Akromegali hastası tutuklu Ekim Polat ‘Sağlık hakkı’ için açlık grevinde. Annesi Songül İlker ise Denizli T Tipi Cezaevi önünde oturma eylemi yapıyor: ‘Bir an önce hastaneye götürülüp tedavi edilmesi gerekiyor. Cezaevi hastaneyle işbirliği yapıyor. Çocuğumu kaybetmek istemiyorum.’
Hak ihlallerine her gün bir yenisinin eklendiği cezaevleri, son dönemlerde hasta tutukluların ölümleriyle gündemden düşmüyor. İnsan Hakları Derneği’nin (İHD) verilerine göre, cezaevlerinde 651’i ağır bin 517 hasta tutuklu bulunuyor. 2022 yılının başından bu yana 22’si hasta 45 tutuklu yaşamını yitirdi.
Tedavi edilmeyen hasta tutuklular açlık grevlerine girerken, tutuklu aileleri de ihlallere karşı Diyarbakır, Van, İstanbul ve İzmir’de Adalet Nöbeti eylemlerini sürdürüyor. Cezaevinde tedavi edilmeyen tutuklulardan biri de Denizli T Tipi Cezaevi’nde bulunan 24 yaşındaki Ekim Polat, tedavi edilmediği için 28 gündür açlık grevinde. Annesi Songül İlker de oğlunun sağlık hakkı ve taleplerinin karşılanması için 12 gündür Denizli T Tipi Cezaevi önünde oturma eylemini sürdürüyor.
Polat, 2013 yılında gezi eylemlerine katıldığı sırada ayağına isabet eden gaz bombası ile yaralanarak gözaltına alındı. Gözaltında işkenceye maruz kalan Ekim Polat, daha sonra serbest bırakıldı ve hakkında açılan davada 1 yıl sonra beraat etti. Polat, 5 Eylül 2016 yılında İstanbul İkitelli’de gözaltına alınıp, yaklaşık 1 ay emniyette tutuldu. Gözaltı sürecinin 22’nci gününde İstanbul Küçükçekmece’de bir kamyon yakıldı. Gözaltında polislerden biri Polat’a, “Bu olayı sen yaptın. Bu olayı senin üzerine yıkacağız” dedi. Daha sonra bir gizli tanık, Polat’ın bu olayın faillerinden olduğuna dair ifade verdi. Bunun üzerine Polat, 30 Eylül 2016’da çıkarıldığı mahkemece tutuklanarak, Metris Cezaevine götürüldü.
Hakkında dava açılan Ekim Polat’a ilişkin ifade veren gizli tanık, mahkemede ifadesinin işkenceyle alındığını belirtti. Ancak buna rağmen Polat’a gizli tanık ifadeleriyle “DHKP-C yöneticisi olmak” iddiasıyla 24 yıl hapis cezası verildi. Yaklaşık 6 yıldır tutuklu olan Polat, sırasıyla Metris Cezaevi’nden Silivri, Bandırma, Manisa Akhisar ve Denizli T Tipi Cezaevi’ne sevk edildi.
Hastalıkları başladı, ancak annesine bilgi verilmedi
Cezaevine girmeden önce herhangi bir sağlık sorunu olmayan Polat’ın hastalıkları Silivri Cezaevi’nde başladı. Silivri’de rahatsızlandığı için hastaneye sevk edilen Polat’a, akromegali (dev adam) teşhisi konuldu. Ancak bu bilgi ailesine verilmedi, doktorlar ise Polat’ın tedavi için hastaneye yatırılması gerektiğini cezaevi yönetimine bildirdi. Polat’ın tedavisi askeri personel yetersizliği gerekçesiyle yapılmayarak, tekrar cezaevine götürüldü.
Polat’ın yıllar içerisinde sağlık sorunları çoğaldı. Akromegali hastalığı nedeniyle organları sürekli büyüdüğü için vücuduna hasar verdi. Beyninde tümör oluştu, ameliyat olmaması durumunda yaşamını yitirme riski var. Ekim Polat’ın ayrıca görme bozukluğu, kalp yetmezliği böbrek, mide, şeker, KOAH ve kemik erimesi rahatsızlıkları bulunuyor. Ayrıca 2 defa da kalp krizi geçiren Ekim Polat’ın tedavi hakkı engelleniyor.
Birinci müdür Ali Rıza Yıldırım’ın uygulamaları
2 yıldır Denizli T Tipi Cezaevi’nde tutulan Polat’ın annesi Songül İlker, oğlunun tedavi hakkının engellenmesi ve cezaevi önünde sürdürdüğü eylemine ilişkin konuştu. İlker, oğlunun Denizli Cezaevi’ne geldiğinden bu yana birinci müdür Ali Rıza Yıldırım tarafından birçok hak ihlaline maruz kaldığını söyledi. Oğlunun tedavisinin önündeki engellerin kaldırılması için oturma eylemini sürdürdüğünü belirten İlker, oğlunun da sağlık hakkının gasp edilmesine karşı açlık grevinde olduğunu ve bu durumun sağlığını daha da riske attığını söyledi.
Oğlunun tedavisinin cezaevi koşullarında yapılmasının mümkün olmadığını ifade eden İlker, şöyle konuştu: “Bir an önce hastaneye götürülüp tedavi edilmesi gerekiyor. Cezaevi hastaneyle işbirliği yapıyor. Oğlum hastaneye gidiyor ama muayenesi yapılmıyor. Oğlum için iğne gerekiyor ama görevliler ‘81 ilde bu iğne yok’ diyor. Ben araştırdım var. Hastalığı ilerlesin diye yanlış iğne bile yaptılar. Yanlış polikliniklere sevk edildi. Kantin ihtiyaçları verilmiyor. Bu işkencedir. Herkesin bu durumu görmesi, duyması gerekiyor. Hasta tutsakların tedavi hakları engelleniyor, ölmeleri için korkunç bir çaba harcanıyor.”
Oğlunun tedavisi için zamanın daraldığını sözlerine ekleyen İlker, “Çocuğumu kaybetmek istemiyorum. Bir an önce oğlumun talepleri karşılansın. Bir hasta tutuklu daha yaşamını yitirmesin. İçeriden sürekli cenazeler çıkıyor. Yaşamını yitirenler için de ‘kalp krizi, düştü, beyin kanaması’ gibi gerekçeler uyduruluyor. Bunların hiç biri gerekçe değil insanların bunu anlaması gerekiyor. Tutuklular içeride etnik kimlikleri üzerinden katlediliyor” diye konuştu.
Oğlunun akromegali hastası olduğunu dile getiren İlker, “Oğlum Denizli Cezaevi’ne geldikten sonra bu hastalığı olduğunu öğrendim. Bu hastalığı olanlar uzun yaşamıyor. Ameliyattan sonra da sürekli doktor kontrolünde olması gerekiyor. Ben oğlumun tedavi hakkının sağlanmasını istiyorum” dedi.
İZMİR