Tahliye istemine ‘Cezaevinde kalabilir’ denildikten sonra hayatını kaybeden ağır hasta tutuklu Bazo Yılmaz’ın, yaşamını yitirdiği gün ATK’ye sevk edileceği öğrenildi
Adalet Bakanlığı’na bağlı Ceza ve Tevkifevleri Genel Müdürlüğü’nün verilerine göre, cezaevlerinde 314 bin 502 tutuklu bulunuyor. Birçok hak ihlallerinin yaşandığı cezaevlerinde, İnsan Hakları Derneği’nin (İHD) tespit edebildiği verilere göre 651’i ağır, bin 517 hasta tutuklu bulunuyor. Adli Tıp Kurumu (ATK) tarafından “Cezaevinden kalabilir” raporu verilen tutuklular, tahliye edilmeyerek ölüme terk ediliyor. Tahliyelerin engellenmesi sonucunda 2022’nin ilk 8 ayında 44 tutuklu katledildi. 14 Ağustos ile 18 Ağustos tarihleri arasında 5 günde 3 hasta tutuklu cezaevinde katledildi. Elazığ 1 No’lu Yüksek Güvenlikli Cezaevi’nde bulunan yüzde 96 engelli hasta tutuklu 68 yaşındaki İbrahim Yıldırım (68), tahliyesine 10 gün kala 14 Ağustos’ta katledildi. Demokratik Bölgeler Partisi (DBP) eski Batman İl Eşbaşkanı ve Parti Meclisi üyesi Mehmet Candemir (60), tutuklu bulunduğu Giresun Espiye L Tipi Kapalı Cezaevi’nde 15 Ağustos tarihinde katledildi. Cezaevinde son katledilen hasta tutuklu, Urfa 2 Nolu T Tipi Kapalı Cezaevi’nde tutulan ağır hasta tutuklu Bazo Yılmaz (67) oldu. 18 Ağustos’ta katledilen Yılmaz, dün Halfeti’ye bağlı kırsal Gogan Mahallesi’nde binlerce kişinin katıldığı bir tören ile Yukarı Göklü Asri Mezarlığı’nda toprağa verildi.
ATK raporu
Gogan eski Belde Belediye Başkanı ve Halfeti Belediye Meclis üyesi Yılmaz, Demokratik Toplum Kongresi (DTK) üyeliği nedeniyle 12 Aralık 2016 tarihinde gözaltına alınarak tutuklandı. 2018 yılında ise Yılmaz hakkında “örgüt üyeliği” iddiasıyla 9 yıl hapis cezası verildi.
Kronik Obstrüktif Akciğer Hastalığı (KOAH) ve astım hastalığı olmasına rağmen 25 gün kapalı spor salonunda elverişsiz, sağlık ve hijyenden uzak koşullarda gözaltında tutulduktan sonra tekerlekli sandalyeyle tutuklanan Yılmaz, cezaevinde sağlık sorunlarının ağırlaşması üzerine 8 Şubat 2021’de İstanbul’da bulunan Adli Tıp Kurulu (ATK) Başkanlığı 3’üncü İhtisas Kurulu’na kaldırıldı. 4 gün süren yolculuk esnasında Yılmaz’ın hiçbir ihtiyacı karşılanmadı. ATK, Yılmaz için “cezaevinde kalabilir” raporu verdi.
Raporun detayları ise Yılmaz’ın avukatları ve ailesi ile paylaşılmadı. Rapora dair Anayasa Mahkemesi’ne yapılan itiraz, “Cezaevi şartlarında cezasının infazına devam edebileceği” gerekçesiyle oy birliğiyle reddedildi.
İHD’ye gönderilen mektup
Cezaevinde oksijen cihazı ile yaşamını idame eden Yılmaz’ın sağlık durumuna ilişkin oda arkadaşları, 20 Şubat’ta İnsan Hakları Derneği (İHD) Urfa Şubesi’ne gönderdiği faksta, “Bazo Yılmaz hali hazırda ve çok uzun zamandır kişisel ihtiyacının ancak çok çok azını karşılayabilecek derecede yatalak. Günün her saatinde kullanmak zorunda kaldığı oksijen cihazlarına bağlı yaşıyor. Her saniyesini paylaştığımız arkadaşları olarak Bazo Yılmaz için ‘cezaevinde kalabilir’ demenin anlamını sorgulamak istemiyoruz. Fakat bildiğimiz şu ki; cezaevinde kesinlikle daha fazla kalamaz” diye belirtti.
Doğal ölüm olarak geçti
Cezaevinde sağlık durumu kötüleşen Yılmaz, 13 Ağustos’ta Urfa Mehmet Akif İnan Eğitim ve Araştırma Hastanesi’ne kaldırıldı. Yılmaz’ın durumuna dair avukatları yeniden ATK’ya kaldırılması için savcılığa başvuruda bulundu. Yılmaz’ın 8 Şubat 2021’de kaldırıldığı ve “Cezaevinde kalabilir” raporu veren İstanbul’da bulunan Adli Tıp Kurulu (ATK) Başkanlığı 3’üncü İhtisas Kurulu’na kaldırılması kararı alındı. Ancak ne zaman sevk edileceği “güvenlik” gerekçesiyle açıklanmadı. 18 Ağustos 2022 tarihinde akşam saat 23.45’te yaşamını yitiren Yılmaz’ın, 19 Ağustos’ta ATK’ya sevk edileceği öğrenildi. Yılmaz’ın ölümü hastane epikriz formuna “Doğal ölüm” olarak kaydedildi.
Yılmaz’ın avukatı Serdil İzol, Yılmaz’ın dava dosyası, hastalıkları ve ATK’nın verdiği raporları MA’dan Emrullah Acar’a değerlendirdi.
Cezaevinde hastalık daha kötüye gitti
Yılmaz’ın tutuklandığında KOAH ve astım hastası olduğunu belirten İzol, 25 gün boyunca tutulduğu sağlıksız ve kapalı spor salonunda hastalığının ilerlediğini belirti. Yılmaz’ın tekerlekli sandalye ile tutuklandığını dile getiren İzol, “Yapmış olduğu siyasi faaliyetlerden kaynaklı ceza adlı. Rahatsızlığını her duruşmada beyan ettik. Yazılı başvurular yaptık. Hastalığı cezaevinde arttı. 2021’de ATK’ya kaldırılmasını talep ettik ve gönderildi. Sağlık koşulları kötü olmasına rağmen ‘cezaevinde kalabilir raporu’ hazırlandı. Buna dair hem Anayasa Mahkemesi’ne tahliye talebinden bulunduk. Ancak ‘hak ihlali olmadığı’ gerekçesiyle başvurumuz ret edildi” diye konuştu.
Avukat İzol: Bu bir cinayet
Yılmaz’ın sevilen bir siyasetçi olduğunu belirten İzol, “Siyasi faaliyetlerinden kaynaklı ceza aldı. Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM) kesinlikle hak ihlali kararı verecek. Yılmaz’a verilen cezanın bir hükmü yoktu. Sadece siyasi çalışmaları gerekçe gösterilerek ceza verildi. Yılmaz gibi birçok hasta tutuklu var cezaevlerinde. Bu ölüm aslında ‘geliyorum’ dedi. Biz bu şartlarda cezaevinde kalamaz dedik ancak başvurularımız reddedildi. Bunun olmaması için birçok kez somut gerekçeler ile başvuru yaptık ancak ağır hasta olan bir insan ölüme terk edildi” ifadelerini kullandı.
Yılmaz’ın sağlık sorunlarının ağırlaşması üzerine 13 Ağustos’ta tarihinde hastaneye kaldırıldığını belirten İzol, “Yeniden ATK’ya kaldırılması talebinden bulunduk. Ölmeden bir gün önce daha önce ‘cezaevinde kalabilir’ raporu veren ATK’ya kaldırılması kararı verildi. Ancak karar uygulanmadan ölüm gerçekleşti. Bunun adı ölüm değil cinayet” dedi.
İnsanlık ayıbı
İHD ve Özgürlük İçin Hukukçular Derneği (ÖHD) Urfa şubelerinin hasta tutuklulara dair birçok kez rapor hazırladığını ve Bazo Yılmaz’a da raporlarda yer verildiğini hatırlatan İzol, şunları söyledi: “Bazo Yılmaz gibi birçok hasta tutuklu ağır şartlar altında cezaevlerinde tutuluyor. Bunun son olmasını dileriz. Hukuk herkese eşit sağlanmalı. Çevik Bir normal hastalığından kaynaklı tahliye olurken, bizim müvekkillerimiz ağır hastalıkları ile cezaevinde tutuluyor. Hasta mahpuslar sorunu büyük bir sorundur ve çözülmesi gerekir. Bu bir insanlık ayıbıdır. Bu bir cinayetin geliyorum demesidir. Bu sorunun çözülmesi duyarlı bir kitlenin olması ile ilgilidir. Kurtara bilirdik. Cezaevi müdürü, ATK, Anayasa, Yargıtay, yerel mahkemeler taleplerimizi dikkate almadılar ve bu sonuç çıktı. Bundan hepsinin payı var.”