Amed’in bıçkın delikanlılarından biriydi. Halkına yönelik baskılara tahammül edemiyordu. Gazeteciliğin eğitimini almış kimseler bile onu gıptayla izlerdi; çünkü kendisinden istenilen bir haberi çıkaramaması diye bir şey asla mümkün değildi. O’nu elimizden erken aldılar…
Hüseyin Aykol
Mehmet Şenol, 1967 yılında Amed’in Kore mahallesinde doğdu. Annesi erken yaşta ölünce, üç ağabeyi ile birlikte ‘hızlı’ büyüdü. Ticaret Lisesi’nden mezun olan Mehmet Şenol, gazeteciliğe “2000’e Doğru” dergisinin Diyarbakır bürosunda Faysal Dağlı’nın yönetimi altında başladı. Mehmet Şenol, Diyarbakır’da ‘kırık’ diye tarif edilen delikanlı kişiliklerden biriydi; seyyar ciğercilik de yapmış biri olarak gazetecilikle çok önemli bir özellik olan halkla ilişkileri son derece gelişkindi.
Kimi diğer arkadaşlarımızın ardından Mehmet Şenol da, 1991 yılı yaz aylarında Yeni Ülke’ye katıldı. Hafız Akdemir’in öldürülmesi ardından Özgür Gündem yönetiminin ‘sakin olmak’ gerektiği çağrısına karşı çıkan Mehmet Şenol, bir süreliğine Van bürosuna gönderildi. Daha sonra geldiği Diyarbakır’da, silah taşıdığı için tutuklandı ve iki ay cezaevinde kaldı. Bu arada, gazete dağıtımcılarımıza yapılan silahlı saldırıların birinde Mehmet Şenol ile Hasan Özgün ölümden kıl payı kurtulmuştu.
Özgür Gündem, Diyarbakır’da diğer bütün gazetelerden çok satıyordu. Ancak sabah erkenden bayilere dağıtılması gerekiyordu. Bu işi de saldırılara karşı bir önlem olarak en deneyimli olanlar, Hasan ile Şenol yürütüyordu. Bir gün dağıtım işini yaparken, Tekkapı’daki PTT merkezinin önünde silahlı saldırıya uğramışlardı. Üç saldırgan, bayiinin karşısındaki sokakta gizlenerek gazete aracını beklemişti.
Araç geldikten sonra Şenol gazete balyasını alarak caddenin karşısındaki bayiye yönelmiş, Hasan ve şoför aracın kapısını açık tutarak beklemişlerdi. Tam bu sırada saldırganlar araca yaklaşmış ve her biri birer şarjör boşaltmıştı. Hasan kendini delik deşik olmuş aracın arkasına atarak, şoför de direksiyonun altına sığınarak kurtulmuştu.
Polisin iddiasına göre Şenol caddenin karşı tarafından silahını çekmiş, saldırganlara nişan almış; ancak silah tutukluk yapmıştı. Kentin en işlek yeri olan olay mahalline yarım saat sonra gelen polis, saldırganları arayacağına Şenol’u gözaltına almıştı. Görgü tanıklarına da aleyhine ifade vermeleri için baskı yapıyordu. Şenol, benzeri birkaç saldırı ve polis komplosuna daha maruz kaldı, sık sık da çeşitli yerlerde gözaltına alındı.
Saldırılar devam ederken, birçok arkadaşımız yer değiştirerek çalışıyordu. Şenol da kimi zaman Urfa, Cizre, Elazığ veya diğer bürolara gönderilmekteydi. Buralarda çalışan muhabirlere hem deneyimlerini aktarıyor hem de bir süre polis takibinden kaçınıyordu. Bölgedeki arkadaşlar kimi zaman da İstanbul’a da davet ediliyor, orada bir süre tutuluyordu. Şenol da zaman zaman İstanbul’a çağrılanlar arasındaydı.
Bu arada, Mehmet Şenol gazetenin dağ muhabiri de olmuştu. Operasyon bölgelerinde bulduğu bir gedikten sızarak, PKK’lilere ulaşmayı ve iyi röportajlar yapmayı başarıyordu. On binlerce askerin peşinde koşturduğu bölge komutanını bulmak onun için sanki içgüdüsel bir şeydi. Dağ yolculuklarında kimi zaman operasyonlara da rastlıyor; ancak şansı yaver gittiği için kurtuluyordu.
Özgür Gündem, 10 Aralık 1993 günü basıldı ve tüm bürolarından 100’e yakın kişi gözaltına alındı. Tesadüfen büroda olmayanların ve hemen serbest bırakılanların başına geçen Mehmet Şenol, gazetenin yoluna devam etmesini sağlayanlardan biriydi. Böylesi baskılarla kapatılamayan gazete, daha sonra mahkeme kararıyla kapatılacaktı.
Mehmet Şenol, legal alanda artık başka bir şey yapamayacağını düşünmeye başladı. 30 Ağustos 1994 günü Hazro ile Kulp arasında dağlara doğru giden 11 kişilik bir grup, Rêşane köyü civarında tuzağa düşürüldü. Kurşunlanan, bombalanan bedenlerin birisinin cebinden Özgür Gündem tanıtım kartı çıktı. İsim hanesinde Mehmet Şenol yazıyordu…