Cengiz İnşaatın Eskencedere Taş Ocağı ile ilgili kararı açıklandı: Projenin çevreye zararsız olmasını beklemek hayatın gerçeklerine uygun düşmez
Gençağa Karafazlı
İkizdere ilçesinde Cengiz İnşaat tarafından yapımına devam edilen taş ocağına karşı Rize İdare Mahkemesine açılan ve 3 Ağustos 2022 tarihinde verilen yürütmeyi durdurma davası ile ilgili kararını 15 gün sonra açıklandı. Rize İdare Mahkemesi Cengiz inşaatın Eskencidere vadisinde taş ocağı yapmasına sakınca görmedi, açılan davayı reddetti.
Rize’nin İkizdere ilçesinde Dünyaca koruma altına alınan 250 vadiden 53. sırada bulunan ve turizm alanı ilan edilen Eskencidere vadisinde Cengiz İnşaat tarafından yapımına devam edilen taş ocağına karşı yöre halkının açtığı yürütmeyi durdurma davasını Rize İdare Mahkemesinin ‘projenin çevreye zararsız olmasını beklemek hayatın gerçeklerine uygun düşmez’ diyerek davayı reddetti
‘Hayatımda böyle bir yargı kararı görmedim’
Rize idare mahkemesinde 3 Ağustos 2022 tarihinde görülen yürütmeyi durdurma davası için İstanbul ve çevre kentlerden çok sayıda çevre hakları savunucusu, bölge halkına destek olmak için Rize’ye gelmişti. İdare Mahkemesi’nde taş ocağına karşı itirazlarını belirten davacı yurttaşlar ve avukatlar, taş ocağının son halinin fotoğraflarını mahkeme heyetine sunmuş, davalı ve davacıları dinleyen mahkeme heyeti, kararını 15 gün sonra açıklamak üzere duruşmaya son vermişti.
Mahkemede gülümseme tartışması yaşanmıştı
Duruşmanın sonlarına doğru, savunma avukatı ve davayı takip eden yurttaşlar, mahkeme başkanının kendilerine gülmesine tepki gösterdi. Ayşe ve Meryem Baş ile İnsan Hakları Derneği (İHD) Rize Temsilcisi Günay Karafazlı’nın, eleştirilerinin ardından mahkeme başkanı ‘Salondan çıkın’ dedi. Bunun üzerine kadınlar, “Bu mahkeme salonları sizin değil bu salon halkındır siz çıkın çıkmıyoruz” diyerek salonu terk etmemişti. Duruşma sonrası bir açıklama yapan davanın avukatlarından Yakup Okumuşoğlu, yapılan davanın hukuki olmadığını ve mahkemeye güvenmediğini, hukukun yargılandığı bir dava ile karşı karşıya olduklarını hukuku savunmak için süreci izleyip davayı uluslararası mahkemelere kadar taşıyacaklarını açıklamıştı.
Yaşanan bu gelişmelerin ardından Rize idare mahkemesi 3 Ağustos 2022 tarihinde yapıalam dava ile ilgili kararını 15 gün sonra açıkladı. İkizdereli yurttaşların açtığı çevre ve meslek örgütlerinin müdahil olduğu davanın mahkeme tarafından reddedilmesine davanın avukatı Yakup Okumuşoğlu, “Hukuku alt üst eden böyle bir yargı kararı ve böyle bir mahkeme hayatımda görmedim” diyerek tepki gösterdi.
‘Hayatın gerçeklerine uygun düşmez’
Rize İdare Mahkemesinin davayı ret kararında şu ifadeler yer aldı: “Bilirkişilerce yapılması gerekenin, proje alanını gözlemleyerek söz konusu riskin (örneğin heyelan-kayma vb.) gerçekleşme durumunun olup olmadığının ortaya konulması olduğu, yine söz konusu projelerin tamamıyla, çevreye zararsız olmasını beklemenin hayatın gerçeklerine de uygun düşmeyeceği, bu cümleden olarak, faaliyet süresi boyunca gerek insan ve gerekse de bitki/hayvan yönünden birtakım olumsuzlukların yaşanabileceği, ÇED mevzuatı kapsamında irdelenmesi gerekenin, projenin olumsuz etkilerinin kabul edilebilir düzeylerde olup olmadığı ile çevrenin rehabilite imkânının olup olmadığı hususu olduğu, bu sebeple bilirkişilerce kesin ve net şekilde kanaat bildiren cümleler kurulması gerektiği, diğer bir deyişle, ihtimal belirten ve sübjektif görüş mahiyetinde cümlelere raporda yer verilmemesi gerektiği sonucuna varılmıştır.
Olayda, uyuşmazlığın çözümü özel ve teknik bilgi gerektirdiğinden, Mahkememizin 15.06.2021 tarihli ara kararıyla keşif ve bilirkişi incelemesi yaptırılmasına karar verilmiş olup 13/09/2021 günü keşif icra edilmiş ve keşif neticesinde sunulan 13/10/2021 kayıt tarihli kök bilirkişi raporunda özetle;
‘Çevreye en az zarar verilecek sonradan rehabilite edilecek’
Dava konusu proje kapsamında alanda cevher oluşumu tespit edildiğinden dolayısı ile farklı bir ormansız alternatif alan değerlendirilmediği anlaşılmaktadır. Projenin basamaklı açık ocak işletmeciliği şeklinde olması çevreye en az zararı olan yöntem olarak bilinmektedir. PTD’sının 148 ve 149’da Orman Rehabilitasyon Projesinin hazırlanacağı, buna uygun rehabilite edileceğinin taahhüt edildiği ve ormanlık alanlar için alınacak tedbirlere yer verildiğinin görülmektedir. Çalışmalar sırasında meydana gelecek toz emisyonlarının katlanılabilir seviyelere düşürülebileceği ve işletme aşamasında meydana gelecek toz emisyonlarının Proje Tanıtım Dosyasında hesaplanan değerler göz önüne alındığında en yakın yerleşim birimleri üzerinde olumsuz etkiler oluşturmasının önüne geçilebilecektir.
‘Ağaçlar katledilirken özen gösterilecek’
Ocağın işletilmesi esnasında çıkarılacak malzemenin nakliyesi esnasında gerek ocak içi yollarda gerekse karayolunun madencilik faaliyetinden etkilenmemesi için PTD içerisinde belirtilen tedbirlere harfien uyulması gerekmektedir. Projede nakliye yolu olarak 550 m mesafedeki orman vasfındaki yeni açılacak yolun kullanılmasının öngörüldüğü, yol açma faaliyetlerinde ağaç kesimi sonrasında ekskavatör ile zemin düzleme çalışması yapılması esnasında dere yataklarına ve diğer alanlara zarar verilmeden çalışma yapılmasına özen gösterilmelidir
‘Vadide ne kadar kovan olduğu tespit edilmemiştir’
Keşif günü yapılan inceleme ve değerlendirmede proje bölgesinde orman alanı içerisinde geleneksel olarak kara kovan arıcılığı yapıldığı gözlemlenmiştir. Kara kovanın yanı sıra proje bölgesinde modern diyebileceğimiz çerçeveli kovanlar dikkati çekmektedir. (…) Kara kovanlar Tarım ve Orman Bakanlığı Hayvan Kayıt Bilgi Sisteminde kayıtlı olmayıp proje alanında ne kadar kara kovan bulunduğu hakkında bir bilgiye rastlanılmamıştır. 2021 Yılı Tarım ve Orman Bakanlığı Hayvan Kayıt Bilgi Gürdere Köyünde 516 adet faal arılı kovan, Ayvalık Köyünde 361 adet faal arılı kovan ve Cevizlik Köyünde 76 adet faal arılı kovan bulunmaktadır. Arıcılığın etkilenebileceği taş ocağı bölgesinde toplam 953 adet faal arılı kovan bulunmaktadır.
‘Arı kovanları saha dışına çıkarılacak’
Proje bölgesinde kayıtlı fenni ve kara kovanların, arıların faal olduğu ilkbahar ile sonbahar arasındaki aktif dönemde; ÇED alanı köşe noktaları bir kenar uzunluğu 2 km olan alanın orta noktası kabul edilerek genişletildiği, faaliyetten kaynaklı tozlanma etkileri ocak sahasından her yönde 1‘er km mesafede kalan alan kısmının dışına taşınması gerekmektedir. Bu tür önlemlerin alınması ile arıcılık faaliyetlerine olumsuz etkileri bertaraf edilebilecektir.
‘Vadide ‘mutlak koruma altındaki türler’ listesinde 17 memeli hayvan var’
Proje alanı ve yakın çevresinin flora analizinin arazi çalışmaları ve literatür çalışmalarına dayalı olarak Temmuz-2020 Vejetasyon döneminde Biyolog Oya ORBAY tarafından yapıldığı anlaşılmaktadır. (…) Alan çalışmalarının raporda belirtildiği üzere, Hacettepe Üniversitesi, Fen Fakültesi Biyoloji Bölümü Öğretim Görevlileri tarafından hazırlanmıştır. Yapılan floristik çalışmalardan faydalanılarak oluşturulan floristik listede; 138 cins, 170 tür, 10 alttür tespit edilmiştir. Proje sahasında 3 endemik bitki türü tespit edilmiştir. Ayrıca proje sahasında ve çevresinde 9 İki yaşamlı, 15 Sürüngen ve 46 memeli türü olmak üzere toplam 69 Omurgalı türünün yaşadığı belirlenmiştir. IUCN değerlendirmesine göre 43 memeli hayvan türü “Koruma Altındaki Türler” listesinde yer almakta, kalan 16 memeli hayvan türü ise Bern Sözleşmesi ek listelerinde yer almamaktadır.Alanda varlığı belirlenen omurgalı türleri habitatlarında meydana gelecek kayıplar, parçalanmalar ve değişimler sebebiyle komşu mevcut habitatlara göç edebilecek türlerdir. Bu sebeple uygulamaya komşu habitatlar koruma-sığınma alanı olarak planlanmalı, her türlü uygulamadan önce kullanılacak alan flaş bantlarla çevrilerek uygulamacıların alan dışına çıkmaları engellenmelidir.
“AĞAÇLARIN KESİLMESİNE BUNDAN BÖYLE ÖZEN GÖSTERİLECEK”
Mahkemenin ret kararında gerekçeleri ise şu şekilde sıraladı;“Şirektin sunduğu ek rapordaki değerlendirmelere itibar edilebileceği sonucuna varıldığı; projede nakliye yolu olarak 550 m mesafedeki orman vasfındaki yeni açılacak yolun açılması sırasında ağaç kesimi sonrasında ekskavatör ile zemin düzleme çalışması yapılması esnasında dere yataklarına ve diğer alanlara zarar verilmeden çalışma yapılmasına özen gösterilmesi gerektiği belirtilmiştir.hiçbir şekilde dere yatağına ve en az 20 m’lik kıyı kesimlerindeki ripariyan alanlara taş ya da pasa gelmeyecek şekilde bir işletim gerçekleştirilmesi, patlatma planlarının dere yatağını etkilemeyecek şekilde yapılması, oluşan paşaların-molozların-hafriyatın dere yatakları yakın kesimlerine dökülmemesi taahhütlerine uyulmasının ve ilgili kurum ve kuruluşlarca da izleme-denetleme faaliyetlerinin gerçekleştirilmesinin gerekli ve önemli olduğu ifade edilmiştir
Patlama faaliyetleri yerleşim yerlerine karayollarını, içme ve kullanma sularını kirletmeyecek’
Dava dosyasında bulunan bilgi ve belgeler ile bilirkişilerce hazırlanan raporların birlikte değerlendirilmesinden, tarım arazileri, su kaynakları, orman alanları, yerleşim yerleri, bitki örtüsü ve doğal yaşam açısından çevre üzerinde meydana gelebilecek olumsuz etkilerin dosyaya sonradan sunulan bilgi ve belgeler ile Proje Tanıtım Dosyasında alınacak önlemler sonucunda bilimsel esaslara göre kabul edilebilir düzeyde olduğu, proje kapsamının asgari gereklilikleri taşıdığı, projenin etki alanı içerisinde korunacak nitelikte alanların bulunmadığı, patlatma faaliyetlerinin en yakın yerleşim yerlerine ve karayollarına olumsuz etkilerinin olmayacağı, içme ve kullanma sularının etkilenmeyeceği, toz-gürültü-yüzeysel sular başta alınması planlanan tedbirlerin bilimsel metotlar açısından yeterli özellikler taşıdığı anlaşılmakla, Rize ili, İkizdere ilçesi, Cevizlik ve Gürdere Köyü mevkiinde, Ulaştırma ve Altyapı Bakanlığı XI. Bölge Müdürlüğü tarafından işletilmek istenilen “ER: 3396069 ruhsat numaralı Cevizlik Bazalt Ocağı Projesi” ile ilgili olarak tesis edilen 21/01/2021 tarihli “Çevresel Etki Değerlendirmesi Gerekli Değildir” kararında hukuka ve mevzuata aykırılık bulunmadığı sonuç ve kanaatine ulaşılmıştır. Açıklanan nedenlerle; Davanın reddine, karar verilmiştir”. Denildi.
‘Mahkeme, uzmanlık isteyen bir alanda değerlendirme yapamaz’
Mahkemenin ret kararı sonrası Av.Yakup Okumuşoğlu ANKA HABER AJANSINA yaptığı özel açıklamada;“Ben duruşma yapıldığı gün söylemiştim. Bu mahkemeye güvenmiyorum. Çünkü ilk defa ben hayatımda bir bilirkişi raporu verildikten sonra üç buçuk ay kadar bekleyip bu arada idarelerin, o kök bilirkişi raporundaki eksikleri gidermesi için onlara süre tanımayı, arkasından o raporlar geldikten sonra , ‘Ey bilirkişi, sen böyle demiştin ama bu gelen, hazırlatan raporlara bakarak bir kez daha değerlendir, sübjektif birtakım değerlendirmelerin var, onları da kesinleştir’, diyen bir mahkeme görmedim. Mahkeme bilirkişiye teknik ve uzmanlık isteyen bir alanı olduğu için gider. Bilirkişilerden, onların uzmanlıklarından yararlanmak için gider. Bir mahkeme kalkıp teknik ve uzmanlık isteyen bir alanda burası eksik kalmış, burası sübjektif olmuş gibi bir değerlendirme yapamaz.
‘Bu karar idari işlem teorisine bütünüyle aykırı bir karar’
Bugün elimize geçen mahkeme kararı sonrası şunu söylüyorum. Ben hayatımda hukuku alt üst eden böyle bir yargı kararı ve böyle bir mahkeme görmedim. Mahkeme kararı 2 rapordan oluşuyor. Birincisi bilirkişilerin hazırladığı ilk rapor diğeri ise hazırlanan 2. Rapor yani ek rapor. Bilirkişiler ilk raporda ne söylemişlerse 2. Raporda tersi söylendi. Birinci rapordan sonra Cengiz inşaat ve ulaştırma bakanlığı bir sürü ek raporlar sunmuş. Mahkemede bu bilirkişilerden ek rapor istiyor bilirkişilerde daha önce ne söylediyseler bu kez tersini söylüyorlar. Arkasından da mahkeme böyle bir karar veriyor. Bu uygulama idari hukukuna hâkim olan idari işlem teorisine bütünüyle aykırı. Bu şekilde verilecek olan kararlarla idari hukuku ters bir işlem yapmış oluyor. Bununla ilgili olarak temyiz yoluna başvuracağız.
Bilirkişinin hazırladığı ilk raporda kararın 8 sayfalık bölümünde sürekli olarak “şuna zarar var, şu olmaz, şu eksik, burada bu var, burada bu problem yaşanır, ağaç kesilecek, arılar ölecek, erozyon olacak, yer altı suları gidecek” onlarca konuya dikkat çekmişti. Arkasında şirket ve ulaştırma bakanlığı sunduğu ek raporlarla Cengiz inşaat ve idare bu eksikleri yaparsa her hangi bir zarar olmayacak deniyor. Mahkeme kendisine Cengiz inşaatın sunduğu ek raporları yeniden bilirkişiye gönderdi ve “bilirkişi bana şunları söyledi” diyerek yürütmeyi durdurma talebimizi ret etti. Burada açıkça hukuk ters yüz edilmiş vaziyette. Ben hayatımda böyle bir yargı kararı böyle bir yargılamada böyle bir mahkemede görmedim. Bana göre bu karar idari hukuku alt üst eden bir karardır. On beş gün içerisinde Danıştay’a başvuracağız ardından süreci gözleyip gerekirse uluslararası mahkemelere kadar gideceğiz. Hukuku savunmaya devam edeceğiz.” dedi