Abdullah Aysu
Türkiye’nin iki önemli tarımsal ihraç ürünü var, biri fındıki diğeri üzüm. Bunlar aynı zamanda doğrudan döviz kazandıran ürünler. Dünya fındık üretiminde Türkiye birinci, üzümde ikinci sırada. Şu son bir yılda ülkede döviz sıkıntısı diz boyu. Yediden yetmişe herkes dövizin yarattığı sorunlardan nefes alamıyor. Boğuluyor(uz). Ama bize döviz kazandıracak fındık ve üzüm ile ilgili içeride (Türkiye’de) politikamız yok. Sıfır. Dışarıda ise bu iki ürünün fiyatını belirlemede esamemiz okunmuyor.
Ortak fayda gözetilmiyor
Mazide fındık fiyatlarını FİSKOBİRLİK belirliyordu. Üzüm piyasasını da TARİŞ ile TEKEL düzenliyordu. FİSKOBİRLİK ve TARİŞ üreticilerin devlet vesayeti altındaki kooperatifleriydi. TEKEL ise doğrudan devletin kamu iktisadi teşebbüsüydü. Fakat onlar ürün fiyatlarını belirlerken, üretici ile toplumu ve ülke ekonomisini gözetiyordu. Yani mazi hükümetler bu kurumlar aracılığıyla ortak faydayı esas alan bir politika uyguluyorlardı.
Şimdi bütün kurumların yerine TMO fındık ve üzüm fiyatını açıklıyor. Çünkü kooperatiflerin omurgası serbest piyasa oluşsun diye kırıldı. TEKEL’i de küresel şirketler ham etti. Devlet ithal ikameci politikayı bıraktı, serbest piyasacı oldu. Piyasa belirleme işi de hükümetlerin ekonomik ve siyasi “sponsorluğunu” yaptığı şirketlere kaldı. Yani TMO fındık ve üzüm fiyatını üretici kazanmayacak, şirketler kâr edecek şekilde düşük belirliyor. Hükümet eliyle devletin çarkı, çiftçiler için değil şirketlerin lehine döndürülüyor özcesi. Uygulanan bu politikada çiftçi kazanmayan, ülke ekonomisi kaybeden, şirketler kazanan taraf oluyor. Buraya kadar tamamız, yani biliyoruz değil mi? Malumun ilanını yapmış oldum özetle.
Beşeri kredi
Memlekette işler iyi gitmiyor. Ahval kötü. Ama şirketler lehine kredi kullanmak gerekiyor. Yoksa şirketler kazanamaz. Ama bu kredi nakit-keş kredi değil, beşeri kredi. Siyasilerin siyasette bugüne kadar biriktirdiğini kullanma zamanı artık. İşte AK Parti Başkanı Tayyip Recep Erdoğan, Cumhurbaşkanı kimliğiyle kendi kişisel, beşeri kredisini fiyat belirlemede şirketlerden yana kullanıyor. Ve diyor ki;
“hem güçlü devlet hem güçlü Türkiye olarak üzümün fiyatını 27 TL olarak açıklıyorum(!)” Aynı şekilde fındık fiyatını yakın zamanda 50 TL’nin az üzerinde belirlemişti. Gel velakin üretici her iki fiyattan da memnun değil. Şirketler ise açıklanan fiyatlardan mutlu. Görünen o ki, memlekette iş beşeri/bireysel kredi kullanmaya dayanmış durumda. Beşeri kredi biter mi bir gün? Biter! Yakın zamanda mı uzak erimde mi? Bil(e)mem. Halkımızın bir sözü var, “hazıra dağ bile dayanmaz!”