HDP’li Meral Danış Beştaş ve Fatma Kurtulan, Kürt siyasetçi Aysel Tuğluk’un tahliyesi için Kamu Denetçiliği Kurumu’na başvuruda bulundu: ‘Hukuk önünde herkesin eşit olduğuna dair ilke, Tuğluk’un cezaevinde tutulması ile yok sayılmaktadır. Her an telafisi imkansız hadiselerin meydana gelme riski mevcuttur’
Halkların Demokratik Partisi (HDP) Grup Başkanvekili Meral Danış Beştaş ve Meclis İnsan Haklarını İnceleme Komisyonu üyesi Fatma Kurtulan, hastalığı kritik aşamada olan demans hastası Kürt siyasetçi Aysel Tuğluk’un cezaevinde tutularak hak ihlaline maruz kalmaması ve telafisi imkânsız zararlara mahal verilmemesi için tahliyesine yönelik koşulların sağlanması amacıyla Kamu Denetçiliği Kurumuna başvuruda bulundu.
Aysel’in sağlık sorunlarına dair bilgilerin yer aldığı başvuruda, Adli Tıp Kurumu’nun (ATK) “cezaevinde kalabilir” yönünde verdiği raporlar hatırlatıldı. Rahatsızlığının ciddi boyuta ulaştığına vurgu yapılan başvuruda, Aysel’in tahliye edilmesine dair Anayasa Mahkemesi’ne (AYM) yapılan ihtiyati tedbir talepli başvuru ile ATK Üst Kurulu ile Kocaeli Cumhuriyet Başsavcılığı’na yapılan son itirazların henüz sonuçlanmadığı belirtildi.
ATK raporlarına dikkat çekildi
Başvuruda, “Aysel Tuğluk’a, ilk defa kez geçtiğimiz yıl Seka Devlet Hastanesi’nde demans teşhisi konulmuş olup ardından 22 Mart 2021 tarihinde Kocaeli Tıp Fakültesi Adli Tıp Kurulu da, Tuğluk’un hastalığının, ‘kronik ilerleyici seyirli ve cezaevinde tek başına hayatını sürdürmesini engeller nitelikte’ olduğunu belirterek cezasının infazının ertelenmesi gerektiği yönünde bir rapor düzenlemiştir. Yine geçtiğimiz Şubat ayında ATK’ye sevk edilen ve üç gün gözlem altında tutulan Tuğluk için ATK, ‘cezai sorumluluğunun tam olduğunu’ kanaatine varmış, buna karşılık savunma yapıp yapamayacağına ilişkin mahkemenin sorduğu soruyu ise yanıtsız bırakmıştı. Keza Adli Tıp Kurumu 3. İhtisas Kurulu’nun raporu sonucunda avukatların Kocaeli Cumhuriyet Başsavcılığı nezdinde yapmış olduğu talepler de reddedilmişti” denildi.
Soruların çoğu yanıtsız
Yargılandığı Kobanê Davası’nda ATK’nin “Kısmen savunma yapabilir” ibaresi gerekçe gösterilerek Aysel’in savunmaya zorlanmasına dikkat çekilen başvuruda şu ifadeler kullanıldı: “Konuşma güçlüğü çeken ve ‘Kendimi savunabilecek durumda değilim’ diyen Aysel Tuğluk’a sorulan soruların çoğu yanıtsız kalmıştır. Başlı başına bu duruşmada yaşananlar dahi Aysel Tuğluk’un hastalığının ne boyutta olduğunu tüm kamuoyuna göstermiştir. Böylesi bir durumda kişinin cezaevinde kalıyor oluşunda hiçbir kamusal yarar olmadığı gibi infaz hukuku ilkeleri ile de çelişen bir durum hasıldır. Kişi ne için hangi amaçla cezaevinde olduğunu bilmiyor ise burada bir cezanın infazından da söz etmek mümkün değildir. Avukatları, Tuğluk’un sağlık durumunun birlikte kaldığı arkadaşları, avukatları ya da aile üyelerinin yanı sıra cezaevi personeli ve yöneticileri tarafından da yakından gözlendiğini, unutkanlığının ciddi boyutta olması ve sağlık durumunun geldiği kritik aşama sebebiyle cezaevi gözlem kurulu tarafından Mart 2022 tarihinden bu yana periyodik olarak ‘değerlendirmeye tabi tutma’ kararları verildiğini, hastalığın geldiği aşama sebebiyle bir başkasının yardımı olmaksızın cezaevinde yaşamını idame ettiremeyeceğini kamuoyuna duyurmuşlardır. Avukatların Mart, Nisan ve Mayıs aylarında edindikleri tıbbi belgeler, Tuğluk’un birlikte kaldığı tutukluların tanıklıkları, avukatların gözlemleri, cezaevi gözlem kararları ve Türkiye İnsan Hakları Vakfı’nın bilimsel mütalaasını içeren başvuru sonucunda ATK, Tuğluk’a ‘cezaevinde tek başına hayatını idame ettirebilir’ raporunu vermiştir.”
‘Cezaevinde kalması hukuki zorlama’
Başvurunun devamında şöyle denildi: “Aysel Tuğluk’un ilerleyen demans hastalığı nedeniyle cezaevinde tek başına zorunlu ihtiyaçlarını karşılayamayacağına yönelik birçok sağlık kurumu tarafından raporlar hazırlanmıştır. Adli Tıp Kurumu tarafından da Tuğluk’un hastalığının ilerlediği tespit edilmiş olmasına rağmen ATK tarafından Tuğluk hakkında ısrarla ‘cezaevinde tek başına hayatını idame ettirebilir’ raporu verilmekte, cezaevinde tek başına yaşamını idame ettiremeyen Tuğluk cezaevinde tutulmaya devam edilmektedir. Bilindiği üzere ATK 3. İhtisas Kurulu 22 Haziran 2022 tarihinde yeni bir rapor tanzim etmiş olup Tuğluk’un muayene esnasındaki birçok testteki hatırlama düzeyinin aşırı zayıflığını ve sayısal skorların ne kadar yetersiz olduğunu belirtmiş ise de ‘cezaevinde tek başına hayatını idame ettirebilir’ sonucunu içeren bir rapor tanzim etmiştir. Başlıbaşına bu durum dahi Aysel Tuğluk’un hala cezaevinde tutuluyor oluşunun bilimsel, objektif ve hukuki değil, subjektif gerekçelerle olduğunun izahıdır. Aysel Tuğluk’un cezaevinden tahliye edilmesine yönelik taleplerde gelişme kaydedilmemiş olması, Tuğluk’un cezaevinde tutulması fiili ve hukuki bir zorlamadır. Kaldı ki benzer durumda olan mahpusların cezaevinden derhal salıverildiği kamuoyunun da malumudur. Tuğluk ile aynı durumda olan, demans hastalığı teşhisi konulan başka kimselerin tahliye edilmesine rağmen Tuğluk’un cezaevinde tutulmasının anayasanın eşitlik ilkesine aykırılık teşkil ettiği hususu izahtan varestedir. Hukuk önünde herkesin eşit olduğuna dair ilke, Tuğluk’un cezaevinde tutulması ile yok sayılmaktadır. Dikkatlerden kaçırılmaması gereken bir diğer mesele de Aysel Tuğluk’un hastalığının, cezaevinde yaşamını tek başına idame ettiremeyecek düzeyde oluşu ile unutkanlığının boyutlarının onun yaşam hakkını yok edici düzeyde oluşudur. Çoklukla yemek yemeyi dahi unutan Tuğluk’un yaşam hakkının tehlike altında olduğu ehemmiyetle izlenmesi gereken bir durumdur. Her an telafisi imkansız hadiselerin meydana gelme riski mevcuttur.”
ANKARA / Jinews