Başkale’nin Kiratî Mahallesi’nde askeri cismin patlaması sonucunda H.E. adlı çocuğun yaralamasına ilişkin tutulan tutanakta, olmayan uyarı levhası var gibi gösterilirken, bölgeyi 360 derece açıyla çeken kameranın da olay anını çekmediği ileri sürüldü
Van’ın Başkale ilçesine bağlı Kiratî Mahallesinde askeri cismin patlaması sonucu ağır yaralanan 12 yaşındaki H.E.’nin durumu giderek ağırlaşırken, Güllük Jandarma Karakolu tarafından yürütülen soruşturmada delil karartma şüphesi yaratıldı. Olay ile ilgili yürütülen soruşturmada, patlamanın yaşandığı bölgede bulunan karakolda görevli askerlerin verdikleri ifadeler, olay yeri tutanakları ve bölgeyi izleyen kameraların görüntü dökümleri, dosyada cezasızlık yaratma üzerine kurgulandığı ortaya çıktı. 360 derece kayıt alan karakol kamerasının patlamanın yaşandığı anı çekmediği, olayın yaşandığı yerin ikinci derecede askeri yasak bölge olduğu ayrıca arazinin mayınlı olduğuna dair tabelaların bulunduğuna dair tutulan tutanakların hiçbirinin gerçeği yansıtmadığı ortaya çıktı. Bölgeden sorumlu askerlerin tuttukları ve kendilerinin imza altına aldığı tutanaklar ve olay yeri bölgesi tek tek incelendiğinde yaşanan delil karartma girişimini ortaya koydu.
112’ye haber verilmedi
Karakolda görevli askerlerin tuttuğu ve aynı askerlerin imza altına aldıkları “Olay yeri görgü tespit ve araştırma tutanağı”nda olayın saat 09.02 sıralarında yaşandığı ve saat 09.06’da 112’ye ve karakol komutanına haber verildiği iddia edilirken, askerlerin ifade tutanaklarında hiçbir askerin 112’ye haber verdiğine dair bir ifadesi ise yer almadı. Ayrıca, 112’nin sadece oradaki yurttaşlar tarafından arandığı ve olay yerine çağırıldığı ortaya çıktı. H.E.’nin patlamadan 4 saat sonra hastaneye yetiştirilmesi de yaşananları doğruluyor.
Olmayan uyarı levhası tutanakta var
Tutanakta, patlamanın olduğu yerin eski karakol binasına ait olduğu askerlerin tarafından doğrulanırken, askerlerin kaleme aldığı tutakta söz konusu patlamanın yaşandığı alanın tel örgülerle çevrildiği, alanın girişinde ‘mayınlı arazi’ uyarı levhasının olduğu ve bölgenin ikinci derece askeri yasak alan olduğu iddia edildi. Ancak olay günü ve bir gün sonrasında yurttaşların bölgede yaptığı çekimlerde patlamanın yaşandığı alanın hiçbir noktasında ‘mayınlı arazi’ tabelasının olmadığı, alanın tel örgülerle çevirili olmadığı, bölgenin yasaklı bölge olduğunu dair de bugüne kadar hiçbir uyarı yapılmadığı ve köylülerin her gün söz edilen alanlarda koyunlarını otlattığı ortaya çıktı.
360 derecelik kamera olay anını çekmemiş!
Tutanağın dikkati çeken bir başka yönü ise karakolda bulunan ve bölgeyi 360 derece açıyla çeken kameranın, patlamanın yaşandığı anı çekmemesi. Tutanakta, “Olay günü kamera kayıtlarının incelenmesi sonucu, saat 08.41 sıralarında patlamanın duyulduğu yöne kameranın çevrildiği, görüntülerde bir kişinin yerde yattığı, bir şahsın ise ayakta durduğu, yapılan araştırmada yaralı olarak yatan şahsın H.E. olduğu, ayakta duran kişinin ise Y.E. olduğunun tespit edildiği, saat 09.04’te yaralı şahsın yanına ikinci bir şahsın geldiği ve yaralı şahsın başında durduğu, daha sonra belirli bir süre yaralı şahsı taşımaya çalıştıkları daha sonra tekrar yere bıraktıkları tespit edilmiştir” iddialarına yer verildi. Ancak bölgenin en yüksek noktasında bulunan ve 360 derece kayıt alan kameranın o anı kaydetmemesi imkansız.
‘Uyarı levhası ve tel örgü yok’
Ailenin avukatı Ümit Avcı, hem yaşananlara ilişkin hem de askerlerin imzaladığı tutanaklardaki iddialara ilişkin konuştu. Olayın yaşandığı bölgede bulunan karakolun yürüttüğü soruşturma ile ilgili tüm belge ve tutanakları alarak incelediklerini söyleyen Avcı, “Kolluk tarafından oluşturulan tutanakta bölgenin ikinci derece askeri bölge olduğu, alanın tel örgülerle çevrildiği ve uyarı levhalarının olduğu iddia edilmiş. Kolluk ifadelerinde olaya müdahale ettiklerini söylüyor ama olay yerine giden kişilerin verdiği bilgiye göre; yaralanmadan sonra askeri personelden yardım istedikleri ama kendilerine hiçbir yardım yapmadıklarını söylediler. Tutanakların aksine olay yerinde hiçbir tabelanın olmadığı, hiçbir uyarı levhasının olmadığı ve buranın sürekli hayvan otlatılan bir yer olduğunu da bizzat köydeki insanlar söylüyor. Elimize gelen kamera kayıtlarında da o alanda hiçbir uyarı levhasını olmadığı da net bir şekilde görülüyor” dedi.
‘Askerler ailenin yardım talebine cevap vermedi’
Yaşanan olayda ciddi bir ihmal olduğunu belirten Avcı, “Karakolun burada alması gereken tedbirleri bilerek ve isteyerek almadığı gerçeği var. Yine askerlerin zamanında yaralıya müdahale etmediği gerçeği de ortada. Ortada ciddi bir şekilde kusurdan kaynaklı bir durum var. En önemli noktalardan biri de ailenin karakoldan yardım istediği halde yardım edilmemesi ve 4 saat sonra çocuğun hastaneye kaldırılması sırasında oluşan ihmal var. En nihayetinde şuan çocuk çok ciddi bir hayati tehlike yaşıyor ve yoğun bakımda” diye konuştu.
‘Kolluğun aleyhine olabilecek hiçbir şey yok’
Olaydan hemen sonra tutulan görüntü izleme tutanağında patlamanın yaşandığı ana ilişkin görüntülerin olmamasına değerlendiren Avcı, “O tutanakta sahayı tarayan bir kamera olduğunu söylüyorlar ve o kameranın görüntüleri saniye saniye inceleniyor ama ne hikmetse patlama anı görüntülerde yok. En önemli delil budur. Şimdi dosyada kolluğun lehine olan her şey var ama aleyhine olabilecek hiçbir şey yok. Aynı gün tutulan olay tutanağında ise eksik bıraktıkları her şeyi bu kez ekleme yapmışlar. Eski karakol olduğu, yasaklı bölge olduğu, tel örgülerle çevrildiği ve uyarı levhaları olduğunu dair kendi aleyhlerine olan tespitleri tutanağa koymuşlar. Bu sürekli yapılan şeyler ama bu durum devletin sorumluluğunu hiçbir şekilde ortadan kaldırmaz. Devlet refleksi o kadar gelişmiş ki, hiçbir olayda devlete zeval gelmesin durumu peşindeler. Yani devlet aleyhine olan hiçbir şey dosyalara konulmuyor. 360 derece görüntü alan kamera olay anını nasıl çekmediği büyük bir soru işareti ve objektiflikten uzaktır” dedi.
‘Bu tür olaylarda kamera her zaman bozuk’
Tutanağı tutan askerlerin olayda ihmali olan askerler olduğunu vurgulayan Avcı şöyle devam etti: “Buna benzer sınırda yaşanan ölümler veya orantısız güç sonucu meydana gelen ölümlerin tümünde dolayı ve dolaysız olayın failinin devlet olduğu tüm dosyalarda delil karartılıyor. Mutlaka kamara ya bozuk olur ya da o anı çekmez. Sonuçta bu mayını oraya koyun bir irade var. En ufak bir delil karatma olayı yaşanan dosyalarda maalesef mahkeme faillere ceza vermiyor. 20 yıllık avukatım ve bu tür ölümlü olayda hiçbir kolluğa gerekli cezanın verildiğini görmedim. Bu bir cezasızlık, kollama ve koruma politikasıdır ve bu politika mahkemeyi de aşan bur durumdur. ‘Bize nasıl olsa bir şey olmaz’ algısıyla kolluk her türlü hak ihlali yapma özgürlüğünü kendisinde görüyor.”
Suç duyurusunda bulunulacak
Olay anına ilişkin tüm kamera kayıtlarını bir kez daha isteyeceklerini dile getiren Avcı, karakolda bulunan askerler, Milli Savunma Bakanlığı ve İçişleri Bakanlığı hakkında suç duyurusunda bulunacaklarını söyledi.
MA / Adnan Bilen