, “Biz sadece bir ev alınabilecek miktarda ücret istiyoruz. Ancak evlerimizi yıkıp iki yüz bin lira ücret vermeye zorluyor. Bu para ile bir kömürlük dahi alınamaz. Yaptıkları evleri 10 milyona satıyorlar ama bize iki yüz bin lira veriyorlar. Adnan Polat kimseyi mağdur etmeyeceğini söylüyordu. Hakkımızı ver. Çocuklarımız ile dışarda kaldık. Şu anda komşumuzda kalıyoruz. Ne işimize gidebiliyoruz ne de başka bir şeye” diye kaydetti.
Nereye gidelim?
Mahallede bulunan bir evde kiracı olan ve dört çocuğu olan İpek Eren de, haklarının verilmesi gerektiğini dile getirdi. Kiraların çok pahalı olduğunu ve buradan çıkarıldıkları taktirde dışarıda kalacaklarını belirten Eren, evde bir çalışanın olduğunu ve dört çocuğunun da okuduğunu bu nedenle geçimlerini sağlamakta zorlandıklarını dile getirdi. “Hayvanları barınağa, bizleri de sokağa atıyorlar” diyerek, sözlerini sürdüren Eren, “Bu ne biçim hal? Nereye gidelim? Okullar açıldı. Çocuklar ne yapacak? Perişan haldeyiz. 2 aydır ev bulamıyoruz. Bulsak bile bir ay sonra bizi çıkarır. Çünkü ödeyecek paramız yok” ifadelerini kullandı.
‘Direneceğiz’
Mahalle sakini Bayram Toprak da evlerini terk etmek istemeyen insanların “işgalci” gibi görüldüğünü ifade etti. Toprak, “40 yıldır burada yaşıyoruz. Bizi işgalci olarak gösteriyoruz. Madem işgalciyiz, neden bizden çöp, elektrik vergisi alıyorsun? Bugüne kadar neden çıkarmadın? Haksızlık bu. İnsanlar eşyalarını depolarına atıyor, akrabalarına gönderiyor” diye dikkat çekti. Toprak, haklarını alıncaya kadar direneceklerini belirtti.
Çadır kurma kararı
Kronik Obstrüktif Akciğer Hastalığı (KOAH), kalp ve guatr olmak üzere pek çok sağlık sorunu nedeniyle yüzde 77 düzeyinde raporu olduğunu aktaran Erdin Çeliker, tapularının bakanlık tarafından satıldığını dile getirdi. Açtıkları mahkemede hakimin davalı bakanlığa ve holdinge, “zemin etüttü yapıldı mı?” diye sorduğunu ancak buna bir yanıt verilmediğini belirten Çeliker, daha sonra ise üstündeki yapıların “riskli” olarak lanse edilmeye çalışıldığını belirtti. “Sokakta kaldık” diye sözlerini sürdüren Çeliker, “Gidecek yerim yok. Ev tutacak durumum yok. Zaten ev yok. Ne yapacağımızı şaşırdık. Buraya çadır kurup orada kalacağım. Başka çarem mi var” diye sordu.